Saat:06.00
Taehyun'dan:Yatakta sevgilimin kokusunu alırken bir anda araya giren alarm sesiyle gözlerimi araladım yorgun ve uykusuz bir şekilde. Kahretsin, pazartesi günü. Pazartesi gününden nefret ediyorum: En gereksiz ve haftamın güzel geçen günlerini istemeyerek bırakmak zorunda bırakan, sevgilimden ayrılmama sebep olan bu günden nefret ediyorum.
Sevgilimin beline sardığım kollarımı çektim ve yüzümü tavana dönerek yatakta düz yattım. Kalkmasam ve yatağımızda sevgilimle vakit geçirsek nasıl olur? Her hafta ve her gün görmekten bıktığım yüzler yerine sevgilimin yüzünü görsem nasıl olur bugün? Bence olur, çünkü ikimiz de işe gitmek istemiyoruz -ki bence haklı bir istek, kim niye işe gitmek istesin-. Yani bence evimizde kalabiliriz. Biz ne kadar bunu istesek de yaşamamız gereken bir dünya olduğu için devam etmeliyiz yolumuza, yorucu... Sevgilimi istiyorum.
Ben bunları düşünürken bir yandan da yatakta kalkıyordum. Yan tarafımdaki tatlı beden de benim gibi bu sinir bozucu alarm sesinden dolayı uyanmıştı az önce. Moiety'im, gözlerini açmaya çalışırken tatlı sesler de çıkarıyor ve kaslarını açmaya çalışıyordu. Kendimi yatağa geri atıp sevgilimi de yatağa geri yanıma çekip onunla sabah sabah atışmak istiyorum. Bence olabilir; yani yaptık çünkü, sonra da Moiety'im bana kızdı ama olsun. Eğlenceliydi yani, büyük kahkahalar atmış ve benim bu davranışımı çok sevmişti.
Ben yatakta dikleşirken bir anda kafama giren sert bir ağrı ile kafamı tuttum ve ses çıkarmadan kafamdaki ağrının yok olmasını bekledim. Ama atladığım bir şey varsa o da yanımda -benim hakkımda her şey için endişelenen- sevgilimdi. Moiety'im benim için endişelenir her zaman: Bir baş ağrısı için, bıçakla yanlışlıkla elimi kestiğimde, durduramadığım korkularım ve sinirlerimde benim için endişelenirdi sevgilim... Moiety'im, yani diğer yarım yanımda olmazsa: Korkularımdan kaçamayacağımı biliyorum.
Ben kafamı tutarken bir anda yanımda hissettim minik sevgilimi, dağınık saçları ve uykulu gözlerinin yanı sıra endişleydi benim için; kalbine sabahın bir vakti girmemesi gereken duygular dolmuş ve bunların sorumlusu bendim, sevgilim bu duyguları hissettememeli. İnsanı insan yapan her duygusu ve vicdanı olsa bile; benim güneşim olan sevgilimin kalbini yok edecek olan duyguların yok olmasıyla diğer insanlardan farklı olması sorun olmaz. Sevgilim diğer insanlar gibi olmasın, ben onu sevmeye devam edeceğim...
"Taehyun! İyi misin, ne oldu, bir şeyin mi var? Neden kafan ağrıyor söyle." diye peş peşe sıraladı aklındakileri çekinmeden sevgilim ve üzerimdeki bakışlarının her yerimden sayısını kaybetmiş şekilde geçişini hissedebiliyorum; sevgilim benim için hassastır. Benim sevgilim böyledir: Korkmaz ve aklındakileri sormaktan çekinmez asla. Açık sözlü ve nahif, düşüncelerini kibar bir şekilde kararlı bir şekilde söylemesini severim. Bazen aynadan kendimi izliyormuşum gibi gelir Beomgyu karşımda kararlı bir tonla konuşurken. Sevgilim konuşurken bana benzer: Choi Beomgyu'da Kang Taehyun bulurum ben...
Boştaki elimi olumsuz anlamda iki yana sallarken sevgilime sersem bir gülümseme verdim. Endişeleneceği bir şey yoktu, sadece her sabahki baş ağrısı o kadar. "Ah, hayır hayır. Bir şeyim yok, iyiyim. Sadece bir anda kafam ağrıdı, sanırım aniden kalkmaya çalıştığım için. Olabilir böyle şeyler, endişelenme." diyerek açıklamaya çalışıp sevgilimin endişelenmesini önlemeye çalıştım. Endişelenmesine gerek yoktu: Kafam ağrıyabilirdi, bu gayet doğaldı. Herkesin sabah kafası ağrıyabiliyor, beyin dinlenmediğini hissettiğinde baş ağrısı meydana gelebiliyor bu gayet normal. Suçlu kendisi değil yani burada.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Opening Sequence + Taegyu +
FanfictionHer şey rüya gibiydi: Aşkları, birbirlerine olan sevgileri ve birbirlerine verdikleri değerleri; hepsi onlara rüya gibi geliyordu... Aynı rüyayı, hayatı, dünyayı, kaderi paylaşıyorlardı onlar. Dışarıdan bakanların kıskanacağı türden bir bağ ile ba...