zero

1.3K 83 38
                                    

okumadan bölüme geçmeyin!!!

acemilikle yazdığım bir minific olduğu için karakterler-özellikle tony- okurken anlatmak istediğimden çok daha farklı yansıyor? bu da sanki beş bölümlük olduğu için her şey bir haftada yaşanmış gibi duruyor ama bölümler arası zaman aşımları var.  tony sapık değil ve kıza sapıkça yaklaşmıyor lütfen bunun bilincinde olun.

okunmasından ve ilk kurgum olduğundan dolayı kaldırmıyorum ama cringe üzgünüm...

keyifli okumalar🎀








Gözlerini yoğun ilaç kokusunun, gri alt tonlu
duvarların ve siyah dolapların olduğu odasında açtığında yalnızdı. Kirpiklerini kırpıştırdı ve görüşünün netleşmesini bekledi. Başında keskin bir ağrı dolaşıyor, kendine yer arıyordu. Sarsılmamaya özen göstererek olduğu yerde doğruldu ve ellerini içinde bulunduğu yatağın köşelerine yasladı.

"Hangi cehennemdeyim?" diye sordu, cevabını bildiği halde. "Kim getirdi beni buraya?" Sesi yorgun ve kısıktı. Dudakları kurumuş, susuzluktan dolayı dili damağına yapışmıştı.

Üzerindeki beyaz pikeyi kenara ittirdi ve bacaklarını kendine doğru çekip yataktan aşağı sarkıttı. Hemen yanıbaşındaki komidinin üzerinde duran telefonuna ardı ardına gelen bildirim sesleriyle kafasını çevirip olduğu tarafa baktı, ekranda gözüne çarpan isimle içini sıkkınlıkla çekerken cep telefonunu büyük avuçlarının arasına aldı.

Happy: Ofise inme ve mümkünse hiçbir şey yapma.

Happy: Ciddiyim dostum, vücut direncin yerlerde, o cüsseyi üst kata taşımak için nasıl bir efor sarf ettiğimi tahmin edemezsin.

Happy: Oyalanabileceğin aktiviteleri masanın üzerine bıraktım. Keyfine bak.

Ayağının altında varlığını hissettiği terlikleri aşağı doğru kaykılıp ayağına geçirdi. Hareket ettikçe bir sızı vuruyordu bedenini.

Sokovia antlaşmasının peşinde sürükledikleriyle birlikte yaşananlar bitmişti. Yenilmezler ayrılmış, bir daha bir araya gelmemek üzere aralarına sarmaşıkların olduğu duvarlar örmüşlerdi.

Artık sadık olduğu bir ekip yoktu. Yine tüm sorumluluklar omuzlarının üzerine yıkılmıştı. Hükümetin istedikleriyle toplumun bekledikleri ortak noktada kesişmiyordu, bu ikilem zihninini buğulandırıyordu.

Yeni bir şehirde, başka bir gökyüzüne bakıyordu artık. Bu şehir Tony'e onların varlığını hissettirmiyordu. Temizdi... Ama yine de içi rahat değildi. Zihninde baskılarla yarattığı dünya, köşe bucak kaçsa da eninde sonunda onu buluyordu. Kaçınılmaz son buydu.

Kendine vakit ayırmak için açtığı yeni sayfasında geçmişteki alışkanlıkları o sayfayı kendi yöntemleriyle tekrar yazıyordu, bir öncesinden farksızın. Tony'yi yalnız bırakmamaya özen gösteren Happy bunu farketmiş sabah gözlerinin önünde yığılana kadar da müdahale etmemişti. Ama bu sabrının son demleriymişcesine bu koca adamı sırtında taşımış, uyuması için ağır dozlarda ilaç enjekte ettirmişti serumuna.

Tony kendisine fazla yüklendiğinin farkındaydı fakat elinden bir şey gelmiyordu. Kendisini bildi bileli bir koşuşturmanın içindeydi bu yüzden sakin bir hayat nasıl olurdu bilmiyordu.

Zordu. Belki de olanlar onu derinden sarsmalıydı fakat alışmıştı. Ona güçsüz kalma hakkı sunulmamıştı. Yorulmak hakkı değildi. Daima dik, güçlü ve sabırlı olmak zorundaydı. En azından mutlu numarası yapabilmeliydi. Bunu hayatına iyi yönde katkısı olan insanlara borçluydu.

midnight rain | tony starkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin