30

718 81 60
                                    

Chan'ın hastaneden ayrılmasının üzerinden birkaç gün geçmişti. Seungmin her ne kadar Chan'a fazla görünmek istemese de minik omeganın bu evde yaşaması planını mahvediyordu.

Namjoon ve Seok Jin, Chan'ın damatları olduğunu öğrendikleri günden beri iki kat daha üzerine düşüyorlardı. Bu yüzden hiçbir yerde kalmasına izin vermeyerek kendi evlerine gelmesini istemişlerdi. Chan bunu ilk başta reddetmiş ama o kadar fazla ısrar etmişlerdi ki en sonunda kabul etmek zorunda kalmıştı.

Şimdiyse Namjoon'un isteği üzerine Seungmin, Chan'ın oda kapısının hemen önünde elindeki çorba tepsisiyle bekliyor, içeri nasıl gireceğini düşünüyordu. Chan onu gördüğü her yerde kaçmaya çalışıyordu. Tabii ki bunu yapamazdı çünkü yataktan kalkamıyordu bile ama Seungmin ondan rahatsız olduğunu anlayarak uzak duruyordu.

Her gün ama her gün diğer arkadaşları onların yanına geliyordu. Omegalar Chan hyunglarının yanına gelip onu iyi hissettirmeye çalışırken alfalar; ilk önce Chan'ın yanına gelip nasıl olduğuna bakıyorlar, daha sonra başka bir odaya gidip Seungmin'in kendini nasıl affettirebileceğini düşünüyorlardı. Hatta bazen bu toplantılara Seok Jin bile katılıyordu.

Birkaç dakikadır dikildiği yerde çorbanın soğuduğunu düşünerek kapıyı çaldı. Chan kapının çalınış tarzından bile Seungmin'in geldiğini anlayarak yorgana daha da sarıldı.

Seungmin içeri girmiş, tepsiyi Chan'ın yatağının yanındaki komidinin üzerine bırakarak Chan'ın gözlerine bakmaya başlamıştı. Bunu en son ki toplantılarında babası söylemişti.

"Yemeğini getirdim." dedi gerginlikle.

"Teşekkür ederim." diye mırıldanarak yatakta doğrulup tepsiyi almaya çalıştı. Tabii ki onun bungee jumping yaptığını düşünen Seungmin endişeyle Chan'ı omuzlarından tutup yavaşça geriye itti.

"Sen kafayı mı yedin Chan? Tanrı aşkına ya sana bir şey olsaydı?"

Seungmin yatağın kenarına oturarak tepsiyi de kucağına çekip Chan'a çorbayı içirmeye başladı. Kendisine endişeli gözlerle bakan Chan ise sadece buruk bir tebessüm bıraktı ortama.

"Seungmin kendim de içebilirim."

Chan'ın dediğini umursamayıp yemeğini yedirmeye devam etti. Umursanmadığını anlayan Chan ise göz devirerek Seungmin'in içirdiği çorbanın tadını çıkardı.

Çorba bittiğinde Seungmin tepsiyi aşağı bırakacağını söyleyerek odadan çıktı. Bir daha gelmeyeceğini bilen omega rahat rahat yatarken birkaç dakika sonra kapısının tekrar aralanmasıyla dikkatini oraya odakladı.

"Chan, konuşmaya ne dersin?"

Chan kafasını iki yana sallayarak onu reddetti.

"Hastayım ben tamam mı? Ya kötü etkilenirsem? Ya ölürsem? Aman tanrım ölmek istemiyorum!"

Seungmin ruh eşinin ağzından çıkan ölüm kelimesini duyduğu an kaşlarını çatıp yatağının kenarına geldi. Elini onun ağzına yerleştirerek gözlerine bakmasını sağladı.

"Chan bir daha asla ölüm kelimesini duymak istemiyorum senden. Hastanedeki o anlar aklıma geldikçe çıldıracak gibi oluyorum. Kendimden nefret ediyorum."

Bu sefer Chan kaşlarını çatarak Seungmin'e bakmaya başladı.

"Seungmin ben kendimden nefret ediyorum da ne oluyor? Sakın ağzından öyle bir şey çıkmasın tamam mı? Bak biliyorum sen bu ilişkiyi istemiyorsun ama biraz daha bekleyelim olur mu? Ben ruh eşimden ayrılarak daha fazla acı çekmek istemiyorum, en azından şimdilik. Ama sana söz veriyorum iyileştiğim ve duygusal olarak iyi hissettiğim bir zaman ruh eşi bağını kıracağım."

Platonik ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin