Sevgilerle.....
__Zilhanlar Asel'in ağzından, Düşhanlar Arel'in ağzından anlatılacaktır.__
"Siz büyükler hayallerimizi yıkmaktan bıkmadınız mı?
Biz hayallerimizin darmaduman olmasından yılmıştık."Zilhanlar
Yorgun bir gün olmuştu. Eve geldiğimden beri ayaklarımın altı ağrıyordu. Üniversite beni zorluyordu. Daha ilk senem olmasına rağmen beni kendisinden bezdirmeyi başarmıştı.
Kendimi yatağa atmak istiyordum. Gözlerimi kapatmak ve Arel'in güzel gözlerini anımsamak. Onunla hayal kurmak istiyordum. Mutlu oluyordum böylece.
Mutfakta sürahiden su bardağına su doldurdum. Kana kana su içtim. Sanki hiç su görmemiş biri gibi içiyordum. İkinci bardağa gerek duymadım.
Giriş kapısının yanında olan mutfağımdan çıkıp, uzun bir koridor sonra odama girdim artık. Evin koridorunun uzun olması beni rahatsız ediyordu. Zaten üniversite de bol bol yürüyordum. Böyle uzun bir koridora gerek yoktu.
Odaya girince, odamın o mis kokusunu içime çektim. Her zamanki gibi kokuyordu.
Kapıdan girince hemen karşı da cam bulunuyordu. Müthiş manzarası olan camım. Her sabah açardım o camı. Kuşların ötüşü ve ağaçların rüzgarla dansının sesi beni mutlu ediyordu. Fon müziği gibi geliyordu. Rahatlatıyordu.
Sağ tarafta yatağım vardı. Pembe, uğur böceği desenli yatağım. İki yanında komindinlerim vardı. Onları beyaz tercih etmiştim.
Sol yanımda makyaj masam vardı. Makyaj yapmaya bayılırdım. Evde boş zamanlarımda makyaj yapar sonra geri silerdim.
Delilik işte.
Boş biri miyim?
Hayır, asla.
Bu sadece bir hobi olmuştu.
Makyaj masamda oturmak için küçük, pembe bir pufum vardı. Koltuktan bile rahat geliyordu o bana.
Sol yanımda, camın hemen çaprazında çalışma masam vardı ve hemen makyaj masam ile çalışma masamın arasında bir kitaplığım. İkisi de beyazdı ama sandalye pembe renkteydi. Böylece odam sadece pembe ve beyaz renklerden oluşuyordu. Kitaplığım da ki kitaplarımın olmasa.
Dolabım odada değildi. İki artı bir evde oturduğum için diğer odaya, karşı odaya koymuştum onu. Buraya sığmayacağını bildiğim için.
Evde tek oturuyordum. Annem ve babam Bursa'da yaşıyordu. Ben üniversite için memleketimden kalkmış, buraya; İstanbul'a gelmiştim.
Memleketimi bıraktığım için üzülüyordum ama Arel ile tanıştığım için seviniyordum. Belki ben buraya gelmeseydim Arel ile sevgili olamayacaktım. Onun o yeşil, fal taşı gibi büyük gözlerinin içine belki de hiç bakamayacaktım. Ve düşünmenin bile beni deli ettiği o düşünce; onu başka kızlara kaptıracaktım.
Kıskanç biri miydim?
Hayır.
Genelde şan, şöhreti seven biri değilim. Makyaj meselesi dışında sadeliği seven biriyim ben. İstanbul'da herkes yaşamak ister belki ama benim hayalim değildi. Benim hayalim Galatasaray Üniversitesi'ni tutturmaktı. Onu başarmıştım. Ve şuan buradayım. Hayalimin içinde.
Pembe rengi severdim ama kararsız biri olduğum için bir şeyi sevmek konusunda karar veremezdim. O nedenle kimse benim pembe rengi sevdiğimi bilmezdi. Söylemezdim çünkü.
Sabahtan beri içimde anlam veremediğim bir his vardı. Korku muydu?
Değildi.
Heyecan mıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uzay Savaşçıları
AçãoO diğer takımdaydı, bense bu takımda. Onunla savaşmak zorundaydım. Takımıma puan kazandırmak zorundaydım. Yoksa kaybeden biz olacaktık. O karanlık boşluğa atılanlarda.