Felix ellerini yüzüme koyup iki yana çevirince geri çekilip elinden kurtuldum.
"Sen niye yatağında değilsin?"
Felix kaşlarını çattı.
"Önemli olan bu mu sence?! Yüzüne ne oldu?"
Dudak büzüp ağlama numarası yapmaya başladım.
"Benim güzel yüzüme vurdular Felix! Ühüüü!"
"Ciddi ol siktirme belanı. Ne oldu?"
Neden anlatmam gerekiyor? O bana anlatmıyorsa, ben de ona anlatmam. Felix'i atlayıp mutfağa gittim. Sipariş ettiğim yemekleri neyse ki -hepsini olmasa da- yemişti. Bardak alıp su içerken Felix kapının pervazında beni izliyordu. Bardağı fayansa bırakıp buz dolabını açtığim gibi kapattım. Yemek yapmaya üşeniyorum. Çekecekleri karıştırıp hazır ramen bulunca fayansa koydum ve kettle alıp su doldurdum. Felix'in sabrı tükeniyor olmalıydı ki ayağını yere vuruyordu. Oh olsun.
"Beni görmezden gelmeyi ne zaman bırakacaksın?"
Kaşlarımı kaldırıp Felix'e döndüm.
"Seni görmezden mi geliyorum? Hayır. Sadece cevap vermek istemiyorum." kettle fişini prize takmak için geri döndüm.
"Hyun-"
"Nasıl hissettiğimi şimdi anladın mı?!" anı bağırmam ve fişi sertçe fayansa bırakmam Felix'i ürkütmüş olmalı ki ellerini kendine siper etmişti. Hayır masumluğuna kanamam. "Senin de yaptığın gibi kimin yüzden olduğunu söyleyeceğim sadece. Seungjun yaptı. Oldu mu?"
Kaşlarını çatıp bana yaklaşırken sinirden kuduruyor gibi duruyordu. Beni dövmez dimi lan?
"Sana dokunmayacağını söylemişti. Şerefsiz."
Kaşlarımı çatıp yumruğumu sıktım.
"Benim üzerime anlaşma mı yaptınız? Bak Felix. Eğer sen bana anlatmazsan, ben de sana anlatmam. Zaten polislerin gelmesi an meselesi!"
"Polisler mi? Onlar neden bu işin içindeler?!" saçlarını çekiştirip mutfakta volta atmaya başlayınca kolundan nazikçe tutarak durdurdum.
"Dediğim gibi. Anlatırsan, anlatırım."
Felix nefesini verip başıyla onaylayınca sandalyeye oturmasını söyledim. O sandalyeye otururken ben de karşısında kalçamı fayansa yaslamış, ayakta duruyordum.
"Nerdeyse 2 aydır beni rahatsız ediyordu."
"Ve sen bunu bana söylemedin?"
Oflayıp cebinden sigara ve çakmağı çıkarıp yaktı.
"Sikecem sigaranı ha!"
"Kes sikmiyim çeneni. Bu aralar bana zaten çok küfür etmeye başladın?
Göz devirip devam etmesi için başımı salladım. -Bu kafa sallamam 'he he aynen' anlamına da geliyordu-
"Beni bırakmasını her seferinde ona söyledim. Zaten daha önce de bu yüzden aramız bozulmuştu onunla. Arada bir beni ellemeye çalışıyordu o zamanlar ama başlarda yanlış anlaşılma diyedir diye bir şey demiyordum. Bu ilerlemeye başladı ve öyle aramız bozuldu işte. O ne kadar sizin bizi barıştırmanızı sevse de her seferinde ben reddediyordum. İşte 2 ay önce falan yazdı bana. Konuşmak istediğini söyledi. Ben de kabul ettim. Dedim kendi kendime ki bunu atlatmıştır. Ama yanılmışım. Gittiğimiz yerde devam etti. Sarhoş olup aramaya başladı. Geçen sormuştun zaten seni kim arıyor diye. Yalan söyledim sana. Dolandırıcı falan değildi. Her neyse." diyerek sigarasından bir nefes çekti. Konuşurken arada bir durup sigarasını içine çekiyordu.
