- 𝐂𝐇𝐀𝐏𝐓𝐄𝐑 12 : 🌫

22 4 2
                                    

Saat: 21.38


  Yemekler yenmişti. Herkes eğlence için sinema odası olarak kullanılan odada macera filmi izliyordu. Yani o ikisi dışında herkes film izliyordu, Taehyun ve Beomgyu film izlemek yerine birbirlerini sevmekle meşgullerdi. Yorgunluk ve gün içerisinde bir araya gelemeyişleri göz önünde bulundurulduğunda birbirlerine sığınmaları gayet normaldi. Beomgyu, Taehyun'un kucağında -güvenli alanında- uyumakla meşgulken Taehyun onu günlük yorgunluklarından arındırmak için öpücüklerini veriyordu. Yine birbirlerini seviyorlardı ve yine birbirlerinin yorgunluklarını alıyorlardı. Onlar yine birbirlerine iyi geliyordu...

  Bundan 40 dakika öncesinde birbirlerini öpmüşlerdi. Bu öpücük sırasında Taehyun'a ihtiyacı olduğunu gösteren Beomgyu, daha fazlasını almak adına çıkmıştı Taehyun'un kucağına; şimdi ise orada uyukluyordu çünkü Taehyun ona istediğini vermemişti. Beomgyu yorgunken onun ileri gitmesine izin vermezdi. Yorgun bir bedenin aşka ihtiyacı olduğunu bilse bile uzaktan sevgi ve küçük dokunuşlarla daha iyi hissederdi Beomgyu... Bunu bildiği için de; Taehyun'un baş parmağı, Beomgyu'nun belinde minik masajlar yapıyordu.

  Beomgyu'yu sevse bile dalgın görünüyordu yüzü, kendisini hüznün zincirlerine vuracak düşünceler işgal etmiş gibiydi. Aslında öyle de denilebilirdi: Sevgilisinin bu haline üzülüyordu içten içe, Beomgyu'nun bu halde olmasını sevmiyordu. Kim sevgilisinin acı çekmesini severdi ki? Narsist insanlar severdi bunu ama Taehyun narsist değildi ve Beomgyu'yu canından daha yakın seviyordu. Onu bu kadar severken acı çekmesini istemiyordu tabii ki de. Acı çekmesinin sebeplerinden birisi pratiklerde kendini çok zorlamasıydı. Pratikten sonra da hep ruhsuz, enerjiksiz oluyor; üzerine kabuslar görüyordu. Beomgyu'nun kabus görmesini de sevmiyordu Taehyun çünkü hiçbir şey yapamıyor ve bu durum kalbine birer yük oluyordu.

  Taehyun sevgilisine minik minik öpücükler veriyor, onun yorgunluğunu alırken kendi yorgunluğunu alacak şekilde sevgilisinin kokusunu içine çekiyordu. Her parfümden daha güzeldi bu güzel ıhlamur kokusu, eşsiz ve hoş... Ayrıca saf bir kokuydu bu, insanı huzura erdirecek kadar saf... Zaten bu bedenin sahibi saf bir ruha sahipti, kokusunun da saf olması gayet normaldi...

  Taehyun düşüncelerden düşüncelere atlarken açılan ışıkla kafasını kaldırıp etrafa bakındı şaşkın bakışlarla. Işıkların neden açıldığını ve neler olduğunu anlamaya çalıştı etrafına bakarak. Karşısındaki büyük ekranda filmin bittiğini gösteren yazıları görmesiyle anladı ki film bitmişti. Arkadaşları da kendi aralarında film hakkında konuşuyordu zaten: "Of, bak: O Terasa var ya! Kafasını kıracağım! Resmen ihanet etti Thomas'a ya!" diye saçlarını çekiştirerek konuştu Kai az önce izlediği filmden dolayı -ki o film Labirent 2'ydi- üzerinde bir sinir vardı. Yapısı ve karakteri gereği ihanetleri sevmediği için şu an çok sinirliydi Kai. Filmde bir karakter ana karaktere ihanet ediyordu ve Kai buna çok sinirlenmişti.

  Jongho, sinirle hareket eden Kai'nin koluna desteklemek anlamında vururken konuştu. "Merak etme. Bunun üçü var, onu izlerken daha çok sinir olursun." diye Kai'ye destek verdi bu destekleyici sözlerle (?). Jongho'nun bu desteğiyle (?) Kai ona dönerek şok bir şekilde baktı. "Bu saçma kızın oynadığı üçüncü bir film daha mı var? Yemin ederim camdan atlarım." diye söyledi yanındaki duvarı gösterirken. Duvarda cam bile yoktu ama işte etrafındakileri inandırmak içindi bu jestleri, ki kuzenler onu biliyordu ama yine de ona oynamaktan da kaçınmıyorlardı. Her zaman kuzen arasında hafife alınan kişi Kai, onu koruyan da yoktu.

  Kai'ye çatmak için yeltenen San da -gerinerek kaslarını açarken- ona uyuz bir ses tonunda konuştu. "Olur, atla. Kimse sana neden atlıyorsun demez." diye söylediği bu galesiz cevabına karşı Wooyoung sesli bir şekilde gülerken Kai, San'ın üzerine atlama gibi çabalara başvurdu. Maalesef ki bu çabaları karşılık bulamayıp Soobin tarafından durduruldu isyan eden bir şekilde: "Ayh, yeter. Kuzenimle arkadaşımın kavga etmesine katlanamıyorum. Uslu uslu durun yerinizde." diye çıkıştı hem Kai'ye hem de San'a dik dik bakarken. Evet, bu ailede dik dik bakma gibi bir alışkanlık var. Kimden ve neden geldiği daha çözülemiş olsa bile ailede dik dik bakma gibi bir alışkanlık vardı, yanlışlıkla arkadaşlarına da bulaştırmışlardı bunu.

Opening Sequence + Taegyu +Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin