This Is Hurt

15 1 0
                                    

Hyunjin şok olmuştu. 1 yıldır yoktu ve tekrar karşısına çıkmıştı. Kendine gelip "Felix'e zarar verdin mi?" diye sorduğu gibi telefon yüzüne kapandı.

Elinde ki telefonu yana fırlatıp, ağzından küfürler savurmaya başladı. Sevdiği kişi şuan bir delinin elindeydi.

Masada duran viskiyi dikip tekrar telefonu eline aldı. Telefonu açıp arkadaş grubuna yazmaya başladı.
"siz bana yardım edebilirsiniz sadece..."

Minho ve Hwasa ile olan gruba yazmaya başladı:

:acil bakın!

Hwasa: noldu Hyunjin yine?

Minho: Bismillah! Sen bize yazar mıydın?

: şuan önemli bir konu var Minho!

Minho: anlat.

:o geri geldi...

Hwasa:kim?

Minho:...

Hwasa:....

:evet tahmin ettiğiniz kişi.

Minho:siktir,noldu Peki?

:Felix bugün Fransaya gitti. Bana geldiği zaman arayacağını söyledi ama aramadı. Sonra bir numara aradı, tabi bilinmeyen numara ve bişeyler geveledi.

Hwasa:sonra?

:yani o orospu evladı, Felix'in yanına gitmiş. Felix aramadığına göre kesin onun elinde.

Minho: siktir. Çabuk toparlanın, ben Jısung ve diğerlerine haber veririm.

:hayır, çok fazla kişi bilirse sonu iyi olmaz.

Minho: tamam, o zaman kafeye gel!

:peki.

Telefonu cebine atıp, eline ceketini alıp dışarı doğru ilerlemeye başladı. Tam arabaya binicekken telefonu çalmaya başladı ve telefonu çalınca panik yapıp cebinden çıkarmaya çalışıt.

Telefonu çıkarttığında arayan Felix'ti. Hiç zaman kaybetmeden telefonu açıp kulağına götürdü ve ses gelmesini bekledi.

Karşı taraftan istediği sesi duyunca rahatlamıştı. "Hyunjin? Arayamadım kusura bakma." Hyunjin rahat bir nefes alıp cevap verdi. "sorun yok bebeğim. Sen iyisin dimi?"

"evet... Neden sordun?" diye sordu. Hyunjin "öylesine." diyip yalan söylemişti. Biraz daha konuşup, Felix "benim gitmem lazım, görüşürüz bir tanem!" Hyunjin sırıtıp "iyi bak kendine bebeğim." diyip telefonu kapadı.

Yüreği rahatlamıştı, o kız onu korkutmak için eski olan bir yalanı söylemişti... Aklına kötü şeyler getirmeden yürümeye devam etti.
Canı arabaya binmek istemiyordu bu yüzden yürüyerek gidicekti kafeye.

Kafeye doğru yürürken aklına Jeongin gelmişti. Uzun zamandır yoktu ve cidden Felix olunca onu unutmuştu. 2 yıldan fazla olan aşkını unutmak ona biraz koymuştu.

Sorun olmayacağını düşünüp telefonu eline alıp, Jeongin'in numarasını bulmaya çalıştı. Sevdiği kişileri, arkadaşlarını isim ile kaydetmeyi sevmiyordu fazla soğuk geliyordu ona.

Numarısı tam ararken karşısından Jeongin geçmişti. Elinde kahveler vardı 2 adet. Hyunjin gülümseyip yanına gitti koşarak.

"Jeongin!" diye seslendi yanına koşup. Jeongin ilk başta şok olup bir şey demedi ama sonra "selam." diye seslendi Hyunjin'e. Hyunjin, Jeongin'i biraz soğuk görmüştü bu yüzden biraz iyi gelir diye konuşmaya başladı.

"eee napıyorsun?" diye sordu. Jeongin sade bir şekilde "hiç." diye söyledi. Hyunjin'e sormamamıştı. Hala kızgındı ona. Hyunjin tekrar konuşmaya çalışmıştı. "uzun zaman oldu. Görüşmeyeli... "

Kanadı Kırık KuşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin