7. Bölüm: Söyleyecek bir şeyim var

281 31 146
                                    

"Hiç de iyi değilsin sen."

Asla yere inmene izin vermiyordu ve hala şirketin önündeydik. Her an birileri bu halimizi görebilirdi. Yüzümün gözükmemesi için göğsüne doğru sokuldum. Elleriyle saçlarımı düzeltti. "Biraz daha dayan, taksi çağırttım." Utançla gözlerimi kapadım. Taksi geldiğinde derin bir nefes verip inmek için hareketlendim.

"Dur, seni oturtacağım. Şu an inersen başın dönebilir." Taksi kaldırıma yaklaştığında önce tek eliyle kapıyı açtı. Daha sonra sıkıca belimden tutarak beni tek seferde koltuğa oturttu. Zaten güçlü olduğunu biliyordum ama beni bu kadar kolayca taşıması...Birazcık korkunçtu. Başımın ağrısı bir kez daha kendini hatırlattığında yavaşça kafamı cama yasladım, gözlerimi kapattım.

"Buldum seni!" Kapı bir anda açıldığında kafamı cama çarptım. Gördüğüm kişi karşında küçük dilimi yuttuğumu hissetmiştim. Bu Jeongin'in bahsettiği eski sevgilisi değil miydi? Sunghoon anında dikleşti. "Burada ne yapıyorsun?"

"Telefonlarıma cevap vermedim, o yüzden seni burada bekledim. Kaysana biraz." Bir anda beni köşeye sıkıştırmıştı. Sunghoon'a doğru yanaştım. "Neden biniyorsun?!"

"Bir şey olmaz ya. Lütfen sürmeye devam edin." Sıkış tıkış oturuyorduk, koltuğa sığmadığından dolayı bir bacağım neredeyse Sunghoon'un üstündeydi. Çekmeye çalıştım, taksi yeterince küçük olduğundan fazla mekan yoktu. Pes ederek önüme döndüm.

"Bugün de sende kalacağım." Sunghoon çatık kaşlarla eski sevgilisine döndü. Birazcık tırsmıştım.

"Kendi başına karar vermez misin?" Rahatsızca kıpırdandım."Şey, izninizle ben ineyim." Bu sefer bana döndü. "Saçmalama. Hastasın Sunoo," Sessizce kafamı salladım ve oturduğum koltuğa biraz daha sindim. Kadın saçlarıyla oynamayı bıraktı. "Ne?"

"Sunoo'yu evine götüreceğim. O yüzden erkek arkadaşına geri dön!"

"İstemiyorum." Ellerini alnına götürdü ve sinirle ovaladı, tekrardan kadına döndü. "Çok bencilsin, abla!" Bir anda boşta bulunduğumdan "Abla mı?" dedim. Kadın konuşmaya devam etti.

"Bunun için özür dilerim Sunoo-shi, hem de kendini iyi hissetmiyorken." Anında kafamı salladım. "Hayır, sorun değil." Demek ablasıymış. Jeongin'e neden güveniyordum ki?

"Sunoo-shi, yalnız mı yaşıyorsun?" Kafamı salladım. Heyecanla ellerini çırptı. "O halde, Sunghoon neden onun evinde kalıp ilgilenmiyorsun?"
---

"Gerçekten çok üzgünüm, ablam sadece kendisini düşünür." Çantamı kenara fırlattım ve Sunghoon'a döndüm. "Hayır, sorun değil..." Salona doğru adımlarken hapşurdum. Sunghoon endişeyle yanıma adımladı.

"Üşüyor musun? Hadi hemen yatağına-" Ona dönüp bir şeyim olmadığını söyleyecekken, az önce yere attığım çantaya takıldı. Kendimi bir anda koltukta buldum. Yüzümde bir nefes hissettiğimde, hızlıca gözlerimi açtım. Sunghoon üzerimde, bir eli koltuğa tutunmuş, diğer eli ise başımın hemen yanında öylece suratıma bakıyordu. Koltuktaki eli kaydığında biraz daha yaklaştı. Gözlerim sonuna kadar açık yüzüne bakıyordum. Çok fazla yakındık.

"Paniklemenin hiç sırası değil! Sunoo şu an hasta. Onunla ilgilenmem lazım...

Yüzünü boynuma yaklaştırdı, korkuyla kafamı çevirdim. "Sanırım biraz ateşin var. Termometreyi getireyim." Üzerimden kalktığında derin bir nefes verdim. Gerçekten çok iyi birisiydi, neden bu kadar korktuysam. Yanağıma sertçe vurdum ve sıkıca gözlerimi kapadım, tek istediğim biraz uyumaktı.
---

Cherry Magic! SunsunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin