9-NASIL ANLATSAM?

7 2 1
                                    

   Her kez biraz muhabbet etti. Ve nöbet çizelgesi hazırladık gerçi bu beni çok ilgilendirmiyordu çünkü nöbeti Mustafa ağabey ve arkadaşları tutacaktı sırayla. Sonra uyumak için herkez bir ağaca yaslandı ama beni uyku tutmadı "Bir şey gözden kaçıyordu ama ne?" Sonra ağacımın tepesine tırmanıp ayı seyre daldım.

    Bir anda omzuma bir el indi "Sağol" Begüm'dü bu kişi. Hemen yanımda ağacın tepesinde idi."Orada hayatımı kurtardın." "Gerekeni yaptım." Sonra Begüm hiç beklemediğim bir şey yaptı.Beni öptü.(ne hissettiğimi sizlere anlatmaya hiç uğraşamayacağım, yaşayın da görün, ha merak etmeyin daha fazlası yaşanmadı, o kadar da değil :)Sonra da ağaçtan atlayıp hiçbir şey olmamış gibi yatmaya gitti ama o an gökyüzü aydınlandı. Ormandaki bütün kuşlar havalandı, kurtlar ulumaya başladı. Meteor geliyordu!!! "Kalkın kalkın meteor geliyor !!"

    Her kez ağlarcasına yüzlerini ekşitti ve ayağa kalktı "Durumun ciddiyetini anlamadınız herhalde meteor diyorum meteor!"sonra bunun bir şaka olmadığı kanısına vardılar ve koşmaya başladık. Aslında daha 15 dakikamız daha vardı çünkü meteor Asya'ya düşecekti, yani etkisi buraya anca gelirdi. Ama araçları olmadığından koşsalar ne yazardı ki, zaten sığınaktan yüzlerce hatta binlerce kilometre uzaktaydılar. Ama koşmaya devam ettik. Ormanın içindeki yabani otlar, mantarlar ve papatyalarla dolu yolda  hızla koşuyorduk.

   Bazen kurtar ve başka yabani hayvanlar bizimle aynı doğrultuda ama daha hızlı şekilde yanımızdan geçiyordu ama bile hiç uğraşmıyorlardı. On kişi ormanda hızla yol alıyorduk.

    Bazı Mustafa ağabeyinin arkadaşlarının elinde palalar vardı ve otları kese kese kendi yollarını açıyorlardı. Gecenin köründe meteorun atmosfere girerken yanmasından oluşan ateşin ışığı bütün ufku aydınlatıyordu. Hep birlikte ormanın derinliklerine giriyorduk ama ormanın derinliklerine ilerledikçe her yer daha kayalık ve engebeli bir hal alıyordu. Sonra koşarken bir adam yere düştü bacağı kırılmıştı. Mustafa ağabey ve bir arkadaşı onun koluna girdi ve beş on metre bir dağ yolu patikasına kadar onu taşıdı.

 Sonra Mustafa ağabeyin bir arkadaşı durdu "Hepiniz delisiniz! Onu bırakın! Zaten kurtulamayacağız boşuna bu herifi mi taşıyacağız." Mustafa ağabey "Sen iyi değilsin dostum, sen iyi değilsin." Ama Mustafa ağabey bunları derken aliyle arkadan "gidin" anlamında işaret yapıyordu. Sonra el haraketini desteklercesine bize bir bakış attı ve elini tabancasına attı, ama geç kalmıştı bunu gören adam ondan önce davrandı ve silahını çekip Mustafa ağabeyi göğsünden, bacağı kırık arkadaşını omzundan ve kaçmaya çalışan diğer arkadaşını da kolundan çok az yaraladı sonra da yaralı adamın kafasına silahını fırlattı. Olaylar karşısında korkmuştuk ve öylece cesetlere bakıyorduk. Sonra adam "Hey veletler, hepsi sizin suçunuz! " dedi ve bizi kovalamaya başladı biz de hemen patikaya sapıp çakılı toprakta korku içerisinde koşmaya başladık. "Pisikopatsın sen!" adam deldi deli gülüp kahkahalar atıyordu. Sonra patika bir şelalenin önünde sona erdi. Adam pis pis sırıtıp bize bakıyordu.

   Arda bunun üzerine bizi dürttü ve hadi dedi sonra da aşağı atladı bizde adama "Hoşçakal pisikopattt!" dedik ve aşağı atladık. Ama adamın bizden aşağı kalır yanı yoktu. Hemen  arkamızdan o da suya balıklama atldı ve suyun dibinde beni bacağımdan yakaladı. Ona diğer ayağımla tekme atıyordum ama işe yaramıyordu. Sonra Adam ayağımı bırakım üstüme atıldı ve boynuma yapıştı. Sonra bir hareketlenme oldu ve adam çamurlu suyun derinliklerine çekildi.

   Bunun üzerine hemen su yüzüne çıkıp hava aldım.Arkadaşlarım bana doğru kulaç atıyordu sonra Murat "Mustafa ağabey!!" dedi ve suyun sekiz dokuz metre ötesindeki bir boğuşmayı gösterdi.

   Mustafa Ağabey yarasına rağmen bizi kurtarmak için peşimizden gelmişti. Ama kavgayı kaybediyordu. Yarası onu çok zayıf düşürmüştü o anda Mustafa Ağabey bana bir altıpatlar fırlattı. Silahta bir mermi vardı. Sonra silahın (silahlarda tetiğin çalıştırdığı, barutu ateşleyen mekanizma)horozunu çektim. Ve nişan aldım. Hayatımda ilk kez silahla ateş etmeye kalkışmıştım. Sonra tetiği çektim.

ANKA yok oluşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin