Bölüm 3· Park

186 9 1
                                    

"Anneanne sen ne diyorsun?" dedim odanın içinde volta atarken. Evet az da olsa(?) karizmatik bir çocuktu ama bana bakmayacak kadar da egoistti.

"Kızım ne var? Taş gibi çocuk mahşallah. Hem seninde yaşın geldi."

"Birincisi sen 'taş gibi çocuk' kalıbını nerden öğrendin? Ayrıca 'yaşın geldi' ifadesinde evlenme yaşımın geldiğini söylüyorsan hatırlatayım ben 17 yaşındayım." dedim 17'ye vurgu yaparak.

"Sus kız! Anneanneye bağırılmaz. Sizi pek yakıştırdık biz. Hem geçen gün, komşularla da konuştuk."

"Hayır." diye mızmızlandım. "İstemiyorum."

"Aman tamam be! Yalnız bir daha böyle yakışıklısını bulamazsın."

"Banane! Ben dışarı çıkıyorum. Sonra görüşürüz."

"Geç kalma."

Bana ayrılan odaya gidip dolabın kapağını açtım. O kadar dağınıktı ki köpek yavrusunu kaybetse bulamazdı. Su yeşili şortumu üzerime giyip fermuarını çektim. Üstüme ise beyaz, üstünde şu yeşili renginde 'LOVE" yazan t-shirti giydim. Kulaklığımı aldıktan sonra beyaz spor ayakkabılarımı giyip evden ayrıldım.

Parka vardığımda boş bir bank bulup oturdum. Watpad'den bir kitap açıp okumaya başladım. Önce müzik dinleyerek okumayı düşündüm. Sonra vazgeçtim.

"Selam."

Tatlı bir ses kulağımı doldurdu. Kafamı çevirip bakımda Vini'yi gördüm.

"Selam." dedim ben de.

"Benim babaannem ve senin anneannen bizi yakıştırmış." dedi sırıtarak.

"Yaa... Sorma. Gelmeden önce de bunun kavgasını yaptık."

"Boşver. Zaten onların düşündüğü gibi bişey asla olmayacak. Biliyorsun değil mi?''

Duyduklarım kalbimi acıtmıştı. Nedenini bilmiyordum, ama acıtmıştı işte.

"Evet." dedim buruk bir şekilde.

"Wattpad' in mi var?" dedi elimdeki telefona bakarak.

"Evet. Senin var mı?"

"ViniUehera29"

Kullanıcı adını söylediğini anlamam uzun sürmüştü. "Hemen takip ediyorum." dedim kullanıcı adını aratırken.

Hesabına girdiğimde hayretle baktım. 1milyon takipçisi vardı. Benim sadece 672 tanecikti. Ve beni hiç şaşırtmayan bir gerçek vardı ki takipçilerinin yarısından fazlası kızdı.

"Oo, Buse... Sen buralara gelir miydin?"

Kulağıma tanıdık bir ses geldiğinde ve ismim zikredildiğinde kafamı kaldırdım ve Ceyhun isimli çocukluk arkadaşımla karşılaştım.

"Ceyhuun." diye sarılmak üzere ayağa kalktığımda Vini'nin elini bileğimde hissettim. Ona döndüğümde ayağa kalktı ve ;

"Ceyhun musun be boksun bilmiyorum. Ama bi daha benim yanımda benimle olan kıza sarılmaya yeltenme!"

"Sen kimsin ya?"

"Buse'nin sevgilisiyim. Nolmuş?" Beynimde bu cümle yankılanırken kalbim yanaklarıma kan pompalamaya başladı.

"Oo, eniştem baştan söyleyene şunu ya... Çok ayıp ettim kusura bakmasın artık "

"Sulanma Ceyhun."

"Neyse ben kaçar." dedi ve hızla ortadan kayboldu. Ben de utançla eve gitmek için ayaklanmışken bir el, tüm sıcaklığıyla bedenimi sardı.

"Nereye gidiyorsun sen, küçük?"

"Eve." dedim utançla ve hızla uzaklaşmaya başladım. Arkamdan bana yetişti ve bedenimi hızla duvara yasladı. Aramızda bir nefeslik mesafe kalana kadar yaklaştı. Nefeslerimiz birbirine karışırken yanaklarımın kıpkırmızı olduğunu biliyordum.

"Eve gitmek istiyorum. Hemen!" dedim kıpkırmızı olmuş yanaklarımı umursamayarak.

"Sen ne sabırsız şeysin öyle, küçük..."

"Artık bana küçük dem-"
Sözümü kesen Vini'nin dolgun ve yumuşak dudakları oldu...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 21, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KÜÇÜKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin