Kemal'le birlikte müdürün odasında oturuyorduk ders başlayalı 10 dakka olmuştu ama biz hala sınıfımızı kararlaştırıyorduk Kemal ve müdürü ikna edip hepimizi aynı sınıfa yazdırdık ancak bunun için o sınıfta şuan bulunan iki öğrenciyi başka sınıfa almak zorunda kaldılar pek de umrumda değil açıkçası. Kemal ayağa kalkınca biz de kalktık ve birlikte sınıfımıza doğru yol aldık sınıf kapısında yazan 12/A yazısını görüp Kemale döndüm "bu sınıfta senin oğlun da var dimi bu yüzden ısrarla müdüre bu sınıfa yazdırmasını istedin bizi" Kemal gözlerimin içine bakıp konuştu "evet bu sınıfta Barış da var hatta bahçede onun yanında gördüğünüz diğer arkadaşlarınız da abinle kaynaşman birbirinize alışmanız için yaptım doğru zamanda da ona bu durumu açıklicam" bu adam gerçekten saf mı yoksa saf numarası mı yapıyor anlamıyorum ama anladığım tek bir şey var onun aklından geçenler asla olmayacak. Kemal kapıyı tıklatıp içeri girdi ve bizim de peşinden gitmemiz için işaret verdi içeri girer girmez bize dönen şaşkın gözler eşliğinde Kemal hocayla konuşmaya başladı "merhabalar hocam dersinizi böldük bu sınıfa yeni öğrenciler getirdim umarım güzel bir sene olur" hocayla konuşmasını bitirip sınıfa döndü "sevgili 12/A sınıfı yeni arkadaşlarınız, bu sene beraber okuyacaksınız birbirinizle iyi geçinin herhangi bir şikayet duymak istemiyorum" bu kez bize dönüp konuştu "çocuklar sizlerde boş yerlere geçin oturun dersinizi dinleyin hadi bakalım" bu lafından sonra sınıfa dönüp baktım istediğim yerler boş değildi duvar kısmında Barış ve diğer iki erkek arkadaşı oturuyordu ortada tanımadığım kişiler ceren ve Ayşe cam kenarında ise iki kişi arkalar boştu ama ben dördümüzün de cam kenarında oturmasını istiyorum Kemal tam çıkacakken ona seslenip durdurdum "Kemal bey ben ve arkadaşlarım cam kenarındaki dörtlü sıralarda oturmak istiyoruz" Kemal beni dinledikten sonra el mecbur cam kenarındaki ilk iki kişinin kalkmasını diğer masalara geçmesi gerektiğini söyledi onlarda önce itiraz edecek gibi oldular ama orayı boşalttılar yüzümdeki ciddi ifadeyi bozmadan "işte şimdi oturabiliriz" dedim bana bön bön bakan sınıf ahalisi ve hoca eşliğinde tam oturacakken hoca söze girdi "çocuklar kendinizi tanıtmayacakmısınız" ona baktıktan sonra sınıfa baktım hala orda duran Kemal kendimizi tanıtmamızı bekledi ama ben öyle yapmadım " zamanla herkes tanır hocam şimdi müsaadenizle ayakta yorulduk oturmak istiyoruz" diyip boş sıralara doğru geçtik Kemal hocaya kaş göz işaretiyle susması gerektiğini belirtip gitti Yaman en arka sıraya geçti onun önünde ben oturdum benim önümde Altay ve en öne de Helin geçti biz yerleşirken hala herkesin gözü bizdeydi bunlar neden bu kadar salak diye geçirdim içimden ama umursamadan hocaya döndüm bizim yerlesmemizi bekleyen hoca da dikkatleri toplayıp derse geçti yaklaşık 10 dakika ders isledikten sonra zil çaldı ve bir kaç kişi hocayla birlikte sınıftan çıktı ama geneli hala siniftaydı bizimkilere işaret edip kalktık bizde kantine inmek için tam sınıftan çıkacaktık ki Barış önümüzü kesti ve yanına diğerleri de gelince konuşmaya başladı " evet yeni sınıf arkadaşlarımız hoş geldiniz ama sizi pek yabani gördüm nedir bu tavırlar söylesenize" ona doğru yönelen Yamanı durdurdum buna haddini bildirmek gerekiyor en kısa zamanda halledicem onu da ama şimdi hiç uğraşamam onun omzuna sertçe çarparak yanından geçtim ağzından çıkan iniltiyi duydum beni fazla hafife alıyor iyi bir dersi hakediyor hiç bir şey söylemeyip yanlarından geçip gittik aşağı kantine indigimizde bir su aldım Altay Yaman ve Helin de kahve aldılar birlikte dışarı çıkıp bahçedeki banka oturduk okulu seyretmeye başladım okul güzelmiş bahçesi de baya iyi ama İçindekiler tam bir hurda yığını hepsi hemde ama ben hepsinin hakkından gelicem şuanlık sadece tanımaya ayıracam vaktimi onlar canımı sıkarsa daha erkene alırım ama. Okulun girişinde bahçeye doğru gelen Barış ve arkadaşlarına baktım eş zamanlı onlar da bizim tarafa baktılar ama buraya gelmediler onlardan gözümü ayirmadım tehditvari şekilde izliyordum taki bahçenin en uç kısmına gidip puflara oturana kadar onlara bakmamı kesen Yamanın sözü oldu "bu kendini beğenmiş tayfa belliki bizimle baya uğraşacaklar belli oldu" onun sözünü kesen Helin oldu "istedikleri kadar ugrassinlar eninde sonunda kaybedip zarar gören yine onlar olacak" Helinin bu sözü çok doğruydu ona katılıp " bir söz vardır gelecekleri varsa görecekleri de var diye biraz klişe ama tam bu duruma uygun yazık başlarına belayı aldıklarının farkında bile değiller" bu sözümle üçü de gülmeye başladı tam o sırada sarışın bir kız yanımıza geldi " merhaba arkadaşlar ben okul temsilcisiyim adım Leyla size okulu gezdirmek için müdür tarafından görevlendirildim isterseniz şimdi gezdirebilirim" o konuşurken onu baştan aşağıya süzdüm bunu farkedip rahatsızca kıpırdandı konuşması bitince de Altay direk söze girdi "yani olur tabi neden olmasın" elini kıza doğru uzatıp çekingen bir şekilde "ben de Altay memnun oldum" dedi belli ki kızdan etkilendi ama bu büyüyü bozan ben oldum "aa şey Leylaydı dimi" kafasını evet anlamında salladı "biz okulu falan gezmek istemiyoruz çok lazım olacağını da sanmıyorum yine de teşekkür ederiz gidebilirsin artık iyi günler " gözlerimin içine şaşırmış gibi baktı ağzını açıp konuşacaktı ama vazgeçip baş selamı verip gitti Altay bana bakıp ne oluyor der gibi kaş göz işareti yaptı" Altaycım biz bu okula gezmek tanımak için gelmedik okul bildiğimiz okul işte klasik çok lazım olursa ben sana gezdiririm yok ben o kızla gezmek istiyorum diyorsan buyur git gez okulunu" bu lafımdan sonra kızdan etkilendiğinden laf soktuğumu anladı " yok Hazicim ne okulu ne gezmesi boş ver zaten hiç halim yok çok lazım olursa hepimiz birlikte bir ara bakarız" bu sözünden sonra gülüp elimle saçlarını karıştırdım bu hareketime çok sinir oluyor farkındayım ama ne yapayım saçları çok güzel duramadım yaklaşık 5 dakika daha sohbet ettikten sonra zil çaldı ve okula doğru gitmeye başladık kapının yansimasindan arkamızda Barış ve ekibinde geldiğini gördüm bize bakıp konuşuyorlardı salaklar sınıfa kadar aynı şekilde ilerledik ve sıralarımıza oturup hocayı beklemeye başladık bu sefer farklı bir hoca girdi derse boyu uzun esmer 40lı yaşlarda tatlı bir erkek hoca girdi derse onun hemen ardından nöbetçi öğrenci hocaya elindeki defteri verip konuştu "hocam yeni sınıf listesi yoklama defterinin arasında iyi dersler" diyip gitti hoca yerine oturup yoklama almaya başladı geldiğimizden beri bizi merak eden ahmaklar bunun için heyecanlı görünüyorlardı adımızı öğreneceklerdi sonunda hoca tek tek isim ve soy isimleru okumaya başladı
Ayşe Dere "burda"
Ceren Kara "burda"
Helin Aksın "burda"
Barış Yöreoğlu "burda"
Altay Kaplan "burda"
Emir Işık "burda"
Mehtap Yılmaz "burda"
Selen Konak "burda"
Ömer Koç "burda"
Yaman Demir "burda"
Hakan Arslan "burda"
Haziran Barlas "burda"
Yoklama boyunca isimlerimiz anıldığında tüm gözler bize cevriliyordu sanki hiç insan görmemişler gibi hoca bize bakıp söze girdi " görünüşe göre aramızda yeni arkadaşlar var hoşgeldiniz çocuklar" hocanın bu sözünden sonra Barış konuştu " hocam biz de yoklama sayesinde tanıdık kendilerini yoksa onların niyeti yoktu tanıtmaya çok sağolun" onu hiç umursamadan hocayı izliyordum " aa çocuklar böyle zamanlar çok kıymetli kaynaşın tanışın birlikte vakit geçirin hem okula alışmanız böylelikle daha kolay ve güzel olacaktır" hocanın bu sözüne Emir denilen orta direk koştu "aynen hocam size yüzde binbeşyüz katılıyorum kessinlikle yeni gelen arkadaşlarımızla kaynaşıp tanışacaz çok iyi anlaşacaz şimdiden belli oluyor zaten " bu sözünü heline bakarak söylemişti onun pic sırıtışına karşılık Yaman söze girdi "fazla samimiyet asabiyet getirir dikkat et kaynasirken arada kaynama mazallah sarı saçların alev alır kel kalırsın" ona göz kırpıp hocaya döndü bu kez konuşan Hakan oldu " Emir yanlış bir şey söylemedi ki neden hemen parladın hem doğru söylüyor kaynaşmak lazım" bana bakıp söylediği söze karşılık bu kez dayanamayıp söze ben girdim " aaa polyana beyin dili varmış dikkat et de kesmesinler o dilini kendini playboy sanan malboy " bu sözüme karşı yüzü kızardı beyaz teninden anlaşılıyordu hemen bozguna uğradı resmen masaya vurup bizi susturan hoca bir sürü nasihat verdikten sonra kendini tanıttı" ben edebiyat dersi hocası Osman Arslan dersimize geçmeden önce konuyla ilgili bilgi vericem" demek Hakanın babası bu hoca Kemal demişti Edebiyat hocasının oğlu diye pek benzemiyorlar aslında neyse ya bana ne, dersi anlatmaya başladıktan sonra onu dinlemeye başladım tabi beni dikizleyen bir çift kara göz farkedene kadar soluma dönüp baktığımda malboyun beni dikizlediğini gördüm bu lakap ona yakıştı, aslında diğerleri gibi değil pek sanki ama zamanla görücez onun bakışına karşılık ben de gözlerimi onun gözlerine diktim ama onun bana baktığı gibi avel avel değil tehditvari şekilde dik dik baktım bu bakışından rahatsız olup önüne dönünce ben de hocaya odaklandım. İki dersin sonunda annem ve abim birlikte okula kayıt işlemleri için geldi onların yanına gidip sıkıca sarıldım birlikte okula girdik ve gereken imzaları annem attı Kemal eşliğinde bahçeye annem ve abimi geçirmeye çıktık o sırada beşli ekip de bahçede oturuyordu Kemal tekrar içeri girdi tabi benim ona pis pis bakış atmamdan anladı fazla samimiyete gerek olmadığını ikiledi hemen annem vedalaştı arabaya bindi abime sarılırken beşli gurubu gösterip konuşmaya başladı "şuradaki uzun boylu esmer kız da kim ne kadar doğal" ben de o tarafa dönüp baktım Cerenden bahsediyor bu avanak "abi yapma etme daha çok gençsin" yeniden söze girdi "neden kötü biri mi"
"bilmiyorum tanımıyorum onun için değil senin için diyorum aşık olamazsın sen kimseye"
"neden ne garezin var bana benim de bir kalbim var ve o kızı görür görmez çarpmaya başladı durduramıyorum" Ah abi ya bu arada abim çok yakışıklı biridir onun için birbirini yiyen kızlar gördüm ben 1.85 boyu beyaz teni siyah gözleri köfte dudakları çok yakışıklıdır benim abim ama ne bileyim Cereni pek yakıştıramadım sanki abime neyse olacağına varır,
Annem kafasını camdan çıkarıp abime seslendi "Cihangir hadisene ne bekliyorsun gitmemiz gerek kızım sende tutma abini" ah kabak yine benim başıma patladı iyi mi "abi hadi git bak kızdırma Seyran sultanı sinirlenince nasıl köpürdüğünü biliyorsun","tamam şimdi gidiyorum ama bu konuyu tekrar konuşucaz canım kardeşim" yanağımı öpüp arabaya bindi ve gittiler ben de bizimkilere döndüm ve hep birlikte sınıfa çıktık.Yazarın ağzından
Haziran ve arkadaşları bütün gün boyunca Barış ve ekibiyle didiştiler ama o sırada Haziranı gördüğünden beri düşünen aklından çıkaramayan Hakanın moreli baya bozuktu çünkü Cihangiri Haziranın sevgilisi zannediyordu ama çok yakında gerçekler açığa çıkacak ve öyle olmadığını anlayacak geç olmaz umarım. Sonunda sıkıcı okul gününü bitirdiler parkta duran motorlarına bindiler herzamanki gibi birlikte yola çıktılar ama arkalarında onları izleyen beşli arkadaş gurubunu umursamadilar bile okuldan çıkıp gittiler bu uzun gün onları çok yormuştu özellikle Haziranı uzun aradan sonra böyle ortamlara karışmak onu baya yormuştu ilaçlarını da kullanmamıştı üstelik eve gidince annesine ve abisine sıkı sıkı sarıldı abisi onun iğnesini alıp geldi ve koluna iğneyi yaptı bu zorunlu bir iğneydi onu hayata bağlaması gereken bir iğne odasına çıkıp duş aldıktan sonra yatağına uzanıp gün içinde olanları düşündü bir yandan sinirleniyor diğer yandan planlar kuruyordu yorgun bedeni bu arbedeye dayanamayıp kendini uykunun kollarına teslim etti yarın olacaklara güç toplaması gerekiyordu çünkü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKE ÇANLARI🔫
Teen FictionCanımı yakacak kadar cesareti olanın sonuçlarına katlanacak kadar da gücü olmalı.