Öncelikle selamlar arkadaşlar:)
Bu benim yazdığım ilk kitap değil ama sanırım yayımladığım ilk kitap olacak.Umarım beğenirsiniz...
Şimdiden teşekkür ederim..."Geçmiş...Yaşanmış şeylerin akılda kalması mıdır yoksa bile isteye hatırlama isteğimiz midir?
Gelecek...Yaşanacak şeyler...Bizi bekleyenler ve daha ne olduğunu bilmediğimiz şeyler...Peki bu ikisini bağlayan şeye ne diyoruz?"
"Şimdi..."
Bir çift yeşil göze odaklandım.Önce korktum çünkü kendi içimdeki savaştan başka ses çıkmıyordu.Yeşil gözlerin sahibi gelene kadar... Az önce dışımdan mı konuşmuştum? Hayır bu olamayacak kadar saçmaydı ve şuan içinde bulunduğumuz durum da saçmaydı.
"Sanırım az önce kendi kendine konuşuyordun.Korkutmak istemezdim..."dedi yeşil gözlerin sahibi.Gözleri o kadar güzeldi ki adeta beni içine çekiyordu.Bir süre sonra kendime geldim."Yok...Yok yani korkmadım.Burada benden başkalarının olduğunu bilmiyordum.O yüzden birden sesini duyunca-"
"Bu tablo gerçekten muazzam..."dedi gözlerini büyük bir heyecanla açarak. Bahsettiği tabloya dikkatle baktım."Çığlık"adlı tabloydu.Üzerinde düşünülmeyi hak eden bir tabloydu gerçekten.
Yani anlayacağınız çok çok güzel tabloydu.
"Evet, öyle"dedim beğendiğimi belli ederek.
"Gelecek, geçmiş kavramlarınız..."dedi duraksayarak."Oldukça güzel anlatıyorsunuz."
"Teşekkür ederim."dedim diğer tablolara gözlerimi gezdirirken.Sonra yanımıza sanat galerisinde görevli bir adam gelerek tabloyu anlatmaya başladı.Adam hararetli hararetli anlatırken ben hala içimde utancımı yaşıyordum.Neden ve nasıl düşüncelerimi içimde tutamıyorum.Kendime kızmayı bıraktığımda telefonumdan saate baktım.16.07'di.Artık gitme vaktim gelmişti.Aslında bana kalsa yıllarımı burada geçirirdim.Ama işte bana kalmıyordu.Hiç birşey bende kalmıyordu.Düşüncelerim bile...
Yeşil gözlerin sahibi bana doğru döndü ve elini uzatarak"Ben Alaz.Düşüncelerin çok hoşuma gitti ve bence iyi bir arkadaş olabiliriz.Yani...Sende istersen."
"Memnun oldum.Ben de Afra.Düşüncelerimin ilk defa begenildiğini görüyorum.Ayrıca teşekkür ederim.Arkadaş olma konusunda pek iyi sayılmam yani pek arkadaşım yok.Gofret hariç."
"Gofret mi? Sanırım yiyecek olandan bahsetmiyorsun değil mi?"
"Yok.Hayır,Gofret köpeğimin ismi.Sanırım arkadaş olabiliriz."
"Öyleyse bu kartta numaram yazıyor.Beni istediğinde düşüncelerini paylaşmak için arayabilirsin."dedi kartı göstererek.
Kartı elinden aldım ve kartta yazanları okudum."Dr.Alaz Siyamer
055* *** *** **"
"Sen doktor musun?"
"Orada yazılanlara göre öyle." dedi gözünü kırparak.Arkasını döndü ve"Hoşçakal Afra"diyerek uzaklaştı.
Orada öylece kalakaldım.Akşama doğru batan güneşin tablolarda oluşturduğu görüntü görülmeye değerdi.Yavaş adımlarla çıkış kapısına yaklaştım ve son adımımla artık 10 dakika öncesine kadar yaşananlar orada kaldı.Yeşil gözler,güzel tablolar ve zaman... Herşey bir an dursa...Kim bilir belki en ünlü tablo belki bir şarkı veya bir şiir çıkardı tüm bu güzelliklerden. Eve doğru aldığım yolda yalnız değildim. Kulaklıklarımdan çınlayan Teoman şarkıları,sonbahar için turuncu,kırmızı ve sarı renkli yaprakları yerde yatışı ve aklımda ki yeşil gözler... Beraber yürüyoruz.Her adımı beraber atıyor, arada sohbet ediyor ve gülüşüyoruz.Bir anda bir mesaj sesi geldi.Mesaj annemdendi.
***
Annem:Kızım nerede kaldın?Seni çok merak ettim.Bu geç saatte seni görecekler el aleme rezil olacağız.Mesajımı görünce hemen beni ara.
***
Çokta önemsiyormuş gibi bide merak ediyor beni.Babamı terk edip giderken hiç düşünmemişti el alem ne der diye.Saate baktım. "17.49".Hiç de geç bir saat değil.Mesajdakileri okuduktan sonra annemi , beni hiç istemediğim bir kadını,aramam gerekirken ben böyle bir hata yapmayacaktım.Beni bütün ailemden,babamdan ayrı bırakan bu insanı aramayacaktım.Onun yerine mesaj yazdım.Konuşacak halim yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asrın Hikayesi
Random"Asır...Yıllardır çözülmeyi beklenen sır.Bu sırrı çözmek Afra'nın elinde.Bakalım bu görevde aldığı yaralar,Alaz'a olan bağlılığı kadar büyük mü?" "Asrın sırrı çözüldüğünde felaket yaşanacak.Ne gök mavisi ne yaprak yeşili kalacak.Bunu sadece Alaz Ala...