Bölüm şarkısı / The Beach - The Neighbourhood
İyi okumalar.
Batırmıştık. Taehyung ve ben her şeyi batırmıştık. Hatalar silsilesinin içinde boğulurken bir hatamıza yenisini ekleyerek her şeyi daha da bulanık hale getirmiştik. Kendi ellerimizle kaderimizi belirlemiş, buna resmen boyun eğmiştik.
Her ne kadar içten içe bir şeyleri kabullenmek istemesem de tıpkı Taehyung'un bana söylediği gibi giyinmiştim. Siyah bir kapüşonlu altına siyah bir pantolon ve siyah ayakkabılar. Bunlar yetmezmiş gibi bir de yüzümün yarısını kapatan siyah bir maske.
Tanınmamak adına elimden sadece bu kadarı gelmişti. Kastıkça daha da gerildiğim için fazla abartmak istemesem de bence şu an daha da dikkat çeker bir hale bürünmüştüm ama bir değişiklik yapmayacaktım. İçimde Taehyung'a karşı oluşan o güvene çoktan itaat etmeye başlamıştım.
Evden ne kadar uzakta kalacağımı bilmediğim için sırt çantama birkaç haftalık kıyafet ve ıvır zıvırı doldurmuş, saat yavaşça yaklaşmaya başladığında daha da oyalanmamak adına çantamı sırtıma takmıştım. İşte şimdi bu kaçak hayatım gerçek anlamıyla başlayacaktı.
İçime dolan o yoğun gerginlikle beraber kapüşonlumu kafama kapatmış, gözlerimle evi birkaç kez kontrol ettikten sonra derin ve gergin bir nefesle beraber evden çıkmıştım.
Kendimi neyin içine bırakmıştım ben öyle?
Sadece birkaç haftadır yakından tanımaya başladığım o çocuğun kollarına kendimi sorgusuz bırakmış, koşulsuz bir güvenle ve o umutlarımla kapılmıştım ona.
Doğru muydu? Yanlış mıydı ? bilinmez ama sanırım Taehyung tüm her şeyin en ortasıydı.
Hızla merdivenleri indikten sonra binadan ayrılmış, göz ucuyla sokağı kolaçan ettikten sonra başımı öne eğerek seri adımlarımla kaldırımda yürümeye başlamıştım. Bu biri tarafından kovalanıyor gibi görünen tavrım yüzünden kendimi daha da germiştim. Girdiğim bu asılsız düşünceler bedenime tuhaf hisler yaymaya başladığı için anlık olarak sendelemiştim.
Gerginliğim ve başından beri içimi yiyip bitiren o korku adımlarımı daha da sendelettiğinde yolda anlamsızca zikzaklar çizmiştim. Sikeyim, fazlasıyla dikkat çekiyordum. Derin nefeslerim arasından kendime gelip toparlanmaya çalıştığım esnada çarptığım bedenle sarsılmış, çarpmanın verdiği o etkiyle beraber gözüme inen perde açılmıştı sanki.
Yoğun nefesim maskeme çarpıp yeniden dudaklarıma geri geldiğinde başımı kaldırıp çarptığım bedene çekinerek bakmıştım.
Tanımıyordum.
Uzun boylu bu adamdan geri aldığım anlamsız bakışlarla birlikte sertçe yutkunmuş, bir adım geri çekilerek eğilmiştim.
''Çok özür dilerim.''
Adamın beni başıyla onayladıktan sonra yanımdan geçip gitmişti. Kendimi soktuğum bu aptal düşünceler yüzünden yaşadığım bu anlamsız olay beni utandırmıştı ama odaklı kalmalıydım. Şu aptal sokağı geçip gitmeliydim artık.
Anlamsız gerginliğim devam ederken tedirgin bir şekilde etrafı yeniden süzmüş, daha fazla vakit kaybetmemek adına yolumu yürümeye devam etmiştim. Neden bu kadar korkuyordum asla anlamlandıramıyordum. Taehyung'un beni almaya geleceğine emin olmama rağmen beynimin bana yarattığı bu oyun yüzünden şüphe duyuyordum.
Beynim beni düşüncelerim içine daha yoğun bir biçimde çekmeye başladığında nefes alışlarım benden bağımsız bir biçimde hızlanmıştı ve göğsümün sıkışmaya başladığını hissetmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
wanna be yours | taekook
Teen Fiction"dayanılmaz görüntün beni cezbediyor. hile yapıyorsun jungkook. şeytanla kumar oynuyorsun." taekook texting / düz yazı