Sırlarla Dolu Mektup

143 10 1
                                    

"Sevgili Dora şimdiki adınla Afra,bu mektubumu ne zaman okuyacaksın bilmiyorum ama şunu bilmelisin ki bu mektuptan sonra hayatın değişecek.Hâlâ bir bilmece gibi konuştuğumu düşünüyorsun değil mi?Bilmecelerde de bazı ipuçları vardır.Ben sana ipin ucunu bul ve kaçırma diyorum.Bu mektubu yazmamı benden çok önemli biri istedi.Bir ev var.Mektubu yazmamı isteyen kişi bu evi sana bırakmak istedi.Ne var ki isminin bilinmesini istemiyor.Senin için bir "gizemli"olarak kalmaktan başka çareside yok.Mektup sana ulaşıncaya dek kaç yıl geçer bilmiyorum.Ama bir Asır geçeceği belli.Şimdilik şunu bil ki aşağıdaki adreste bir evin var.Bu ev ve sırlar seni bekliyor.Dora,büyük maceralar büyük sorunlar getirir.Sen bu sorunları aşabilecek misin?Bu sorunlar uğrunda sevdiklerini kaybedecek misin?Şimdilik bir asır bitmeden hoşçakal.
Sevgilerle,Gizemli ve yardımcısı..."

Aklım almıyor, başım dönüyordu.Nefes nefeseydim.Beni büyük sorunlar,büyük kayıplar bekliyor.Ben hangi sevdiklerimi bu sorunlar uğrunda kaybedebilirim ki?
Kimim kaldı benim Elfin'imden başka.Onu kaybetmek istemem ki.Yaram kanadı,bir daha yara bandı yapıştıramam.Bir daha beni tedavi edecek doktor bulamam.Elfin benim doktorum,meleğim ve en önemlisi herşeyim.
"Sesli okusana Afra.Ben de merak ediyorum.Bu ev,sana kalan miras,bu mektup...Herşey çok ilginç.Lütfen benimde okumama izin ver."
Önce bir bakış attım.Sonra gözlerim saate kaydı."21.47"Zaman ne kadar hızlı geçiyor.Sanki zaman geçiyor ama yaşananlar hep aynı kalıyor.Yani şuan bir bardak su yere düşse kırılacak ,birazdan düşerse de kırılacak ,10 yıl sonra bile düşse kırılacak. Ama zaman çok hızlı geçecek.Yaşanan bir olay değerini kaybedecek.O olayın olacağını bildiğimiz hâlde zaman hızlı geçiyor ve biz birşey yapamıyoruz.Mektupta yazıldığı gibi eğer sevdiklerimi kaybedeceksem birşeyler yapmam gerekiyor.Zamanı değil yaşananı engellemeliyim.
Bu düşünce savaşıma bir ateşkes vererek Elfin'e döndüm.Sıcacık ellerini tuttum,mektubu alıp ellerinin arasına bıraktım.Sonra ona sıkıca sarıldım.
Elfin delirdiğimi düşünmüş olacak ki"Rüyanda mı gördün,ne oldu da sarıldın kız?Normalde birbirimizi yerdik.Çorba mı dokundu?"
Gülümseyip bir kez daha sarıldım.Bu defa daha sıkı sarıldım.Ölmesin diye yerime oturdum."Yok.İçimden geldi sadece."dedim.Mektubu açıp okumaya başladı.Her bir satırdan sonra yüzüme dönüp bakıyor ardından sessizliğini koruyarak başını eğip okumaya devam ediyordu.Hayatıma birden giren bu mektup daha şimdiden adımı değiştirmeye yetmişti.Kim bilir daha neler değişecek,neler gelişecektir?Benim adım neden Dora'ydı? Elfin mektubu okuduktan sonra biraz şaşkın biraz endişeli gözlerle bana baktı.Uzun bir süre beni süzdü.Daha sonra ayağa kalktı ve dolaptan bir şeyler aramaya başladı.Sonunda aradığını bulmuş olacak ki derin bir rahatlamayla kendini koltuğa bıraktı."Nedir o?"diye sordum meraklı gözlerimi mavi ve eskidiği belli olan zarfın üzerinde gezdirirken.
"Bunu buraya ilk taşındığım zaman eski bir dolabın içinde buldum.Üstünde "Dora'ya"yazdığı için evin eski sahiplerinindir diye sakladım.Tahminim tam olmasa da bir kısmı doğruymuş.Afra bu senin.İçinde ne olduğunu bende bilmiyorum."

Bir Elfin'e bir de uzattığı zarfa bakıyordum.Ya bu zarfta beni mektup gibi derin düşüncelere sürükler,içinden çıkamayacağım sorunlar üretirse...
Her ihtimale karşı yine de açtım zarfı.İçinden disk çıktı.Elfin ile beraber kendimizi bilgisayarın başında bulduğumuzda saat on ikiye yaklaşıyordu. Gün bitiyordu ama macera devam ediyordu.Gün bitiyordu ama hayat devam ediyordu.Gün bitiyordu ve bir kahraman çıkıp günü kurtarıyordu.
Babam her gece ben ağlarken yatağımın başucuna gelir ve her hikaye bittikten sonra bunları söylerdi.Ertesi gün yine aynı saatte ağlayacağımı bilse bile...
Elfin sonunda disk işini halletmişti.Geriye sadece videoyu oynatmak kalmıştı. Saat tam 00.00 oldu.Videoyu oynattım.

