Saat:10.45
"Beomgyu hyung!" diye bir ses doldu hole Beomgyu kapıyı açtığı gibi. Bu ses üzerine -karşısındaki çocuğun tepkileri de dahil- Beomgyu yüzünde sıkıntılı gülümsemeyle kapıyı tuttu. Bu çocuklardan her zaman korkmuştu ve korkmaya devam edecekti çünkü hiçbirinin doğru bir akla sahip olacağını zannetmiyordu. Onlar biraz, biraz geniş bir karaktere sahipti... Öyle insanlardan korkardı Beomgyu.Beomgyu sıkıntılı gülüşüyle karşısındaki çocuğa bakarken üstüne atlayan kahverengi saçlı arkadaşı ile birkaç adım geriye sendeledi. Kahverengi saçlı çocuk biraz heyecanlı olmasından dolayı Beomgyu'nun dengesini alt üst etmekte geç kalmamış, üstüne bir de sarılmıştı hızlıca. Beomgyu ne kadar onun hızına yetişemese de ardından ona sarılmayı başarabilmişti. Ne kadar hepsine -artık- yabancı gibi kalsa da hepsinin nasıl olduğunu az çok hatırlıyordu, onları unutamazdı.
"OHHVVV, FEELS GEÇİRİYORUM!! HELP ME!!" diye bağırdı Beomgyu'ya sarılan çocuk, sesini görünüşüne göre çok yükseğe çıkarırken. Çok tatlı bir görünüşe sahip olsa da az önce yüksek seste bağırmıştı. Beomgyu ve onun sarıldığı çocuğun arkalarında duran kuzenlerin ikisi de kulaklarını kapatmışlardı bu çocuğun sesine, bu çocuk arkada duran iki beden için büyük bir sorundu çünkü kuzen ilişkileriyle hareket edince onlar biraz arkadaşlarını dışlayabiliyorlardı.
Kuzenlerin arasında uzun olan konuşarak arkadaşının geriye çekilmesine teşvik etti. "Tamam Kai; Amerikalısın, hatta en Amerikalı sensin aramızdan. Lütfen Korecen ile İngilizceni karıştırma ve doğru bir şekilde sadece bir dil kullan. Ayrıca kuzenimizden ayrıl, biz de sarılacağız." diyerek söyledi siyah saçlı ve gözlüklü çocuk. Boyu çok uzundu, hem Taehyun'u hem de Beomgyu'yu geçecek kadar uzundu. Bir de Beomgyu ve Taehyun'un aksine onun gamzeleri çok daha fazla belirgindi, konuşurken bile gamzeleri ortaya çıkıyordu. Üzerinde beyaz bir gömlek altında ise beyaza zıt bir şekilde siyah kot pantolon vardı.
Uzun zamandır görüşmediği için sıkıca Beomgyu'ya sarılan Kai, Beomgyu'dan ayrılıp Soobin'e -az önce konuşan gence- döndü. Kaşlarını -dış görünüşüne zıt bir şekilde- çatıp sinirli olmayı denerken Meleğin İçindeki Şeytan teriminin yakışacağı ilk ve son kişi olabileceğini kanıtlar bir şekilde öldürücü bakışlar atmıştı arkadaşına. Bugün ölmek istiyordu herhalde? Olabilir, Kai öldürme havasındaydı zaten. "Sen, ne diyorsun be?" diyerek arkadaşına çıkıştı Kai. Soobin'den her zerresine kadar nefret ediyor gibi dursa da Soobin'in arkasında saklanan birisiydi o. Çocukluktan beri birlikte vakit geçirdiği bu çocuktan tamamen nefret edemezdi; belki biraz, o da bu gibi zamanlarda.
Kuzenlerinden, boyu diğerine göre -fark edilecek şekilde daha kısa olan- siyah saçlı çocuk, bıkkınla elindeki bavulları kenara koydu ve içeriye giren ikinci isim oldu Jongho. O biraz sabırsız bir karaktere sahipti, hemen her şey olup bitmeli ve zaman kaybedilmemeliydi. Belki de buna çabuk çözüm denilebilir, ya da merkez kaç kuvveti; ama Jongho hemen işlerini bitirmeyi seven bir çocuktu o yüzden kuzenine sarılan arkadaşını biraz ileri gitmesi için itti ve Beomgyu'ya sarıldı, sarılmanın arasında Beomgyu'ya konuşuyordu. "Ayrılmasını falan bekleyemezdim. Özlemişim be seni kuzen, 2 yıldır seni görmüyorum. Soobin'e nasıl çatabilirim? Sırık gibi boylu birisi o. Asıl o bana çatar, ben sülük gibi yere yapışırım. Artık Choi Jongho diye birini tanımazdın." diye kısa bir özet geçti Beomgyu olmadan yaşadığı o iki yılı.
Beomgyu 2 yıldır evine dönmemişti, 2 yıldır burada devam ediyordu hayatına çünkü Taehyun ile karşılaşınca artık "ev" diye hitap etmesi gereken yere gitmemişti 2 yıldır. Taehyun, ev hissini ona somut bir şekilde hissetirmişti ve Beomgyu'nun aşkını kabartmasının sebeplerinden birisi de buydu. Yine de kıkırdadı Beomgyu. Eve dönmese de, arkadaşıyla ve kuzenleriyle vakit geçirmese de hâlâ daha aynı olmaları ve onlar hakkında hâlâ daha aynı bilgilerinin olmasını sevimli bulmuştu. Onlar değişmemişti büyük ihtimalle, tartışmalarına ve konuşmalarına bakarak bunu çıkarabiliyordu Beomgyu ama kendisi için aynı şeyi söyleyemezdi çünkü değiştiğini kalbine kadar hissediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Opening Sequence + Taegyu +
FanficHer şey rüya gibiydi: Aşkları, birbirlerine olan sevgileri ve birbirlerine verdikleri değerleri; hepsi onlara rüya gibi geliyordu... Aynı rüyayı, hayatı, dünyayı, kaderi paylaşıyorlardı onlar. Dışarıdan bakanların kıskanacağı türden bir bağ ile ba...