7. BÖLÜM: KAÇ!

50 6 0
                                    

Sınıftan çıktık. Koridor o canavarlardan kaynıyordu. (Okul arkadaşlarıma böyle hitap etmek biraz garip  .d )  Bir anda hepsi bize doğru döndü.  O kadar fazlaydılar ki... herbirinin yüzü kana bulanmış, vücutları  parçalamıştı.  Manzara korkunçtu. Duvarlardan kanlar akıyordu. Korkunç, tiksindirici bir koku vardı. Ve yine o olmuştu. Bacaklarım bir anda tutmaz oldu. Yangın merdiveninin  hemen dibindeyim oysaki... Düştüm. Zombiler (kendilerince) en hızlı  şekilde bana yaklaşıyorlardı. Yine donmuştum. Bacaklarım beni kaldırmayı reddediyordu. Arkadaşlarım ise çoktan yangın kapısını  açmışlardı. Onların merdivenlerden aşağı inerken ki ayak seslerini duydum. Ancak kafamı bile döndüremiyordum. Zombiler sadece birkaç metre öteme kadar yaklaştılar.
Sesim bile çıkmıyordu. Gözümden gelen bir damla yaş, yanağımdan süzüldü. "Ece!?" Arkadaşlarım arkamdan seslendiler. "Ece ayağı kalksana!?"  Ayaklarımı oynattım.  Hareket edebiliyordum! Son hızda  ayaklarımı geriye doğru ittirerek  kendimi kapıdan içeri attım ve atmamla Sıla' nn  kapıyı kapatması bir oldu. "Ece o yaptığında neydi öyle! Aptal mısın? Ölebilirdin!" dedi Yasemin.  Kübra beni ayağı kaldırdı.   Mert yanıma yaklaştı. Soğuk bir tavırla "Birşeyin yoksa kalk, gitmemiz gerek. Zamanımız kalmadı." dedi. Çokta tındı. (Dedikleri umrumda değil anlamında)  hızlıca aşağı indik. Kübra bir an olsun elimi bırakmadı. Korkuyordu. Ama korkusu kendi için değildi. O benim için korkuyordu. Elimi  sım sıkı tuttu, bırakmadı. Zil sesi kesildi. Geç kalmıştık. Benim yüzümden  gecikmiştik...hızlıca aşağı indik. Kapıyı açtık. Koridorda birkaç zombi vardı ama fazla değildiler. Yavaş ve sessizce malzeme odasına koştuk. Zombiler sınıflardan yavaş yavaş çıkmaya başlamıştı. Ve biz tam kapı kolunu çevirirken bir çığlık kopuverdi. O kadar yüksek sesleydi ki... hayır, bizim gruptan değildi çığlık. Koridorun başından kopmuştu. Evet. Malzeme odası da koridorun başındaydı.  "Zombiler yaklaşıyor! Ne yapacağız?"dedi  Hacer.    "Belli değil mi?"  diye de çıkıştı Hasan. "Ses sınıftan geldi. Bir koşu gidip bakıcam. Siz içeriye girin." dedi.  Malzeme odasının kapısını açtık. İçerisi karanlıktı. Arkadaşlarımın hepsi içeriye aynı anda girmeye çalışıyordu. İçerisi o kadar da büyük değildi. Bense herkesin içeri girmesini bekledim. Zombiler ise bizi görmüş olacaktı ki hepsi bu tarafa istikrarlı bir şekilde geliyordu. Aceleye gerek yoktu. Herkes içeri girdi. Bende sessizce kapıyı örttüm. Ancak kapatmadım. Çok minik bir boşluk bıraktım. Sonuçta... Hasan geri gelecekti değil mi?  Dediğim gibide oldu. Hasan bir hışımla kapıyı açıp içeri girdi. Bense açık bıraktığı kapıyı örttüm.  Bizimkiler ışığın yerini bulmaya çalışıyordu. İçerisi pek karanlık sayılmazdı çünkü duvarın üstünde kücük, küçücük  de olsa bir pencere vardı. Ancak sadece orta kısmı aydınlatıyordu. Birden kapıdan ses  geldi. Zombiler kapıyı yumrukluyordu.
Osman kapının yanına koştu.  Biz ne yaptığını bile anlayamadan o ışık düğmesini bulmuştu. Işığı açtı. Işık, fazla olmasada işimize yarayacak kadar aydınlatıyordu. Bir kaçımız sandalyeye oturdu. Bazılarımız yere, Bazıları ise malzeme dolaplarına yaslanmış, ayakta duruyordu. Kübra oturanlar arasındaydı. Yanına geldiğimi görünce hemen ayağa kalktı. Anlaşılan konuşma tarzı Birşey yapmam gerekiyordu. Oturdum. Derin bir nefes aldım. Kafamı önüme eğdim.  "Hasan? ne olmuş görebildin mi?" Ortamda çok gergin bir hava vardı.  İlk önce bu havanın dağılması lazımdı. "He? Ha, evet, evet. Şey..." Hasan gözlerini kapattı. Derin bir nefes aldı. Söyliyeceklerinin iyi Birşey olmayacağı kesindi. "Sınıfa girdiğimde zombiler kızı yemeğe çoktan başlamıştı.  Şey... sanırım onlarda bir gruptular ancak aralarında ısırılan olmuş olmalı. Şey var ya... 9/A sınıfı? Onlardı işte..."  kısaca "Anladım" dedim.  O sınıftan tanıdığım bir kaç kişi vardı... yani eskiden... büyük ihtimal şuan okuldaki ölülere katılmışlardır. "Hay ben böyle şansı... ne şans ama he!" Dedi Ali.  Dedikleri yanlıştı. "Hayır, aslında çok şanslıyız biliyor musun Ali?" Dedim.  Herkes bana baktı. "Sonuçta... ne kapıları açabiliyorlar, nede koşabiliyorlar... bu bizim için avantaj değilde nedir? Şuana kadar kaç zombi filmi/dizisi izledin? Kaç tanesindeki zombiler bu kadar yavaş ve aptaldı? Sanmıyorum... yaşamak için çok iyi bir ortam değil mi?"  Herkes sessizleşti. Ortamda sadece nefes alma ve zombilerin kapı yumruklama sesi vardı.  "Ece, sence şimdi ne yapmalıyız?" Dedi Mert.  Sırt  çantamı  önüme alıp fermuarını açtım. "Şimdi herkes ihtiyacı olduğunu düşündüğü herşeyi alsın. Kırk dakikanız var. Başkada söyleyecek birşeyim yok" dedim ve ayağa kalkıp malzeme toplamaya koyuldum.

Arkadaşlar merhaba...
Bildiğiniz gibi hiç beklenmedik bir şekilde 10 ilimizde büyük bir deprem oldu. Ben etkilenenler arasında değilim ancak birçok tanıdığım vardı... ölenlere rahmet, yakınlarını kaybedenlere sabır diliyorum...
Başımız sağ olsun...

KURTARILMAYI BEKLEMEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin