Bölüm şarkısı / The Neighbourhood - A Little Death
İyi okumalar.
Yine kapılmıştım ona. Yeniden. Kendimi ne kadar tutarsam tutayım, her seferinde ona daha da çekiliyor, uçsuz bucaksız karanlığında kayboluyordum. Tüm bu mantıksızlıklar içinde boğuluyor olsam da, sanki bana ışık oluyordu. Her şeyin içinden beni o kötülük çekiyordu.
Kötülüğün ta kendisi olan Taehyung.
Konuşmamızın ardından ona ne kadar dirensem de yine yenik düşmüş, birkaç saat önce sinirle dikildiğim kapısının önünde bu kez yorgun ve düşünceli bir şekilde bekliyordum. Tuhaf duygular ve düşüncelerle boğuşuyordum. Girdiğim bu düşüncelerden beni kapının sesi çıkardığında gözlerim; omuzları çökmüş olan ve oldukça bitkin görünen Taehyung'a kaymıştı.
Tuhaf görünüyordu. Kalbim onu böyle görmek istemediği için sızlamıştı ama hayır bunları hissedemezdim.
Ben neden buradaydım?
Taehyung'un kenara çekilmesiyle birlikte hızla göz temasını keserek içeri geçmiş, arkamdan kapının kapanmasıyla eş zamanlı olarak ensemde Taehyung'u hissetmiştim. Karnımda tuhaf tekmelenmeler hissetmemle bedenimi ona çevirmiş, simsiyah gözlerini yüzümde gezdirişine odaklanmıştım.
Yanında olduğumda hissettiğim o tuhaf çekim yeniden başladığında, derinlerde susmasını istediğim o ses ona sarılmamı haykırıyordu sanki. O siyahın en koyu tonu olan gözlerinin arkasındaki yardıma muhtaç çocuk istiyordu bunu.
Onu tutmalı mıydım? Sikeyim, Taehyung bana gerçekten muhtaçtı.
İçimde kapılmaya başladığım bu sesi gözlerindeki o yoğunluk daha da dayanılmaz hale getirirken sertçe yutkunmuş gözlerimi hızla kırpıştırarak bir nevi ayılmış, bir şey söylemeden hızla salona ilerlemiştim.
Doğru olan buydu. Yani, sanırım.
Ona karşı her yenilgim ucundan dönemeyeceğim şeyler doğuracaktı. Yapamazdım.
''Ben, boyaman için gerekli şeyleri getireyim. Rahatına bak.''
Taehyung'un konuşmasıyla başımı ona çevirmiş, ''Tamam'' anlamında salladıktan hemen sonra yanımda duran tekli koltuğa oturmuştum. Değişik duygularımın içinde seçebildiğim tek duygu, pişmanlıktı. Burada olmamalıydım. Kendime karşı yapabileceğim en büyük hatayı yapmıştım. Ona kapılmamaya çalışırken, buraya gelerek resmen kucağına düşmüştüm.
Aptaldım fakat artık çok geçti.
Ellerimle yüzümü ovuşturarak düşüncelerimden arınmaya çalıştığım sırada Taehyung'un elinde siyah boya ve boyama malzemeleriyle içeri girmesiyle hızla başımı kaldırmıştım.
''Gel cam kenarında boyayalım. Burada halıya falan damlar şimdi. Çok pahalı bir daha alamam.''
Histerik bir şekilde söylediği şeye gülmesiyle yüzümdeki ifade onu aşağılar bir bakışa dönüşmüştü. Komik değildi. Ortamı yumuşatmak adına yaptıysa bile üzgünüm ama işe yaramamıştı.
Söylediğini yapmak adına ayaklandığım sırada birden tişörtünü çıkarmasıyla duraksamış, refleks olarak gözlerimi sonuna kadar açarak kumaş parçasının açtığı tenine bakmıştım. Beynim anlık olarak ağır error vermeye başlamıştı. Harikaydı. Korelilere nazaran onun teni buğdaydı ve sikeyim ki bu çok tahrik ediciydi.
Düşüncelerim gittikçe arsızlaşmaya başladığı sırada kendime gelmek adına hızla başımı iki yana sallamış, bakışlarımı fark etmemesi için dualar ederken yüzüme yalandan bir sorgulama ifadesi takınmış, tek kaşımı kaldırarak konuşmuştum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
wanna be yours | taekook
Teen Fiction"dayanılmaz görüntün beni cezbediyor. hile yapıyorsun jungkook. şeytanla kumar oynuyorsun." taekook texting / düz yazı