Yıl:2015 in bir 20 temmuz pazartesisi. Yer:bilmiyorum.önemide yok zaten...
Saat desen:sabaha karşı,tan yeri ağarması,pamukşeker pempeliği...
Ve ben kahve kokulu bir minibüste namütenahi bir özleyişle,gidiyorum, eksikliğe,çaresizliğe belki? Ama gidiyorum.Ne bir dudakta tat bırakarak ne de acıtarak iki damla sözyaşıyla.Alelade yada marjinal belkide fazla yenik .öylesine ALLAH A emanet...
Aslına bakarsanız hayallerime gitmek istiyorum. Ama ne yaparsınız kurduğum hayallerin hepsi,yaşadığım gerçeklerin tam tersiydi. Ve ben o tersliklerde büyümüş küçük adam.
Kör ve sağır bir gecede,yıldızlar, karanlık ve rüzgâr.sadece dördümüz Ve TANRI. O kadar yakınken halbuki, düşman olmak her şeye. Seviyorum diyememek,benimsin diyememek,
Hayır yada evet diyememek...
Diyememek ben gidiyorum gibi bazı özgür kelimeleri...
Bir yerde hep tutsak,bir yerde hapsolmuş düşüncelerin içinde yaşamak kâbusu...bir yerde dediğime bakmayın siz...
Hiçbir yere sığamamak gibi bazı alışkanlıklarım da var benim.
Mesela bir tarafım sevip kalmak isterken,diğer tarafım dur! Sen buraya ait değilsin der genelde,ve işte ben böyle yolda sakıza basmış talihsiz,
Hiç baktınızmı kendinize dışardan?
Kaçkere daldınız keşkelerinize kendinizi seyrederken? Yada unuttunuzmu kendinizi,kendinizi hatırlamaya çalışırken...
Ben bazen düşünürüm dostlar,böyle, onunda benim kadar sevdiği biriyle beraber ,namütenahi bir yerde ,birbirimizi delice sevmek ve yaşmak isterdim .Ama en çokta bundan korkardım.Çünkü öylesini sevmek ve yaşamak,benim içimde onu kaybetmeklerden ibaret korkmaklardı...
Bü güne kadar kimi sevdiysem bu yüzden içmdeki yalnızlıkta tutsaklardı...
Bu yazdıklarım böyle nereye kadar gider bilemem.Zaten bildiğim tek şey var gelecek te bir gün gelecek...KARANL!K
Karanlıktan korkarmısınız ?
Korkmayın karanlıktan...
Çünkü karanlık,bazen ruhunuza ilaç gibidir,birini çok severken kaybetmekten korkmaktır karanlık... Ve karanlık bazen gündür, bir dal sigaranın ışığında umudu hatırlatır.
Kapatın gözlerinizi karanlık,değildir aslında, çünkü gözlerinizi kapattığınızda başka bir dünyaya gelirsiniz.işte bu hayaller ve umutlarla dolu bir işçinin mesaiye başlama saatidir, söylesenize olmak istediğiniz yeri karanlıkta görmezmisiniz ?
Şimdi her nerede yaşıyorsanız,hangi koşulda olursa olsun , kapatın ışıkları,şarkıları dinlemeyin , söndürün sigaraları , sadece sessizlik, karanlık ve siz...
Konuşun karanlıkla , ona sorular sorun ve cevap verin ...
Eminim kendinizi bulacaksınız, karanlık sizsiniz.içiniz , içimiz, içler karanlık.Ama düşününce aydınlığın karanlıktan geçtiğini anlayacaksınız ...
Ve gün gelecek , başınız sıkıştığında,ışıkları kendiniz kapatacaksınız...UĞURLAYAMADIKLARIMIZ
Hani demiş ya şair ; herkesin vardır içinden bir uğurlayamadığı...
Sanki kapıyı içerden kitleyip,anahtarı balkondan atmış TANRI.
Aslında Tanrı anahtar olarak bize , bizi verdi , fakat biz henüz kendimizi bulamadığımız için , o kilidi açamıyoruz.VE ne tesadüftür ki kendimizi bulabilmek için , o kilidi açmamız gerekiyor...UMUTSUZ UMUTLAR
Bazen çok istersin ya hani birşeyleri,çok seversin bağlanırsın,hayatında boşluk yokken , kendine yer açıp,sonra da o yeri boş bırakırlar ya...
İşte o zaman beklemeyi ögrenirsin sessizce ve içinde umutsuzca umutlar yeşerir.Ama elinden birşey gelmez sadece susarsın ağzında milyonlarca küfür biriktirerek, gelmesini beklersin umutsuzca...
Ağlarsın sesini duyan olmaz, yalvarırsın tanrıya tüm acizliğinle...
Fakat bir gerçek var şu yalan dünyada...
Ne kadar çok bağlanırsan o kadar çok kaybedersin arkadaş !
Ama yenilirsin işte...
Sahilde kayık beklerya dümensiz, ayyaş bir kaptanı, kendini bağlamış, çürük bir kazığa öyle susar dalgalarla boğuşarak...
Tamda öyle işte umutsuz umutlar,
Gelmeyeceğini bile bile direnirsin,
Çözsen ipini oysa, tüm limanlar okuanuslar senin.
Gidemezsin işte...
Her geçeni o sanarsın fakat yanına , sağır , vurdumduymaz bir ayyaş gelir elinde rakı şişesiyle...