Ağrıyan başımla gözlerimi açtım. Kolumu kaldırmaya bile halim yoktu. Dün parkta oturmam sanırım biraz pahalıya patlamıştı bana. Ağladığım için ağrıyan gözlerimi de unutmamak lazım.Üşüdüğüm için üstümdeki battaniyeye daha da sarıldım. İşte tam şuan annemi arıyordum. Her ne kadar benim için ev kavgadan ibaret olsa da anne annedir.
Kapanan gözlerimle kendimi tekrardan uykuya verdim.
Alnımda hissettiğim elle gözlerimi açtım.
"Mishil, yanıyorsun sen."
Jeongin'in nasıl burada olduğunu algılamaya çalışıyordum.
"Jeongin burada ne işin var ?"
"Kapıyı kaç kez çaldım, açmayınca endişelendim ve bana verdiğin anahtarınla girdim."
Ah doğru onda anahtarım vardı. Kafamı salladım sadece.
Üstümdeki battaniyeyi açmaya çalışırken, battaniyeyi tuttum.
"Açma Jeongin üşüyorum."
"Olmaz açmamız lazım."
İnanılmaz derecede üşüyordum.
Jeongin kolumdan tutup beni yataktan kaldırdı. Banyoda soğuk suyla yüzümü yıkadıktan sonra oturma odasındaki koltuğa oturttu.
"Bekle burada hemen yiyeceğin bir şeyler getireyim. Sonra da ilaç vereceğim."
Kafamı salladım sadece. Şuan ona olan kırgınlığımı bile düşünemeyecek haldeydim.
Jeongin çok geçmeden elinden sandviçle geldi. Tabağı önüme koyduğunda yüzümü buruşturdum.
"Canım bir şey yemek istemiyor."
Jeongin sandviçi eline alıp ağzıma doğru uzattı.
"Yemelisin Mishil, haline bak."
Ağzımı zorla da olsa açıp bir ısırık aldım. Birkaç ısırık daha aldıktan sonra bıraktım. Jeongin'in uzattığı ilaçları da içtikten sonra arkama yaslandım.
Jeongin önümdekileri mutfağa götürürken gözlerimi kapattım. Biraz geçtikten sonra geri geldi.
"Mishil hadi iç bunu."
Üstünde dumanlar tüten bardağı elime aldım. Yavaş yavaş içmeye başladım.
Bittikten sonra koltuğa kıvrıldım ve tekrardan gözlerimi kapattım. Mutfaktan sesler geliyordu sanırım Jeongin ortalığı topluyordu. Çok geçmeden içeri geri geldi. Gözlerim kapalıydı ama tam dalamamıştım daha.
Elini alnıma koyup mırıldandı, "Biraz daha iyi."
Gözüm kapalı konuştum, "Teşekkür ederim, artık gidebilirsin."
"Hayır, gitmiyorum."
Sesi biraz kısık gelmişti.
Gözlerimi açtığımda dolu gözleriyle buluştu gözlerim.
Ben yattığım yerden doğrulurken o, yanıma oturdu.
"Benim yüzümden hastalandın dimi ?"
"Ne alakası var seninle ?"
"Çünkü bir şeye canın sıkılsa veya üzülsen ev üstüne üstüne gelir o yüzden sen de kendini dışarı atarsın.. Ve sanırım dün gece dışarıdaydın."
Evet haklıydı.
"Duymak istediğin buysa.. evet Jeongin kırıldım sana ve sinirlendim de."
Nefesini dışarı verip elimi tuttu, "Affet lütfen beni Mishil. Sen benim için çok değerlisin. Seni üzmek, kırmak bu dünyada isteyeceğim son şey bile değil."
Sustum sadece.
"Jiyeon öyle birden sürpriz yapınca anın heyecanı ve mutluluğuna kapılıp unuttum sana yazmayı."
"Tamam Jeongin, geçti zaten önemi yok."
"Affettin dimi bu aptal tilkiyi ?"
Gülümsedim. Seni affetmemek mümkün mü sence Yang Jeongin ?
"Affettim."
Elini elimin üstünden çekip sarıldı bu sefer. Sarılmasına karşılık verdim ben de.
Bana huzurun tanımını yap deseler kesinlikle şuan bulunduğum durumu anlatırdım. Sana sarılmak neden bu kadar huzurlu hissettiyor ki ?
Gitmek istesem de dönüp dolaşıp yine sende buluyorum kendimi. Beni dostan öte görmesen de varlığın bile yetiyor bana. Sevmek böyle bir şeymiş demek ki. Karşılığını alamasan bile karşındaki iyi olduğu sürece sen de iyisin, asla sevilmeyeceğini bilsen de iyisin..
---
✨ Bölüm sonu. Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın. Sizi seviyoruum ♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Childhood Love | Yang Jeongin
FanfictionBeni hiçbir zaman anlamadın Yang Jeongin.. ✨Mini Fic✨