Saat:19.51
Beomgyu'dan:Eve yorgun dönüşümün ardından herkes aç olduğu için yemek hazırladım. Kafamda tarif edemeyeceğim şiddette bir ağrı vardı. Birkaç saat önce, hazırladığım çorbayı karıştırırken bile, arada gözlerim kararmış ve zar zor dengemi sağlamıştım. Bedenimin neden böyle tepkiler verdiğini artık anlayabiliyorum, 1 yıldır bu işin içindeyken hissettiğim ağrıların tepkileri tabii ki de bunlar olmalıydı; dansla ya da sporla uğraşmamış bir beden için tabii ki de zordu bunlar ve alışması bir hayli zaman istiyordu. Alışmam gerektiğini bilsem de bu yorgunluğumu alacak şeyi de çoktan çözmüştüm: Benim Sonsuzluğum, evrenim, hayatım, nefes kaynağım, Kang Taehyun. Kang Taehyun insana iyi gelir, insana hoş duygular sunar. İnanın bana: Ona uzaktan baksanız bile iyi hissedersiniz...
Ve şimdi Kang Taehyun yokken evde bulununan herkes masaya oturmuş benim hazırladığım yemekleri yiyordu, yemek yenirken de bir yandan sohbet dönüyor ama ben o masada geçen sohbetlere katılmıyordum. Taehyun gelmemişti daha, sanırım bugün biraz geç gelecekti evimize. Şu dakikalar en çok ona ihtiyacım vardı, yanımda değildi ama biliyorum ki Taehyun gelecek. Taehyun gelir çünkü, Taehyun beni yalnız bırakmaz, Taehyun beni sevgisiyle iyileştirirdi. Taehyun bana iyi gelirken beni yalnız bırakmazdı, Taehyun hayatındaki herkesi yaralı bırakmazdı.
Ben dalgın bir şekilde yemeğimi yerken Kai'nin sesi doldu kulaklarıma. İstemiyor değilim fakat Taehyun'un sesi olsun isterdim. Taehyun o hoş sesini duymak ve iyileşmek isterim. Aslında... Başka sesler artık bana iyi gelmiyor, Taehyun'dan başka kimsenin sesi ve gülüşü ev hissi yaratmıyor bende. Kimsenin sesi sempatik ve sıcak değil Taehyun'dan başka... Bir tek o beni hissettiriyor gökyüzündeki bulutlarda...
"Ellerine sağlık hyung, yemekler harika olmuş. Ve belirtmem gerek: Ablamdan daha iyi yemek yapıyorsun." diye söyledi ağzı dolu ve buradan bakınca bir hamstera benzerken sevimli gelmişti gözüme. İçimdeki sevgi yüzüme vurup bir gülümseme meydana getiremezken istemsizce Yeonjun hyung'a baktım. Buna da "Benim eserim" ya da "Ben eğittim." gibi bir şey demesini bekliyordum, çünkü o bizimle gururlanmayı çok severdi. Onun yapısı böyle desem daha doğru olur, ama o beni şaşırtarak yemeğini yiyordu. Yeonjun hyung yemeğini yiyordu? Bana verilen övgüyü kendi üstüne almıyor hem de? Ohv, başımız büyük dertte.
"Oha, Yeonjun hyung bizimle gururlanmadı. Woo hyung, bir sorun mu var?" diye sordum şaşkın sesimle ve gözlerim Wooyoung hyung'a dönerken. Benim tepkime güldü ve alaylı bir ses tonunda konuştu. "İsim şehirde 2. oldu diye böyle." demesine güldüm ben de. Vay, birisi geçmiş demek. O kişi kimse tebrikler! Çünkü Yeonjun'u Taehyun'dan başka kimse geçemedi bu zamana kadar. Taehyun her konuda yetenekli olunca oyunlarda da öne geçiyor ve oyun birincisi oluyordu. Taehyun'dan başka kimse de Yeonjun'u yenemez çünkü kendisi çooooook yetenekli birisi. Yeteneğini annesinden ve babasından aldığını düşünüyorum çünkü ailecek harikalar. Ama yine de benim Sonsuzluğum herkesi geçer, çünkü Taehyun çok yetenekli birisi.
"Voah, kim o dahi?" dedim şaşkın gözlerle etrafıma bakınıp o kişinin kim olduğunu öğrenmeye çalışırken Soobin'in yosun çorbasını içerken elini kaldırdığını görmemle yüzüme bilmiş bir gülümseme yayıldı. Şaşırmadım, kuzenim her zaman dahi ve zekiydi. Sanırım ailedeki bütün zeka ona geçmiş, düzgün ve mantıklı karar alabilen az insanlardan birisi çünkü. Az diyorum çünkü ailemiz deli dolu olduğu için beyinden çok, sezgilerle hareket ediyor. İşin içine sezgi de girince bizim aileyi durdurabilen olamaz yani.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Opening Sequence + Taegyu +
FanfictionHer şey rüya gibiydi: Aşkları, birbirlerine olan sevgileri ve birbirlerine verdikleri değerleri; hepsi onlara rüya gibi geliyordu... Aynı rüyayı, hayatı, dünyayı, kaderi paylaşıyorlardı onlar. Dışarıdan bakanların kıskanacağı türden bir bağ ile ba...