BURAYI AKSATTIĞIM İÇİN ÜZGÜNÜM, SİZE NOT BİLE BIRAKMADIĞIM İÇİN ÇOK SORUMSUZ HİSSEDİYORUM. TEKRAR BAŞLIYORUM, BURALAR DEĞERLENECEK :'')))))
MEDIA: ÖZGE VE KORAY
İYİ OKUMALAR...
Hayatın yokuşları korkutucu olurdu. Şu an bulunduğum durum hayatımın en dik yokuşuydu sanırsam. Telefondaki oğlanın söylediğini yapıp gülümsedim. Asel başını önündeki ajandaya eğdi. Kalbim teklemeye başlarken nefes alış-verişini duyabiliyordum telefondaki gerizekalının. Telefonu birkaç saniye sonra kapatınca elimle yüzümü kapattım.
"İyi misin sen?" Dedi Asel kahvesinden bir yudum alırken. Başımı sallamakla yetindim. İyiydim galiba.
Gözlerimi kaçırmaktan vazgeçtim. Asel'i incelerken güzel bir kız olduğuna kanaat getirmiştim çoktan.
"Özür dilerim." Dedi bana ve mahcupça gülümseyip telefonunu eline aldı. Bir numara çevirip kulağına götürdü. Birkaç saniye bekledikten sonra; "Kalem kağıt al eline veriyorum adresi." Dedi. Bir yeri söylerken tekrar elime telefonumu aldım. Artık bu şeyden bıkmıştım. Derin bir nefes aldım. Telefon elimdeyken ışığı yanıp sönünce bir an korkmadım değil. Fakat arayan Behçet'ti.
"Efendim?" Dedim masadan kalkarken. Konuşmalarımız birbirine karışsın istemiyordum. Behçet ses vermemişti.
"Behçet gerizekalı mısın?" Dedim bu sefer de. Kıkırdadım. "Şşh çocuk dilini mi yuttun?" Dedim sonra.
"Ben Koray." Dedi karşıdan gelen ses. Yüzümdeki gülümseme solarken kaşlarımı çattım. Koray? Behçet'in numarası? Ne alaka?
"Ne oldu?" Deyiverdim kabaca. "Behçet telefonunu unuttu da, nasıl ulaşabilirim?" Dedi. Sesi telefonda çok daha farklıydı. Kalbim tekledi bir anlığına.
"Nerede unuttu? Siz ne alaka ikiniz?"
"Kızım konuşma da cevap ver." Dedi her zamanki ukalalığıyla.
"Kizim kinişmi di civip vir." Dedim ve kahkaha attım. O da kıkırdadı.
"Özge." Dedi sinirli bir ses tonuyla. Göz devirdim. Hayır yani neden bana kullanıyordu ki bu ses tonunu? Yaramıyordu işte işe.
"Bana getir istersen, okulun adresini mesaj atayım. Başka türlü ulaşamazsın o gerizekalıya." Diye mırıldandım. Bana onay verip telefonu yüzüme kapatınca, tekrar masaya oturdum. Asel hala telefonla konuşuyordu. Birkaç dakika sonra telefonu kapattı. O sırada adresi Koray'a mesaj atmıştım. Telefonu masanın üzerine bırakıp arkama yaslandım.
"Ya biliyor musun? Sporla alakalı olan herkes sizin takımı konuşuyor. Hatunların çok güzel olduğundan bahsettiler ama bu kadarını beklemiyordum doğrusu." Dedi Asel samimice. Gülümsedim. Bizim takımın tüm kızları güzeldi. Ego gülümsemesi yaptım bu sefer. Konu dağıldı bir anda ve hiç alakam olmayan sevgili konularına geliverdik.