Tabi ben sinirden kuduruyor, neden ona daha fazla vurmadığımı sorguluyordum. Bu nasıl bir insan ya? Hiç yüzü bile yok! Onun derisini yüzüp köpek balıklarına atmak istiyorum -ki köpek balıklarının yiyeceğinden de şüpheliyim..
"Bir süre yani 1-2 hafta boyunca boşladı beni. Rahatlamıştım. Daha sonra... Ah. Başımı ağırdı. Neyse. Beni seninle tehdit etti ve işte son 1 hafta boyunca benimle uğraştı."
"Felix. Şuan sinirden kuduruyorum! Cidden! Neden bana bir şey söylemedin?! Sana o kadar diyordum; bir sorunun varsa söyle! Beraber çözelim diye! Şu küçük ağzını açıp söyleyemez miydin?! Hem Seungjun kim ki karakola bile gitmiyorsun?!"
"Kes-"
"Sesin anca bana çıksın Felix! Seungjun'a neden sesini çıkarmadın? Ha?! Neden! Altında inlerken sövemez miydin?!"
Felix ayağa kalkıp yumruğu suratıma geçirince yana doğru sendelemiştim.
"Onunla sevişmedim!"
"Seviştin demedim zaten gerizekalı! Acıdan inlerken neden bir şey demedın ona?! Bunu onun azından duymam sence daha mı iyi oldu?!"
"Sıra sende. Anlat."
"Arabamı arabasının üstüne sürdüm ve çarpıştık. Sonra da onu dövdüm. Şimdi öğrendin?"
"Sikeyim Hyunjin ben onu senden uzaklaştırmaya çalışıyorum ama sen inatla ona gidiyorsun!"
Elini alnına koyup başını eğince alnımı ovuşturdum.
"O kim ki ondan bu kadar korkuyorsunuz? Üstelik beni bile koruyorsun?"
"Senin şirketinin sahibinin oğlu. Yakında oranın başına geçecek. Sırf sen rahat hayat sür diye-"
"Kim senden bunu yapmanı istedi Felix!? Tamam belki bana herhangi bir konuda yardım etmek istedin, ama sence bu konu normal mi? Eğer bunu benimle paylaşsaydın her şey daha kolay olurdu! Ama sen ağzını açmama konusunda tutturdun!"
"Bu işi kaybedersen hayatın daha da zorlaşır Hyunjin! Üstelik para biriktirdiğini biliyorum. Sence benim yüzümden işini kaybedersen kendimi affeder miyim?"
"Bak Felix." dedim elimi omzuna koyup. Gözleri dolu doluydu. "Sence senin şuan ki durumun benim hoşuma gidiyor mu? Lütfen insanlarla konuşmayı öğren, tamam mı? Eğer konuşmazsan her şey üzerine gelir. Tamam mı? Sorununa bir çözüm bulmak istiyorsan konuşmalısın. Susmak bir çözüm değildir. Mesela bak. Susman beni işimden etmeyecek mi sanıyorsun?"
Felix'in gözünden yaşlar akmaya başlayınca başını omzuma yaslayıp ağlamasına izin verdim. Tabi ben de ağlamaya başladım. Geçekten de çok sulugöz birisiyim...
Finale az kaldı haberiniz olsun
Peki şey sorcam, karakterlerin davranışları hakkında ne düşünüyorsunuz? Her şeyi söyleyebilirsiniz sevdiğiniz veya sevmediğiniz taraflar fln
Neyse
Hadi eyw
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝘾𝙖𝙣𝙙𝙮 Hyunlix
Fiksi PenggemarTamamlandı. "Böyle yapmayı bırak! Sen benim arkadaşımsın bilmeye hakkım var!" "Ben senin arkadaşın falan değilim!"