Sabah yedide ayağa dikilmiş cama bakıyorum. Karşımda böyle bir manzara varken uyumak mümkün mü? Değil. Allahım onlar ne öyle altılı veya sekizli baklavalar, kaslar falan. Hafif camı açtım ve kafamı göstermeden bağırdım.
"Maşallaaah allah nazarlardan saklasın, öndeki atletli olan pozisyonun yanlış, daha çok sağa eğil."
Hızlıca pencereyi kapattım. Adamlar sağa sola bakarken atletli olan beni dinledi. Hanımcılığa evet vallahi hiç biriniz farketmez hepinize evet derim yarın evleniriz.
Yarım saat oyalanmanın ardından hızlıca evden çıkmıştım bu şekilde revirin eve uzak kaldığını öğrendim. Utanmasam yere yatıp ağlarım. Neyse varmıştım bana bir sedye yok mu?
İçeri girmem ile bir teyzenin bağırması bir oldu.
"Aaaaaa sen şu meşhur doktor değil misin?"
Teyze ne doktoru iki dikiş atabiliyoruz. Teyzeden uzaklaşırken yoluma genç bir kız çıktı ama şey yani ben yirmi dokuz varım otuz yokum, yok ya ne boyası ne makyajı doğal halim. Şurası müsaitse kusuyorum.
"Yüzündeki ne öyle ye moda mı?"
Alayla söylediği cümle ardından kıkırdamaya başlarken ağızının ortasına çarpasım gelmedi değil.
"Sende pek moda anlayacak tip yok yani bilemedim."
Düz sesle söylediğim cümle ardından kız sustu. Elimi omzuna koyup onu kenera çekilmesi adına yana doğru ilerlettim. Kız devrilir gibi oldu diyeceğim ama bir anda yer düşünce yani kendini yere atınca ona dokunduğum elimi yandaki dezenfektan ile temizledim.
"Mikrop kapmak pek hoş olmaz değil mi?"
Yavaşça ilerlerken yandaki bir konuşmaya kulak misafiri oldum yani bilerek dinlemedin asla.
"Duydun mu tim geliyormuş bugün."
"Duydum duydum sonra da doğu tarafına gideceklermiş sanırım hani şu şeyler vardı ya neydi ya adam kendine melek mi ne diyormuş öyle bir şey."
Sana geliyorum yakında görüşürüz.
Yolumu değiştirip ilerideki oda gibi gördüğüm yer geçtim. Arzu bana genellikle hatta boş geçtiğini söylemişti zamanın, terliklerimi çıkartıp bağdaş kurdum ve karşıdaki televizyonu açtım.
Kapıdan hayda haydi dalın içeri gibi birileri girmeseydi ne güzel televizyon izliyor olacaktım. Bir anda ışıkları da açınca homurdandım.
Karşımda rahat on kişilik asker formalı adamlar vardı. Ellerinde ise rahat gözüken kıyafetler duruyordu.
"Ne bu suriye baskını mı?"
Sorduğum soru ile ortadaki en uzun olan kıpırdanınca hepsi ona döndü.
"Benim olmam gereken yerdesin."
"Hayır olmam gereken yerdeyim."
Yerime iyicene yayıldım kim ilk geldiyse o kapar aslanım.
"Çorapların güzelmiş."
Sağdakinin söylediği şey ile ayaklarımı karşıya doğru hafif kaldırıp çoraplarıma baktım arabalı çoraptı harbi şekilmiş.
"Kalk şurdan."
Ortadaki konuşunca bir düşündüm de bence bunun sinir problemleri var gibi gözüküyor.
"Burada ruh ve sinir hastalıkları bölümü var mı bilmiyorum ama bir gözük bence gevşersin."
Yerimden yavaşça kalkıp çıkacaktım ama önümdeki engin dağ gibi duran bir adam vardı. Bir ısırık alsam? Yüzünü yüzüme çevirince elimi omzuna koyup hafif sıkıp kenarı doğru geçmesi için teşvik ettim. Hafif kenera kayınca kolaya sıyrılıp her yerde bulunduğunu düşündüğüm dezenfektandan sıktım.
Arkamdan homurdanması duyuldu yanındakilerle konuşuyor gibiydi.
"Ne etkilenmesi yüzü gözü gözükmüyor."
Bu kapıdaki büyük adamdı, sonra ise başka biri konuştu.
"Cesareti yoksa yapacak bir şey yok abicim."
Gülüştüler ben altta kalır mıyım? Asla. Hızlıca oraya ilerledim ve şimdi örttükleri kapıyı açtım bunu söyleyen çoraplarıma iltifat eden çocuktu seni iyi sanmıştık kardeş. Sol tarafındaydı karşısına geçip suratına yavaşça vurdum ama çok yavaş ve kibarca konuştum konuştum.
"Artık senin de göstermeye değecek bir yüzün olmayacak var mıydı orası muamma."
Vurdum ve gol.
BAYAĞIDIR YAZMIYORUM YAZIM DİLİ BASİT GELEBİLİR YAZDIKÇA DÜZELECEĞİNE EMİNİM İLK BÖLÜMLER BİRAZ KISA OLABİLİR TİK TOK HESABIMDAN BÖLÜMLER İLE İLGİLİ KESİTLER PAYLAŞACAĞIM🥹👶💗
TİKTOK:hwadaap