"Öyle işte, yaklaşık on aydır Onur köpeğiyle uğraşıyorum." Deyip kahkaha attı. Onur'la on ay önce sıra kavgası ederken bir anda tanışıp, iki derste dost olmuşlar. Birkaç hafta sonra birbirlerine düşman olup her ders beraber oturmaya devam etmişler. Hala devam ediyormuş atışmaları. "Ee sende neler var? Allah yukarıda güzel kızsın." Dedi. Utanmıştım. İyi kız gülümsememden atıp; 'Birader biz erkek arkadaş işleriyle uğraşmıyoruz, cennet ortalaması bizim için daha önemli.' numaralı bakışımla Asel'e baktım. İkimiz de aynı anda kahkahalara boğulmuşken telefonum çaldı. Ekrana bakmadan telefonu açtım. Gülmeye devam ediyordum. Biraz sonra kendimi kilitleyip telefona odaklandım.
"Efendim?" Dedim sabırla.
"Özge ben okul kapısının önündeyim de, ne yapayım?" Dedi daha ilk duyuşta tanıdığım Koray'ın sesi. "Ya ben okul kantinindeyim, sana zahmet geliversen olur mu?" Dedim acındırıcı sesimle. Koray sinirlendiğini ifade eden bir ses çıkarıp telefonu kapattı, kıkırdadım. Asel kolundaki mavi saate bakıp ayaklandı. Bakışlarım üzerinde gezinirken gülümsüyordu.
"Gitmem gerek. Dersim var on ikide. Karsu Kampüs beni bekler." Deyip göz kırptı. Kaşlarımı çattım.
"Oha Karsu Kampüs mü?" Dedim kızla. Başını aşağı-yukarı salladı. Behçet'in okulu. "Evet, ikinci sınıflarla ders işleyeceğim. Çok havalı değil mi?" Dedi. Behçet de ikinci sınıftı. Sırıttım. "Abim Karsu Kampüste ikinci sınıf öğrencisi." Dedim. Gözleri şaşkınlıkla açılırken gülümsemesi daha çok büyüdü.
"Özge," Adımı duyduğumda başımı sesin geldiği yöne çevirdim. Koray... Gri bir tişört ve kot pantolonuyla mükemmel gözüküyordu. Gri bir spor ayakkabı ile tamamlamıştı kombinini. Gözlerimi yüzüne diktim. Kaşları kalkıktı ve dudaklarını birleştirmişti. Mavi gözleri beklentiyle bana bakıyordu. Birkaç adım atıp masanın başında durdu. Göz temasını ikimiz de kesmemiştik. "Al şu telefonu." Deyip gözlerimin önünde telefonu sallayınca göz devirip ayağa kalktım. Telefonu aldıktan sonra Asel'e döndüm. Gözleri benim ve Koray'ın üzerinde dolaşıp duruyordu. "Teşekkür ederim Koray." Dedim. Sesim çatlak çıkmıştı. Asel boğazını temizleyince ona döndük her ikimiz de."Neyse, geç kalmayayım ben. Abinin adı ne Özge?" Dedi Asel. Gülümsüyordu hala ama kaşları çatıktı. Bu haline sırıtıp, "Behçet." Diye mırıldandım. Bana sıcakça sarılıp Koray'la el sıkıştıktan sonra masanın üzerinden ajandasını aldı ve kantinden çıktı. Koray'a döndüm. Ee bu niye daha gitmemişti?
"Ne ısmarlıyorsun bana?" Dedi bir anda ve Asel'in kalktığı yere oturdu. Gözlerimi kaçırıp tekrar yerime geçtim bende. Cebinden telefonunu çıkarıp bir şeylerle uğraşmaya başlayınca sıkıntıdan gözlerimi kantinde gezdirdim. Birkaç meraklı göz Koray'a bakıyordu. Onlara hareket çekmemek için kendimi zor tuttum. Lanet erkek avcıları.
"Ben az önce nescafe içtim. Canım bir şey istemiyor. Sen ne istersin? Çay alayım mı?" Dedim tekrar Koray'a döndüğümde. Dikkatini çekmiş olacaktım ki, telefonu masaya bırakıp bana odaklandı ve omuz silkti. Göz devirip masadan kalktım ve içeceklerin satıldığı bölüme yürüdüm. Bu çocuğun yanında neden bu kadar kasılıyordum ki? Tezgahın arkasındaki kantinciye gülümseyip; "Kolay, gelsin. Ben bir tane çay alabilir miyim?" Dedim ve parayı uzattım. Bozukluğun üzerini verdikten sonra çayı uzattı. Köpük bardağı elime alıp yavaş adımlarla tekrar masaya yürümeye başladım. Hızlı yürüseydim dökerdim çok büyük ihtimalle. Gözlerimi bardaktan ayırıp masaya baktığımda, Koray masanın üzerinde duran telefonumu almış bir şeylere bakıyordu. Siktir, çok gerizekalıca fotoğraflarım var!
Adımlarımı hızlandırıp masanın yanında durdum ve sertçe bardağı masaya bıraktım. Koray başını kaldırdığında muzipçe sırıtıyordu.
"Bir insan neden kaşlarını çatıp, dudak büzerek poz verir ki?" Dedi gözlerimin içine bakarken. Dudaklarımı birbirine bastırıp sandalyeye oturdum. Kahretsin...
Telefonu elinden almadım. Karıştırmaya devam etti. Ciddi olan suratı kahkahaya bürünürken elimle yüzümü kapattım.
"Özge aptal mısın?" Dediğinde ellerimi yüzümden çektim. Sırıtıyordu. Elimde olmadan bende sırıttım."Ne var? Sen hiç sıkıntıdan resim çekinmedin mi?" Dedim arsızca. Başını sağa-sola salladı.
"Yoo, hiç böyle mal mal fotoğraflarım olmadı." Dedi ve omuz silkti. Göz devirdim. Telefonuma uzandığımda, işaret parmağını kaldırıp bana doğru salladı.
"Özge, indir o elini." Dedi. Oflayıp puflasam da, tekrar yerine oturan ben olmuştum. Çayından bir yudum aldı. Sarı saçları ona çok yakışıyordu. Dudaklarını ıslatıp kaşlarını çattı. Bir resmi yakınlaştırdığını hissedebiliyordum. Göz göze geldiğimizde hızla gözlerimi kaçırdım. Burnundan güler gibi bir ses çıkarıp bana bakmayı sürdürdü."Çok ateşli çıkmışsın." Dedi telefonu önümde sallayıp. Gözlerim kocaman açılırken elinden telefonu çektim. Yazdan kalma bikinili bir fotoğraftı. Tekrar kahkaha attıktan sonra saatine baktı ve çayını tek dikişte bitirip ayağa kalktı.
"Gitmem gerek. Derse gir." Deyip göz kırptı. Gülümsedim. Bende ayağa kalkıp elimi ona uzattım. Tokalaşmak için. Uzattığım elime birkaç saniye baktı, elimi tam çekecekken tutup sıktı. Gülümserken her iki yanda da çıkan çukurlar nedensizce çok hoşuma gidiyordu. Elini çekip kantinden ayrılırken, olduğum yere bir çivi gibi çakılmıştım. Dalgınlığımı bozan şey, titreyen telefonum olmuştu.
Özel Numara
Arıyor...Kalbim teklerken hızla aramayı cevaplandırıp telefonu kulağıma götürdüm.
"Galerine şifre koymalısın. Aksi takdirde galerini sileceğim." Dedi neredeyse alıştığım o ses. Gözlerimi birkaç saniyeliğine yere indirip, telefonu yüzüne kapadım ve kantinden çıktım.
Bu oyun, artık canımı sıkıyordu.-BÖLÜM SONU-
![](https://img.wattpad.com/cover/39322570-288-k264278.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARIM KALP(Yazılmıyor)
ChickLitÖzge, on sekiz yaşında, güzel ve alımlı bir genç kızdı. Hayatı normaldi. Dırdır eden bir anne, Fazla otoriter görünmesine rağmen pamuk gibi bir baba, Kendini beğenmiş bir abi, Kötü Matematik notları, İyi Coğrafya Öğretmeni, Minik dostları, Kendini...