Yalnızca birkaç saniye önce sertçe kapattığım kapının açılma sesini duysam da aldırmadım, kimin geldiğini az çok tahmin edebiliyordum çünkü.
Elbette Pedro.
Zayıflıklarımı gizlemek adına kaçtığım, saklandığım her yerde karşıma çıkması kaderin cilvesi miydi bilmiyordum ama bundan bıkmıştım. Evren son birkaç yıldır hep aleyhime çalışıyordu. Göz pınarlarımdan süzülen yaşları engellemek adına başımı tavana doğru çevirdim fakat bu nafile bir çabaydı. İçeride yalnız ikimizin olmasının da etkisiyle yankılanan ayak sesleri kulaklarıma dolarken bedenim bir tepki olarak ona doğru dönmüştü. Birkaç savsak adımla yanıma ulaştı ve yüzümü avuçlarının arasına aldı.
Al işte.
Yine aynı şey oluyordu.
"İyi misin?" diye sordu gözleri yüzümün her bir santimini tararken. Değildim. Cevabını bildiğin soruları sormayı bıraksan mı artık? "Lucia, konuş benimle. O günü hatırlamak mı seni bu hale getiren?"
"Şu an ihtiyacım olan son şey seninle bu konuyu konuşmak." Her seferinde aynı şeyleri yaşamak, yeniden başa dönmek o kadar yorucuydu ki... Daha yirmili yaşlarımın başında olmama rağmen hayatım bitmiş gibi hissediyordum. Sanki yapacak hiçbir şeyim kalmamıştı da, zamanımı doldurmak için öylece dolanıyordum.
"O zaman neye ihtiyacın olduğunu söyle." Yanaklarımda gezinen dokunuşları kaybolmuş, bir kolu belime dolanırken öteki başıma küçük bir baskı yaparak boynu ve omzunun arasındaki boşluğa itmişti. "Herhangi bir şey. Yaparım." Sesinde ciddi ve bir o kadar da kararlı bir tını vardı. Ama şansına küssündü, ben bir süredir hiç ciddi olamıyordum. Alaycı bir gülüş dudaklarımın arasından sızıp havaya karıştığında gözlerime bakmak için geri çekildi.
"Bir yıl geriye gitmek istiyorum," dedim bakışlarımı kahvelerinden çekmeden. "Buna gücünün yeteceğini sanmıyorum, Lopez."
Derin bir iç çektiğinde gözlerimi örten perdenin kalkmasını aldırmadım, nasıl olsa her yaramdan haberdardı. "Haklısın," dedi omuzlarını düşürerek. Ensemdeki saç köklerine masaj yapan eli uyuşmama sebep oluyordu. Böyle şeylerin insanı rahatlatabildiğini bilmiyordum. "Seni geriye götüremem." Kaşlarım söylemiştim, dercesine havalanırken yüzüne tam olarak neyi yansıttığını anlayamadığım bir gülümseme hakimiyet kurmuştu. "Ama çok daha iyisini yapabilirim. Artık önüne bakman gerekiyor, Lucia."
"Ben zamanı o gece durdurdum, Pedro." İlerlemeyi çok isterdim ama yapamıyordum işte. Denemiştim, defalarca kez denemiştim. Ama gördüklerimin açtığı yaralar biraz bile olsun kapanmamıştı. Aksine, her gün daha da çok kanıyorlardı. "Benim için artık akmıyor." Birilerine yeniden güvenmeyi, arkadaş edinmeyi, mutluluğumu ya da acımı ablam dışında biriyle paylaşabilmeyi, eskisi gibi insanlarla iletişimde olmayı ben de çok istiyordum. Ama içimde bir daha incinirse bunu kaldıramayacağını haykıran bir parça vardı, o parçayı korumak zorundaydım. Bir daha yaşadığımı hissedemeyecek olmak pahasına, hayatta kalmak zorundaydım.
Bir kez daha yıkılmayacaktım.
Bana iyi bir hayat verebilmek için hayallerinden vazgeçen ablam, ismimi koyarken kulağıma her daim ışıldamamı fısıldayan babam ve dünyaya gelebileyim diye canıma kendi canını katan annem için hayatta kalmak zorundaydım.
Benim ışığım sönmeyecekti. Her geçen gün daha güçlü, her geçen gün daha parlak olacaktı.
"Sana o gece de söyledim." Vay. İlk kez o gecenin bahsini açıyordu. Genelde ima yapmayı daha çok severdi. "Başkasının hatası yüzünden kendine hayatı dar etme, dedim. Denemek zorundasın. Yaşadığın şeyin kolay olduğunu iddia etmiyorum, aksine ne kadar incindiğini anlayabiliyorum ama o çukurda sonsuza dek kalamazsın."
![](https://img.wattpad.com/cover/329557543-288-k385559.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
amante | pedri gonzalez
Fanfictionyanlış zaman, yanlış mekan ama doğru kişi. benim için pedri gonzalez'in tanımı buydu. pedri gonzalez ff