Bölüm 3: İçine Çeken Karanlık
*Sanki derin ve karanlık bir okyanusun siyahlığında kaybolmak gibiydi.*
"Siktir."
"Bu da neyin nesi böyle?"
"Balo falan mı var biz bilmiyoruz Kuzey?" yavaşça kafasını bize çevirdi ve korkuyla baktı. O an ciddiyeti kavramaya başlamıştım bile.
"Bu balo falan değil çocuklar..."
"Saçmalama zamanda geriye gitmiş halimiz mi olacaktı? Balo falandır bu, Hasan amcayı ara." Korkuyla Kuzeye doğru yaklaştım ve cebinden telefonunu almaya çalıştığım sırada yanımızdan geçen bir grup insanın garipseyerek bize baktığını fark ettim. Herkes 40'lı yıllara aitmişçesine giyinmişti.
"İçimden bir ses odaya geri dönmemiz gerektiğini söylüyor."
Korkuyla asansöre geri döndük ve odamızın olduğu katın düğmesine bastık.
Hala hiçbirimiz durumu idrak edememiştik.
"Ne oluyor burada, bu aşağıda olanlar da neyin nesiydi. Benimle kafa mı buluyorsunuz?" Tolga sinirle bir ileri bir geri gidip duruyordu.
"Sakin olun da şu olayı anlamaya çalışalım." Düşünmeye başladığımda aklıma deprem geldi...
"Deprem... Fark ettiniz mi? Ne olduysa depremden sonra oldu. Onunla bağlantılı bir şey olabilir mi dersiniz?"
"Saçmalama Ada. Allah aşkına ne olmuş olabilir dünya sallandı da dengeler mi bozuldu."
"Şuan yaşadıklarımız zaten yeterince saçma değilmiş gibi benim sunduğum düşünceye mantıksız demeye mi çalışıyorsun?" öfkeyle kaşlarımı çattım.
"Susun artık şuan kavga etmenin hiç sırası değil." Stresle bir ileri bir geri yürüyen Kuzey'e baktım.
"Kuzey ne oluyor burada?"
"Bir bilsem..."
"Abi birisi yemeğimize bir şey koydu bence yoksa bunun başka hiçbir açıklaması olamaz." Serkan'ın ne kadar korktuğunu ses tonundan anlayabiliyordum.
"Birimiz inip etrafa bakınsın. Belki dediğiniz gibi balo falandır."
"Ben inebilirim isterseniz." Lafa atladığımda mantıklı bir davranışta bulunup bulunmadığımı düşünüyordum.
"İyi ama Rusça bilmiyorsun, birilerine bir şeyler sorma şansımız olmaz. Kuzey gitse daha doğru olur." Kaşlarımı çatarak Tolga'ya baktım.
"O zaman ikimizde ineriz. Sen Serkan ve Melisa ile kal."
"Ada yapma şöyle. Özür diledim."
"Şu an en son isteyeceğim şey seninle aynı ortamda kalmak Tolga, biz birazdan geliriz." Elimi uzattım ve Kuzeyi'i kolundan tutarak odadan ayrıldım.
"Ne yapacağız şimdi?"
Usulca bindiğimiz asansörün düğmesine bastık.
"Hiçbir fikrim yok, belki 1-2 kişi ile konuşabilirim."
Kapılar açıldığında, kendimizi yeniden o garip salonun ortasında bulduk... Bakışlarım merakla delilercesine etrafa göz atıyor ve giyilen tüm o balo elbiselerine bakıyordum.
"Gerçekten inanılmaz..."
"Dağılalım, 10 dakika sonra burada ol." Onaylamak için başımı salladım ve yanımdan uzaklaşan Kuzey'i seyrettim.
Çekinir adımlarla ilerlemeye başladığımda, hala gözlerin üzerimde olduğunu hissedebiliyordum.
"Neye bakıyorsunuz, beni anlayanda yok zaten." Dedim sesli bir şekilde. Ancak gerçekten ne beni anlayan ne de bakışlarını çeviren vardı. Salonda bir köşeye geçtikten sonra etrafa bakınmaya ve Kuzey'i görmeye çalıştım, ancak yoktu...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dolunay Yolcusu
Teen FictionHer şey bir günde değiştiği zaman inanırsın mucizelere. Aklına bile gelmeyecek bir durumun ortasında bulduğun zaman kendini o zaman durup düşünürsün, nelere sebep oldum veya nelere sebep olabilirim?