Hyunjin kendini geriye doğru çekip nefes alışını normale sokmaya çalışıyordu. Göz ucuylada Felix'i izliyordu. Küçük dudakları kıpkırmızıydı.
"iyi misin Hyun?" diye sordu tezgahta hala oturduğu şekilde. Hyunjin tekrar yanaşıp, bu sefer boynuna ıslak bir öpücük bıraktı.
"iyim Lixi. Hiç olmadığım kadar....""mutluğunuz hep böyle olsun paşam!" diye bir ses yükselmişti. Felix arkasına dönüp baktığında Minho ve diğer ikisi duruyordu. Jisung, Minho'nun beline sarılmış zorla tutuyordu.
Felix gözlerini Seumin'e çevirdiğinde içinden bir küfür savurdu siktir... Seumin ona sert ve açıklama bekliyordu. "Seumin bak açıklayabilirim!" Seumin gözlerini kapatıp ellerini saçlarında gezdirmeye başladı.
"ne açıklayacaksınız? 'Biz Burda bademcik ameliyatı yapıyorduk.' mu diyecektin Felix!"
Seumin haklıydı. Öpüşürken basılmışlardı ve göründüğü gibi değil diyordu. Hyunjin araya girerek "sevgiliyiz ulan biz!" Felix bunu beklemiyordu. Gözlerini Hyunjin'e dikip sessiz bir şekilde "ne diyorsun Hyun...". Hyunjin, Felix'e cevap vermemişti. "ne zamandır Hwang? Söyle bileyim koçum..." diye sordu Minho.
Herkes bir cevap bekliyordu. Hyunjin ve Jeongin daha yeni ayrılmışlardı ve Hyunjin, Felix ile öpüşüyordu.
"bir süredir yakındık ve az önce olan oldu işte." diye yanıtladı Hyunjin. Minho kendini zor tutuyordu. Hyunjin'i boğmak istiyordu ama kaç yıllık arkadaşı diye kendini tutuyordu. "nasıl bir süredir Hyunjin! Ya sen daha geçen gün ağlıyordun. Şimdi ne olduda geçti her şey..."
Hyunjin cevap vermeyip Felix'i kucağına alıp indirdi. "Jeongin beni unutmasaydı böyle olmazdı. Hem seviyorum ulan! Sen niye seviyorsun Jisung'u..." diye sert çıkıştı. Felix, Hyunjin'nin arkasına geçmiş duruyordu. Kendini o kadar kötü hissetmemişti ki. Sanki bu olanların onu suçumuş. Hyunjin'in koluna girip ona sarıldı.
" aynı şey değil Hwang! " diye çıkışmıştı Minho. Jisung bir şey demiyordu, sadece Felixe doğru bakıyordu. Onu böyle çökmüş görmek çok kötü hissettirdi. Minho'nun önüne geçip. "durun artık! Küçük çocuklar gibi barışıyorsunuz." Minho'dan gözlerini alıp Hyunjin'e döndü. "görmüyor musun Hyunjin? Arkanda ki küçük beden çökmüş, bitmiş gibi duruyor, görmüyor musun!"
Hyunjin kafasını çevirip gözleri tekrar dolmuş olan Felixe baktı. Tam bir şey diyecekti ki. Jisung, Felix'i tutmuş dışarı doğru sürüklüyordu.
"Jisung..." diye ses çıkmıştı Felix'in ağzından. "Felix biraz sus sonra konuşucaz tamam mı?" diye sert olmayan sesi ile yanıtladı. Felix bir şey demeyip onu takip etti.
Jisung bir kafenin önüne getirmişti onları. Jisung cebinden telefonu çıkartıp "bekle biraz Changbin'i aramam lazım..." Felix bir şey demedi ve dışarı çıkan Jısung'u izledi.
Noldu az önce... Biz Hyunjin ile öpüşmüş müydük? Keşke aklımdan geçenlere yanıt veren biri olsa. Hyunjin bir hikayeden bahsediyordu... Ana karakterleri bizmişiz.
Felix kendi kendine konuşurken, Jısung yanına gelmişti. "Changbin'in işi yokmuş bize katılabilirmiş. Senin için bir sorun olur mu?" Felix kafasını olumsuz anlamda sallayıp "olmaz." dedi kısık ve kalın sesiyle.
Changbin'i en son yıl başında görmüştü. İri ve kısa bir adamdı.
Bir süre sonra tanıdık bir yüz kafeye girmişti. Jisung sandalyeden kalkıp gelen kişiye sıkıca sarıldı. "Hoşgeldin Changbin!" dedi gülümseyerek.Changbin ve Jisung masaya oturup kahve söylediler. "noldu anlat bakalım." diye söyledi Jısung'a. Jısung ve Felix bir birine bakıyordu. Hangisi anlatsa daha doğru ona karar verince Felix başladı konuşmaya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanadı Kırık Kuş
RomanceHyunjin büyük bir modeldi. kendisi ile beraber olan tatli sevgilisi jeongin vardi. 2 yıldan fazla süren bir ilişki vardı. onunla beraber olduğu her dakika çok önemliydi. onu her yerde fotoğrafa çekiyordu... biri daha vardi. sabahlari chef aksamlari...