Unbekannt, 1.

92 5 0
                                    

Mavi kelebekten selamlar.

Jeon. Jeon? • |

Silahımda tek kurşun kaldığının bilincindeyken aptallığıma küfürlerimi savuruyor, bir yüzbaşı olarak hazırlıksız yakalanmanın utancını gizlemeye çalışıyordum. Şayet karşımda Kuzey askerleri varken tek kurşunla kalmam demek, ölümle eş değerdi.

Sırtımı yasladığım kayalığın alt kısmından tekrardan bakmak amaçlı kavradığım mekanizmayı yavaşça sol tarafa doğru çevirdiğimde gözümün önünde beliren deliğe tek gözümü kapatarak bakışlarımı sabitlemiş, askerleri saymaya başladığımda karşıma çıkan kişi ile duraksamıştım.
Diğerlerinin aksine üniformasız oluşu ilgi odağım olmasını sağlarken dudaklarında peyda olan alaycı gülümseme eşliğinde kavradığı tabancası ile yutkunmuş, nişan alırken özellikle bir dikkat veya çaba sarfetmemesi kaşlarımı çatmama sebep olurken eş zamanlı olarak mekanizmanın dışta kalan merceğine isabet eden kurşun ile elimdeki aleti serbest bıraktığımda içime dolan merak duygusu bu adamın kim olduğunu sorgulasa da kim olduğumu kendime hatırlatmak zorunda kalmıştım.

Ben Jeon Jungkook, Güney Kore ordusunun yüzbaşıyım, yalnızca piknik yapmaya geldiğim ormanda uğradığım saldırıda hazırlıksız yakalanışım kim olduğumu değiştirmez.

Kendi kendime tekrarladığım sözlerimin ardından ani bir hareketle bulunduğum konumu değiştirip ağacın arkasına geçmişken anında kulağıma dolan ateş sesleri ile aynı hızımda silahımı kavramış, tekrar yer değiştirmeden önce hızla nişan alarak askerlerden birini tam alnından vurduğumda geriye savrularak diğerlerinin üzerine düşmesiyle fırsat bilerek botumun dış cebindeki savaş bıçağını kavrayarak üzerlerine saldırmıştım. Alnından vurduğum adamın bedenini ilk üzerinden atan asker silahını bana doğrulttuğunda bileğini kavrayarak ters yöne çevirmiş, suratına geçirdiğim yumruğumun ardından duyduğum namlu sesi ile eğilerek adamı önüme aldığımda ayağa kalkan ikinci askerin onu vurmasını sağlayarak üzerime yığılacak olan bedeni ona doğru ittirmiştim. Arkamdan yaklaşan adamın silahını kavrayarak karnına tekmemi geçirdiğimde bıçağımı savurarak boynunu sert bir darbe ile kesmiş, önüme alarak bana doğru gelen kurşunun ona saplanmasını sağladığımda eş zamanlı olarak kolumda hissettiğim yoğun ağrı ile sesli bir şekilde homurdanmış, üzerimdeki adamı bir kenara doğru fırlattığımda ikide bir üzerine adam fırlattığım askerin kafasına tekmemi geçirerek bıçağı göğsüne saplamıştım. Yere düşen bedenine bakarak sesli bir nefes verip yere doğru tükürdüğümde kolumdaki ağrı ile acıyla inlemiş, sesli bir küfür savurarak arkamı döndüğümde karşımda gördüğüm beden ile seslice yutkunmuştum.

"Sonunda karşılaşabildik, çocuk."

Silahını alnıma dayayarak kendinden emin bir şekilde gülümsediğinde bedenimin hiçbir uvzuna hareket komutu verememiş, yüzümde saklayamadığım amatörce bir şaşkınlık varken hafifçe aralanan dudaklarım ile seslice yutkunmuştum.

"Sen kimsin? Burdan bakınca askere benzemiyorsun."

Dilim hareketlenip sesimi bulduğunda kısık çıkacağına inandığım sesim tahmin ettiğimden yüksek ve kendinden emin çıkmış, karşımdaki bedenin tekrardan alayla gülmesine sebep olmuştu.

"Yalnızca bir kez söyleyeceğim ve sen dediğimi tekrarlatmadan yapacaksın, çocuk."

"Bana çocuk demeyi kes, Jeon Jungkook'um ben, o arkana alarak güvendiğin askerleri tek kurşun ve bir bıçakla yokeden yüzbaşıyım."

Yüksek sesle konuşmamın ardından kavradığım silahı ters çevirerek esmer tenlinin elinden almış, alnına dayayarak kaşlarımı çattığımda tekrardan konuşmak adına dudaklarımı aralamıştım.

"Ve sana kim olduğunu sordum."

Birkaç saniye şaşkınlık geçtiğine şahit olduğum bakışların ardından duyduğum tok ses kaşlarımı sorgularcasına kaldırmama sebep oldu.

"Jeon? Ah, Jeon."

Kulağıma dolan kahkaha sesi sinirlenmeme sebep olurken karşımdakinin silahsız bir sivil oluşu ateş etmemi engelliyor, belirsiz kimliği aklıma gelen tüm ihtimallerin üstünü örterken karşımdaki esmer adam hâlâ bana alayla bakıyordu.
Boynumda hissettiğim sıkılıkla eş zamanlı olarak elimin kavranarak arkama alınması ve sırtımın ağaca yaslanması bir olurken seslice yutkunmuş, bakışlarım karşımdaki bedenin irislerine odaklandığında neye uğradığımı şaşırmış, eğitimini aldığım askerliği neden yapamadığımı sorgulamıştım.

"Seninle işim bitmedi, gururun yerse babana selamımı söylersin Jeon."

Bedenimin serbest bırakılarak silahın elimden alınmsıyla sesli bir nefes vererek omuzlarımı düşürdüğümde bakışlarım rahat bir tavırla ilerlemeye başlamış olan esmer bedene sabitlenmiş, mantığım bıçakla saldırmamı söylerken maviliklerimin yakaladığı ensesine kadar uzanan saçlar arasında belli belirsiz görünen V dövmesi, onun bir asker olmadığını düşündürmüştü.

Blume des Todes.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin