<Pedri'nin bakış açısı>
"Katılmak istemiyorum." Masadaki tüm bakışlar yüzüme odaklanırken gözlerimi kaçırdım. Dikkatlerin odağı olmak rahatsız ediciydi. Menajerim Antonio kolunu omzuma atarak yüzlerimizi yaklaştırdı. "Saçmalama, evlat. Bunun ne kadar önemli bir davet olduğundan haberdar mısın?"
"Davetler ve partiler umrumda değil, Anto." Bunu sen de biliyorsun. Bu işi şöhret ya da para için yapmıyordum, içimde futbola dair her geçen gün büyüyen bir tutku vardı. Saha dışı mevzular benim için zevkli olmaktan ziyade, sevdiğim işi yapabilmenin karşılığında ödediğim bedellerdi. "Medyatik bir insan zaten değilim. Oradakilere aradığını vermem. Baştan aşağı zaman kaybı."
"Ne kadar reddetsen de sen bir markasın," dedi parmaklarıyla masaya birkaç kez vurarak. "Gündemde olmak zorundasın. 1950'lerde değiliz, kendini pazarlamazsan ne kadar iyi bir futbolcu olduğunu kimse umursamayacak."
"Xavi umursuyor." Benim için yeterli. Birkaç saatlik eğlence için futbol izleyen insanlar beni övmese de olurdu. Sosyal medya anketlerinin bir numarası olmakla da ilgilenmiyordum...
"Xavi sonsuza kadar Barcelona'da olmayacak. Belki sen de..." Bir nefeslik mola verdi. Omuzlarını kim bilir, dercesine silkmişti bu sırada. "İleride Barcelona'dan ayrılabilirsin."
"Pedri..." Gavi aramızdaki tansiyonun yükseldiğini anlamış olacak, sakin bir tavırla araya girmişti. "Orada bulunmak istemiyorsun ve sebeplerin var, anlıyorum ama... Antonio haklı."
"Biliyormuş gibi davranmıyorsun," diye mırıldandım. Duyduğundan emin değildim, önemsemiyordum da.
Kafam allak bullaktı. Her şeyi kendi elimle berbat etmiştim. Yaptığım hatalar uç uca eklenerek koca bir zincir oluşturmuştu ve ben o zincirin boynuma dolandığını hissediyordum.
Lucia'yla karşılaşmaya hazır değildim. Gözlerinin içine bakmaya, orada göreceklerime... Varlığından bu denli çekindiğim başka biri girmemişti hayatıma. Bu his, içimdeki beni ona iten o parçayla çatışıyordu.
İkimiz için de en iyisi uzaklaşmaktı, o yüzden onu özgür bırakmıştım. Ama bu bir eylemden öteye gidememişti, ne aklımdaki ne de kalbimdeki yerini bir türlü kaybetmiyordu. Başka insanlarla görüşmüş, başka bedenlere dokunmuştum ama burnumdaki koku onunkiydi mesela. Aklım almıyordu, bir insan başka bir insanın içine nasıl bu kadar kusursuzca işleyebilirdi?
Beni derin düşüncelerimden sıyıran Antonio'nun çalan telefonu olmuştu. Onun masadan ayrılmasını fırsat bilen Gavi ayaklanarak yanıma ulaştı. "Bir gelsene sen." Bir yandan omzumu dürtüklemişti.
Ayağa kalkarken ne yapıp edip beni ikna edeceğini biliyordum. Yine de...
Bu kararımdan dönmek anlamına gelse bile dostumun yardım elini kabul edecektim.
•
"Ne konuştunuz?" Gavi'yi bir kenara çekerken kendimi daha fazla tutamayacağımı hissediyordum. Zaten bunu beklediğinden olacak, yüzüne ukala bir gülüş yerleştirerek tutuşumdan kurtuldu. "Rutin şeyler."
"İyi miydi peki..? Oğlum çatlatmasana!"
"Neyini merak ediyorsun bu kadar?" diye çıkıştığında duraksadım. Harbiden. "Bir şeyleri bitiren sendin diye hatırlıyorum çünkü."
"Sadece üzgün olup olmadığını bilmek istiyorum." Söylediklerini görmezden geldim çünkü öylesi işime geliyordu.
Çünkü haklıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
amante | pedri gonzalez
Fanfictionyanlış zaman, yanlış mekan ama doğru kişi. benim için pedri gonzalez'in tanımı buydu. pedri gonzalez ff