doce, alguien

605 27 13
                                    

"Aramadı mı?" Elena'nın sorusunu başımı iki yana sallayarak cevapladım. Aramadı. Bana doğru birkaç adım attı ve koltukta yanıma yerleşti. Bakışları yüzümde dolanırken iç çektim, nasıl hissettiğimi soracaktı, biliyordum. Ve dürüst olmak gerekirse, o soruya verecek net bir cevabım yoktu.

Aramadığı için ona kırılmış mıydım, bilmiyordum. Daha doğrusu kırılmaya hakkım olduğundan emin değildim. Ama içten içe üzülmüştüm, ondan beklemediğim bir şeydi. Benimle gerçekten ilgilendiğini düşünmüştüm çünkü.

Onu gördüğüm son sabahın üzerinden iki haftaya yakın zaman geçmişti. Bu süreçte finallerime odaklanarak kafamdaki fırtınayı durdurmaya çalışsam da pek başarılı olduğum söylenemezdi. Öte yandan geçen ayın sayısını tamamladığımızdan, Pedro'yu görmek için bir sebebim de kalmamıştı.

Aramızdaki şey tatlı bir rüzgar gibi esip geçmişti anlayacağınız.

"Hata ettim," diye mırıldandım. Başımı göğsüne yaslamış, kollarını bana dolamıştı bu sırada. "Profesyonel olmalıydım. Saçmaladım gerçekten."

"Arkadaşına karşı neden profesyonel olasın, Lucia?"

"Arkadaş değildik ki." İç çektim. Pedro bir 'arkadaş' olmak için fazla uzaktı bana. Başta yani. "Sonradan olduk. Olduk mu onu da bilmiyorum gerçi... Of!" Sinirle saçlarımı karıştırdım. İşlerin bu denli karmaşık bir hale gelmesi benim suçumdu.

Kendime verdiğim sözden dönerek yine birinin hayatımın merkezine oturmasına izin vermiştim.

"Kızmayacaksan bir şey diyeceğim." Bedenimi saran kolları gevşemiş, benden biraz uzaklaşarak yüzlerimizi aynı hizaya getirmişti.

İç çektim. "Söyle."

"Aşık olmuşsun, Lucia."

Yüzümü buruşturdum. "Saçmalama." Bozulmuştum sadece. Buna hakkım olduğunu da düşünüyordum.

Peki neden kalbim hızlanıyordu? Neden içimde en ufak bir şüphe dahi olmadan reddedemiyordum?

"Onunla görüşmeye başladığından beri ne kadar değiştiğinin farkında değilsin." Dudaklarını birbirine bastırdı. Benimkilerle buluşan gözlerinde tereddüt vardı. "Eski heyecanlı halini görüyorum ve bu çok hoşuma gidiyor."

"Sadece iyileşiyorum," diye araya girdim. "Pedro'yla ilgili değil."

"Sen öyle diyorsan..."

"Diyorum." Net bir tonlamayla ısrar ettiğimde küçük bir kıkırtı dudaklarının arasından kurtulmuştu. Yüzünde asılı kalan gülümsemesini bozmadan yanaklarımla oynadı bir süre.

"Kendini kandırma, tamam mı? Sen robot değilsin. Hislerin var, bastırmaya çalışman onları yok etmeyecek."

Umarım, diye geçirdim içimden, umarım hislerim yoktur.



"Nasıldı?" Alejandro kendini yanıma bırakırken sorduğunda gülümsedim. Her zamanki gibi bu sınavım da iyi geçmişti. Notlarımın bu denli yüksek olmasının sinirlerini bozduğunu bildiğimden cevap vermemeyi tercih etmiştim. Sessizliğimden anladı gerçi ama...

"Acayip uykum var," diye mırıldandım yorgun bir sesle. "Keşke iş olmasa."

"Dur tahmin edeyim..." Ellerini yanaklarıma yerleştirdi ve baş parmaklarını şiş göz altlarımda gezdirdi. "Kafan çok karışık olduğu için kendini derse verdin ve günlerdir doğru düzgün uyumuyorsun." Suçluluk hissiyle gözlerimi kaçırdım.

amante | pedri gonzalezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin