16

789 82 21
                                    

LinoTan9 söz verdiiim

Minho, hyungunun kızgın ve bir o kadar da kırgın olduğunu görünce nereye gideceğini tahmin ederek bir bahaneyle arkadaşlarının yanından ayrıldı.

Okula girerek hyungunu bir ihtimal görür diye etrafa göz gezdirse de onu göremeyerek hızla merdivenlerden indi. Hyungunun bodrumun bir köşesinde oturup kafasını dizlerine yasladığını gördüğünde yutkunarak oraya ilerledi.

Birkaç saniye Felix'in önünde durarak ne diyeceğini düşünmeye başladı. Hyungu ise alfa olmanın verdiği ayrıcalıkla kardeşinin çoktan buraya geldiğini fark etmişti.

"Neden geldin Minho?"

Felix, kardeşinin yanına gelmesine bile sevinemiyordu. Jisung'un dediklerine fazlasıyla kırılmıştı.

"Hyung.. bir sorun mu var?"

Minho'nun dediklerine alaylı bir kahkaha attı. En büyük sorun gruplarının artık olmamasıyken nasıl böyle bir soru sorabilirdi ki?

"Dalga mı geçiyorsun Minho? Şu an, şu durum sence normal mi? On yılımız vardı bizim Minho, on! Nasıl bir anda bu duruma gelebildik? Sizi suçlamıyorum, bu kesinlikle bizim suçumuz ama bir zamanlar beni seven yedi arkadaşım yok oldu ve bu çok fena koyuyor anlıyor musun? Artık sevilmiyorum, ne kardeşlerim beni seviyor ne de omega olan babam! Jisung sevilecek biri olmadığımı söyledi. Sanırım haklı. Eğer öyle olsaydım siz de benimle konuşurdunuz değil mi? Kimse konuşmuyor, kimse sevmiyor işte beni? Sevilecek biri değilmişim de zaten, kim sevsin beni?"

Minho, hyungunun bu durumda olmasına şaşırarak hemen yerde kafasını kaldırmaya bile tenezzül etmeden dertlerini anlatan bedene sarılmıştı.

"Özür dilerim hyung, çok özür dilerim. Sadece senden uzaklaşırsak belki de... Ben çok özür dilerim hyung."

Minho abisine sarılırken ağlamasını tutamamış ve gözyaşlarının boynuna akmasına izin vermişti. Felix ise boynuna değen damarlarla afallayarak ellerini dizlerinden çekip kardeşinin ince beline sarmış, özlediği kokunun burnunu yakmasına izin vermişti.

"Özür dileme miniğim... Benim hatam olduğunu biliyorum. Sadece her şey bir anda üzerime gelmeye başladı. Seni özlüyorum, omega babamı özlüyorum ve.. Changbin'i özlüyorum?"

Minho duyduklarıyla gözlerini irice açmış ve heyecanla abisinden ayrılmıştı.

"Nee?!" Minho'nun büyük heyecanına bakarak yüzüne hafif bir tebessüm kondurmuştu.

"Ama beni ya da diğer omegaları özlediğin gibi değil, değil mi?"

Felix gözlerini kardeşinden çekerek yerde bir noktaya dikmiş ve birkaç saniye öylece durmuştu. Daha sonra sinirle kafasını ellerinin arasına alarak saçlarını çekmeye başlamıştı.

"Bilmiyorum, Minho. Doğruyu söylemek gerekirse bunu sizin konuşmanızdan bile önce anlamıştım."

Minho abisine şaşkınca bakarken Felix gülümseyerek devam etti.

"Bunu ilk duyduğumda kısa bir an beynimde yankılanan tek şey; Changbin'e karşılık ver oldu. Yine de.. ben de bunu yapacak güç yoktu Minho, Changbin'e iğrenç bir pislik gibi davrandığım zaman belki de ona olan duygularımı bastırmaya çalışıyordum, bilmiyorum. Tek bildiğim şey Changbin'e karşılık vermek isteyen yanımı susturup ondan uzaklaşmama sebep olmam."

Minho kaşlarını çatarak abisine bakarken düşündüğü tek şey Changbin'in fazlasıyla kafasının karışacağıydı. Çünkü şu an onun bile kafası karmakarışıktı.

Platonik ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin