Make a Wish

44 5 51
                                    

Hyunjin bana gelip "benimle kalır mısın?" dedi... İnanamıyorum Hwang Hyunjin bana bu soruyu sordu...

Felix kafasını sallayıp "olur..." diye ses çıktı ağzından. Hyunjin ağlamaklı gözleri ile gülmüştü. Gülüşü Felix'in içini tekrar ve tekrar ısıtmıştı.

Hyunjin, Felix'in elini tutup yürümeye başladı. Felix'in gözü, Hyunjin'nin elindeydi. Elimi tuttu. Allahım! Al canımı, bu mutluluk bana fazla geldi... Hyunjin hiç bir şeyi umursamadan yürüyordu eve doğru.

Felix eve doğru yürürken kulaklarının yandığını hissediyordu. Felix yıllar sonra sevdiğine kavuşmuştu ve şuan onun evine gidiyordu. Yüzü kıp kırmızı olmuştu. Şuan utançtan yerin dibine girebilirdi.

Eve gelmiştiler. Felix'in nabzı iyice artmaya başladı. Acaba kalbimin atışlarını duyuyor mudur? Lütfen duymasın bayılırım...
Hyunjin, Felix'in elini daha sıkı tuttu. Afiföe kafasını Felix'e doğru çevirdi. "Tamam nabzını duymuyorum bayılmıyorsan."
Felix ölücek gibi hissediyordu.

"S-sesli bir ş-şekilde konuştum?" Felix'in bu dediği onu daha çok güldürmüştü. Felix o gülünce daha çok bayılıcak gibi hissediyordu.
"kalbimin atışlarını duymadıysan şuan daha iyi duyarsın Hyung!"
Hyunjin kendini tutamıyıp daha çok gülmeye başladı.

Felix, Hyunjin'nin elini bırakıp sert bir şekilde vurdu sırtına. Hyunjin yalandan canı acımış bir şekilde davranmaya başladı. "Aaaaah!" Felix elini hızlıca çekip Hyunjin'nin dibine girdi. "iyi misin? Benim yüzümden dimi." Hyunjin ses vermedi ve eğilmiş bir şekilde duruyordu.

Felix daha çok korkmaya başlamıştı. "yaaaah! Benim aptal kafam." diyip kafasını ellerinin arasına aldı. Hyunjin'i sırtını sıvazlıyıp kollarının arasına aldı Felix. "Çok acıyor Felix.... Yürümeme yardım eder misin?" kendini iyice acındırmaya başladı Hyunjin.

Felix bir şey demeyip yürümesine yardım etti. Bahçeden içeri girip evin kapısına kadar götürdü Felix. "anahtar nerde Hyung?" Hyunjin elini cebine atıp, Felix'e anahtarı uzattı. Felix elinden anahtarı alıp kapıyı açtı.

Kapıyı açıp girdikten sonra Hyunjin, Felix'i kucağına aldı. "ağğh!" diye bağırdı Felix. Hyunjin onunla böyle oynamaktan zevk alıyordu. "Ya Hyunjin! Hani senin sırtın kötüydü..." Hyunjin gözlerini devirip Felix'e tekrar baktı. "ev işte... Acılara bile iyi gelirmiş."

Felix, Hyunjin'nin kucağında sudan çıkmış balık gibi çırpınıyordu. "ya bekle az, bırakacağım şimdi." Felix, Hyunjin bunu demesiyle onun kucağında usul usul durmuştu.
Hyunjin, Felix'i kucağında salona gelmişti. Felix'i koltuğa bırakıp, masada olan bardağa su doldurup içti.

Felix sakin bir şekilde duruyordu. Hyunjin ona içtiği bardağa su doldurup ona uzattı. Felix bardağı eline alıp hızlıca içmişti. Felix'e su bile iyi gelmiyordu. Masaya uzandı ve tekrar bardağı doldurup içti.
Bir süre boyunca bunu tekrarladı. Hyunjin, Felix'in elini tekrar tutup kendine çevirdi.

"Felix bir sakinleş yoksa bu kadar su içersen tuvaletten çıkamayacaksın." Felix hiç tepki vermedi. Sadece kalbi deli gibi çarpıyordu. Elinde ki bardağı masaya bıraktı. "eeeeh, ne izlemek istersin?" diye sordu Hyunjin elinde duran film kasetleri ile. Titanic, Harry Potter serisi, Godzilla... Romantik olmayan her şey bana okey. Romantik filmler şuan benden uzak dursun...
Eliyle Godzillayı gösterdi "bu olsun." diye cevapladı...

Hyunjin gülüp "iyi seçim!" diyip teievizyonun yanına gidip diziyi açtı.
"yemek istediğin bir şey var mı?" diye sordu Felix'in yanına oturup. "bilmiyorum. Benim için her şey olabilir." Hyunjin peki dercesine kafasını salladı. Yemek mi ben mi sorsaydın cevabım net olurdu be Hyung... Neyse senin tercihin. Hyunjin mutfağa gidince Felix rahat bir şekilde kendi kendine konuşmaya başladı.

Kanadı Kırık KuşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin