Mary Jane ✔️ | T.K

《21》

3 ay sonra

"Evet aşkım evleniyoruz. Nasıl hissediyorsun?"

"Sorma aşkım kalbim durucak şimdi. Bak Jungkook Jungkook diye atıyor" elimi kalbine götürüp kalp atışını hissetmemi sağladı. Tanrım! Çok güzeldi. "Çok güzel hayatım çok heyecanlıyım ya" dedim kıkırdayarak.

"Heyecan yapma bebeğim gece kalbin yeterince hızlı atıcak zaten" alt dudağını ısırıp beni baştan aşağı süzdü. Ben ise kafamı eğip utançtan yerin dibine giriyordum.

Gözleri gözlerimi bulunca dalıp gitmiştik. Her ne kadar babam bu teklifi sununca istemesem de şimdi iyiki de sunmuş diyordum. Sevdiğime kavuşup güzel bir yuva kurmak, onunla yeni yolculuklara açılmak çok güzel hissettiriyordu.

"Hadi poz verin fotoğraflarınızı çekeyim paylaşın ama" Jimin'i onaylayıp beraber poz verdik.

"Çok güzel çıktı yaaa" Etraftaki herkese gösterirken kameraya uzanıp bakmak istedim ama uzaklaştı ve bakmama engel oldu. "Size düğünden sonra atıcam sürpriz olsun"

Güldük, eğlendik, birlikte birer kadeh içtik ve sıra büyülü ana yani düğünümüze geldi. Aşırı otantik bir düğün salon seçmiştik. 2 ay önceden bakmasaydık istediğimiz gibi bir yer bulamazdık belkide.

*

" Siz sayın Kim Taehyung'u eşiniz kabul ediyor musunuz?"

"Eveeeett"

"Peki siz Jeon Jungkook'u eşiniz kabul ediyor musunuz?"

"Son nefesime kadar eveeett"

Büyük bir gürültüyle inliyordu salon. İmzalar atıldı ve evlilik cüzdanını elime alıp havaya kaldırdım. Bakışlarım yanımdaki eşime dönünce ağladığını gördüm. Cüzdanı masaya bırakıp iki elini tuttum.

"Her anında yanında olacağım unutma" dudağına eğilip öpmeye başladım. Sağ elini belime koyup kendine çekti ve karşılık vermeye başladı.

"Seni seviyorum" dedi dudağıma fısıldayarak. Kollarımı boynuna doladım ve kulağına fısıldadım. "Bir an önce bitsin şu düğün seni istiyorum" bir daha dudaklarımız birleşti.

Düğünümüz güzel bir şekilde bitmişti nihayet. Şimdi ise aldığımız dubleks dairemize çıkıyoruz.

Taehyung'un cehennemi olacak evimize...

"Çok mutluyum Taehyung" dedim sahte bir tavırla. Her ne kadar seviyor olsam da birkaç gün böyle olmalıydı."Bende bebeğim bende" dedi ellerimizi birleştirirken. Bana böyle bakarsa yenileceğimi biliyorum ama aynısını benimde başıma getirmeyeceği ne malum? Benden hiç birşey saklamayacağına söz vermişti. O benim hatamı yüzüme acımadan vururken canımı yakmıştı.

Ben ise onu içten içe mahvetmek istiyordum. Ellerimizi ayırıp kafamı arabanın camına yasladım. Bu gece o birliktelik olmamalıydı.

"Biliyor musun Taehyung?" Kaşları merakla havalandı sesimi duyunca. "Bundan sonra senden hiç birşey saklamayacağım söz veriyorum"

Bakışları bana dönmüştü anında. Ne dediğimi anlamaya çalışıyordu. "Biliyorum bebeğim" dedi dudaklarını sol elimin üstüne bastırırken.

"Peki sen?"

"Ben?"

"Sende söz veriyor musun?" Dedim bir umut anlatır diye ama olmadı. Yine benden saklamaya devam etti. "Söz veriyorum Kim Jungkook. Senden hiç birşey saklamayacağım"

"Öyle olsun bakalım" dedim gönderme yapan ses tonumla. Sonunda apartmanın önüne gelmiştik. Elimi tutup eve girmek için koşmaya başladı. Peşinden sürükleniyordum resmen.

"Bunu bekliyordum aşkım" dedi beni asansörün duvarıyla arasına alırken. Yüzünü boynuma gömdü ve huncarca öpmeye başladı. İstemiyorum istemiyorum istemiyorum!

Elimi omuzlarına koyup kendimden ayırdım ve gözlerine baktım. "Eve kadar sabret kocacım" dedim sahtelikle. Gülümsedi ve beni kucağına aldı.

"Sensiz kaldığım her gün ölüden beter oluyordum sevgilim. Şu andan itibaren seni benden kimse ayıramaz. Bu gece benim ol başka birşey istemiyorum" dedi kulağıma fısıldayarak.

Lanet olsun çok hoşuma gidiyordu. Tut kendini Kim Jungkook sen çok güçlüsün ve kendini dizginleyip durabilirsin. "Bu gece olması şart mı?" Dedim kısık sesimle. "Neden güzelim?" Dedi şaşkınlıkla.

"Çok yorgunum bugün. Hem canım da istemiyor"

"Seni istiyorum diyen sendin noldu birden bire?"

"O zaman yorgun değildim hem uykum da var zaten" dedim inanması için. Başını salladı ve beni kucağından indirdi. Ellerimizi birleştirdi ve " Nasıl istersen güzelim" dedi. "Teşekkür ederim" dedim samimiyetle.

Sonunda eve girip üstümüzü değiştirmeye başlamıştık. "Ah Jungkook ahhh" dedi iç çekerek. Ben ise dudaklarımı birbirine bastırıp gülüşümü saklamaya çalışıyordum. İkimizde giyinip yatağa uzandık. Hızla arkamı dönüp gözlerimi kapattım.

"En azından sarılsan Jungkook?" Dedi hüzünlü sesiyle. Kalbim acıyordu şuan. Cevap vermedim uyuduğumu düşünmesi için. Ancak arkamdan belime sarılmasıyla deli gibi titredim kolları arasında. Burnunu enseme sürttü ve başını sırtıma yasladı.

Bu gece böyle uyku olmayacaktı anlaşılan. Bedeninin tamamını bana yaslamışken sabaha kadar üstüne atlamadan durmak zorundayım. "Seni çok seviyorum aşkım" dedi fısıltıyla. Çoktan gözlerimi kapatmış uyumaya çalışırken.

"Bende seni çok seviyorum kocacım ama bana yaptığın ağırdı. Katil olduğunu benden sakladığın için senden uzak duruyorum" demeyi isterdim ancak sadece susmuştum.

*
"Heeeyy uyan artık uykucu!" Tepesinde söylenip uyanması için bağırıp çağırsam da bir türlü kalkmamıştı. "Pekala bunu sen istedin" baş ucundaki komidine koyduğu su dolu sürahiyi bir saniye bile düşünmeden yatağa döktüm.

"Ya gerizekalı mısın Jungkook ne yapıyorsun?!" Hayatındaki en büyük korkuyu yaşatmış olmanın gururuyla göğsümü gere gere konuşmaya başladım.

"Saat sabahın 9'u bi zahmet kalk artık. Sabaha kadar fosur fosur uyudun zaten. Uyuyamadım ben farkında mısın?"

Başını kaldırıp göz ucuyla baktı ve yataktan kalkıp banyoya ilerledi. Arkasından söylenip duruyordum sinir olması için.

"Uyuyamamış bak sen! Beni hiç düşündün mü gece? Kocam aç mı açıkta mı? Hasta mı diye düşündüm mü? Tabiki düşünmedin! Kafanı koyduğun gibi horlaya horlaya uyudun sabaha kadar"

Kapıda onu izliyordum ama o arkası dönük olduğu için beni görmüyordu. Tanrım ben bu adama nasıl karşı koyacaktım ki? Daha şimdiden yaptıklarımdan pişman oluyordum. 

Aklımdaki planları bir kaç saatliğine kenara bırakıp içeri girdiğim gibi kapıyı kilitledim. Korktuğu için arkasını dönünce esmer tenine çarptı gözlerim. Sertçe yutkundum ve üstüne ilerledim.

"Dün gece yapmadığımız şeyi şimdi yapmaya ne dersin?" Kışkırtmak istercesine fısıldarken bir yandan da üstümdeki saten pijama üstümü çıkarıyordum.

"Diyorsuuunn?"

"Diyoruuuumm"