5.BÖLÜM

128 5 0
                                    

Uçurtması Havalanmaya Başlayan Kafası Çimden Kız

Düşmanlarından kaçmanın en iyi yolu sence nedir?

Bence en iyi dostunu koluna takarak en sevdiğin mekâna gitmek.

Kore restoranı.

Birilerinden kaçmak istediğimiz anlarda gizli yerimize gelir ve birbirimize içimizi dökerdik. Tanıdığımız kimsenin buraya gelmeyeceğini bilirdik. Bazı tanıdıklarımız, Kore kültürü genel olarak ergen diye tabir edilen insanlar tarafından sevildiği için böyle yerlere gelmeyi ve Kore tarzını sevmeyi tabu olarak görüyor. Toplumun altında yatan, birleşerek çoğalan baskıya kendilerini kaptırdıklarından haberleri yok. Ve aynı baskıyı kendileri de bize uyguluyorlar.

Sizin Kore'de ne işiniz var?

Yaşınız geçti artık başka hobiler bulun kendinize.

Korelilerin hepsi birbirine benziyor zaten. Türk erkekleri dururken niye onlar?

İnsanların söylediği o kadar çok şey vardı ki. Ben buna hep insanların yaşayamadıkları ve asla yaşayamayacakları şeyleri taşlaması olarak bakıyorum. İnsanoğlu bundan vazgeçmeyecek ama ben de sevdiğim şeyleri yaşamaktan vazgeçmeyeceğim.

Restorana girip her zaman oturduğumuz köşeye oturduk. Bizi tanıyıp yanımıza gelen ve ne istediğimizi soran adam yine aynı cevapla karşılaşacağını biliyordu. Ama yine de görevini yapmalıydı değil mi?

"İki tabak Kimbap ve sarı turp turşusu" dedim, adama gülümseyerek.

"Tamamdır. Not ettim," dedi, aksanlı bir şekilde.

"Teşekkür ederiz," diyerek gülümsedim. Ve giden Kore'li garsonun peşinden onu izledim. Sanki onu görmek beni mutlu ediyordu. Benden biraz daha ufaktı. Kâkülleri gözünü kapatmaya yakındı ve kısık gözlerinin arasından tüm mutluluğuyla insanları izliyordu. Sanki gözleri gülüyordu.

"Jüli," dedi Hayat, masanın üzerinde duran elimi tutarak. Gözlerimi hâlâ arkası dönük olan adamdan çekerek Hayat'a döndüm. Kıpırdamadan yüzüme bakarak garip bir ifadeyle beni izliyordu.

"İyi misin?" diye sordu. Elimi sıkarak dikkatimi ona vermemi istiyor olmalıydı. Bu öyle sıradan bir soru değildi. Bu anlık durumumu değil genel hayatımı ilgilendiren bir soruydu. Hayat'ın benim için endişelendiğini görebiliyordum. Kanser, babam, abim, annesizlik, Kore'ye gitmeye çalışmam, insanlar ve kulağıma zorla soktukları sözleri. Bir sürü sorun vardı hayatımda.

"İyiyim," dedim, net bir şekilde.

Sorunlarla başa çıkmanın her zaman bir yolu vardır. Cümlelerinin netliği seni doğru yola götürecektir.

Hayat bundan sonra sustu. Yüzümdeki ifadenin nasıl göründüğünü bilemesem de Hayat daha fazla beni zorlamak istemiyor gibi görünüyordu. Bakışları üzerimden çekilerek masaya doğru düştü. Konuşmamız sonlansın istemiyordum. Buraya konuşulanlardan kurtulmak ve birbirimize sığınmak için gelmiştik. Hayat'ı eski enerjisine kavuşturmak için düşündüm ve aklıma gelen ilk soruyu soruverdim:

"Ee... Kore'de neler yapmayı düşünüyorsun bakalım?"

Hayat bir anda suratını astı. Sorduğum sorunun onu sevindireceğini düşünürken tam tersi etki yaratmasını anlayamıyordum.

"Hiç," dedi sadece.

"Hayat asıl sen iyi misin? En büyük hayalin gerçek oluyor. Bir yıl boyunca orada okuma fırsatı var önünde ve sen sadece hiç mi diyorsun."

KORE'DEKİ AYAK İZLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin