Eren, uykusunu alamamasına rağmen her zaman geç yatan ve uyku düzenini sağlayamayan bir tipti. Elbette bu onun sabahları uyanmasını zorlaştırırdı, bu yüzden bu görevi Mikasa üstlenirdi.
"Eren, uyan artık! Geç kalacağız."
Sonunda uyanabildiğinde yatağında diklenmiş, kendini aymaya çalışır bir şekilde şakaklarını ovuşturmuştu. Mikasa bu sırada Eren'in çantasına o gün gerekli olan kitapları ve defterleri koyuyordu, yatağından kalkıp dolabına ilerledi ve giyeceği gömleği çıkardı. Düğmelerini iliklediği sırada yarıya uyuyordu halen, saçları karışık ve gözleri hafif kısıktı.
"Birbirimizi her gün okulda görüyoruz, bu kadar konuşmanızın mantığını anlamıyorum."
Çantasını Eren'in yanına bırakmış, rahat giyinebilmesi için adımlarını odanın dışına atmıştı.
"Ha? Ne alaka?"
Uykulu sesiyle, onun duyabileceği şekilde konuştu Eren. Bu sırada eşofmanını çıkarmış ve pantolonunu altına geçirmişti hızlıca. Mikasa onun aksine sorunsuz şekilde erkenden kalkar, hazırlıklarını da geceden yapardı.
"Sınıf grubunda ben de varım, biliyorsun."
Bunu söylerken neyi kastettiğini anlamıştı Eren, bu yüzden üstlemedi. Saçlarını hızlıca düzeltti ve elini yüzünü yıkadı, suratında hâlâ yatak halini bırakamamış bir ifade vardı. Mikasa ayakkabılarını giyerken ona yetişti ve kendisi de hızlıca giydi.
Mikasa her zaman yaptığı gibi hızlı şekilde yürüyordu, bunun geç kalmalarıyla pek alakası yoktu. Zamanında gitseler bile hızlı yürürdü, bu onun alışkanlığı gibi bir şeydi. Yok yazılmak istemediği için kendisi de Mikasa'ya yetişti.
Evlerine çokta uzak olmayan okula hemen varmışlardı. Sınıfa yaklaşırken, o taraftan gelen gürültüyü rahatlıkla duyabiliyorlardı. İçeri girdiklerinde herkes bir anda susmuş ve onlara bakmıştı. Sınıfta öğretmen yoktu, bu zamana kadar gelmemesi sonucunda dersin boş olduğu kanısına varmışlardı ve aynı tempoda gürültü yaratmaya devam etmişlerdi.
Mikasa sınıf başkanı olarak Historia ile yoklamayı doldurmaya giderken, Eren sırasına doğru ilerlemişti. Duvara yakın, orta sıralarda Armin ile birlikte oturuyordu. Bu gürültüde kitaba nasıl odaklanabildiğini sorguladı, ardından çantasını sandalyesine asıp başını sıraya koydu.
"Günaydın Eren."
Sevecenlikle ona doğru gülümserken kitabının arasına ayraç koydu Armin, Eren ise başını kaldırmadan sarışın oğlana doğru baktı.
"G.. günaydın."
Konuştuğu sırada esnemesine engel olamamıştı, gözlerini kapattı aynı pozisyonda yatarken. Bu seste uyuyabileceğini sanmıyordu ama en azından gözlerini dinlendirebilirdi.
"Kimya ödevini yaptın mı?"
Armin'in sorusuyla gözleri hızlıca açılmış ve dik bir şekilde oturmuştu, bunu tamamen unutmuştu. Bunu anlaması için Eren'in cevabını duymasına gerek kalmamıştı, surat ifadesi her şeyi açıklıyordu.
"Göstermem ama yapmana yardım edebilirim.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heaven Is A Bedroom - Eremin
Hayran KurguArmin, Eren'in o güzel mavi gözleri evi gibi hissetmesini sağlıyordu.