Videodaki kişiyi tanımıyordum.Ama kadına benzediğim kesindi.Gözleri yaşlı ve endişeliydi.Üzerinde siyah bir kazak vardı.Saçları kahverengi gözleri yeşildi.Kadın çok güzeldi.Daha sonra videodaki diğer şeyleri incelemeye başladım.Bu video bir evde çekilmişti.Duvardaki saat bozuktu.Bozuk saatin yanında bir tablo vardı.Bu bir resim tablosu falan değildi.Orada bir yazı vardı .İyice gözlerimi odakladığımda "Siyamerler"yazdığını gördüm. Siyamer...
Aklımda da kalbimde de aynı isim yankılanıyordu.O gün karşıma çıkmıştı. Alaz Siyamer... Bu videoda bu kadınla ilgisi neydi?
Çok şaşırmıştım.Bu halimi Elfin de fark etmiş olacak ki "Duvardaki tabloya mı bakıyorsun?"dedi.Yavaşça başımı salladım."Sence onu aramalı mıyım?"
"Kimi?Alaz'ı mı?"
"Evet."
"Bilmiyorum ama içimden bir ses evet diyor."
Pantolonumun cebinden telefonumu çıkarıp Dr.Alaz Siyamer yazısına tıklayarak aradım. Hemen açtı.Sanırım beni arkadaşı olarak değil de hastası olarak görüyor.Alaz Siyamer'in hastası...
"Efendim?"
"Ee ben Afra.Hani bugün sanat galerisinde tanışmıştık.Biliyorum çok geç bir saat ama size sormam gereken önemli şeyler var. Şuan veya yarın müsait misiniz ?"
Bu ne biçim soru böyle!
"Afra ,şuan hiç müsait değilim."
"Alaaz!Hayatım hadi saat çok geç oldu .Hem o arayan kim?"
Duyduğum sözlerle şaşırırken içimden kendimi yiyordum.Bu saatte bir adamı arıyordum .Yarını ayılar mı yedi.Öbür tarafım -diğerine göre daha meleğe benzer olan-benim içinde çok önemli bir konu olduğu için aramamda bir sakınca olmadığını haykırıyordu.
Telefonu kapatıp duvarla 5 dakikalık bakışmamın sonunda Elfin'e döndüm.
"Ne oldu?"
"Müsait değilmiş."
"Yanında biri mi vardı ?Öyle bağırdı ki ses dünyanin öbür ucuna bile gitmiştir."
"Evet sanırım eşi veya sevgilisi .Neyse hadi benim ayıcıklı pijamacıklarımı getir."
"Hemen efendim."
Güldüm.Küçüklükten beri pijamacıklara sadece pijama diyemiyorum çünkü yatarken rahat uyutan neredeyse yarım günümü geçirdiğim kıyafetlerime sadece pijama az gelir.Buna cık ekini getirdiğimizde yetiyor.Bu sefer daha büyük bir kahkaha patlattım.
Şuan gülüyorum ama yarın gülemeyebilirim.Yorgunluk bedenimi esir alırken Elfin'in getirdiği pijamacıklarımı giydim.Kendimi yatağıma attım.Kendi evimde kendi yatağıma...Benim evim ...Evet çoktan rüya level ına geçtik.

***
Gözlerim yorgunluktan ve uykudan kapanmak isterken
uyuyamayacağımı biliyordum.Yavaş ve ağır hareketlerle ayağa kalktım.Mutfağa doğru ilerlerledim.Daha yeni doğmakta olan güneşi görmek içimin ısınmasına yetmişti.Bir köşeye oturup güneşin doğuşunu seyrettim.Telefonuma gelen bildirim sesiyle irkildim.

Dr.Alaz Siyamer:
Afra günaydın,kaçta müsait olursun?

-Günaydın,şuan bile müsaitim.

Dr.Alaz Siyamer:
Tamam,geliyorum.

Diğer konuşmamıza göre oldukça soğuk bir konuşma gerçekleştirmiştik.Yani hem onda hemde bende sorun var.Ayrıca adamı daha tanımadan neden arkadaş oldum.Siyamerler... Kesin o kadınla,benimle ve benim hayatımla bağlantısı var.
Zaten bu konuşmadan sonra onunla hayatta görüşmem.
Neyse artık hazırlanmam gerek.
Tekrar odaya gidip yatağımın üzerine oturdum.Hâlâ uyumakta olan Elfin'e baktım.Ona da sora ağım sorular vardı.Bana mektubun içinde ne olduğunu bilmediğini ama yinede uzulmememi söylemişti demekki içindekileri biliyordu.Oturduğum yerden kalkıp Elfin'in yatağına oturdum.Yavaşça eline dokunup onu uyandırdım.Çok güzel uyuyordu ama bunu yapmak zorundaydım.
Esneyerek uyandığında boş gözlerle beni seyrediyordu.
"Elfin konuşmamız lazım, acil!"
"Tamam ."
Yavaşça yattığı yerden kalktı ve kendine gelmeye çalıştı.
Sonra banyoya gidip elini yüzünü yıkadı.Ben de bu sırada Elfin bir kaç parça kıyafetine göz gezdirip beyaz bir sweet ve siyah kot pantolonu giydim.Şimdilik bunlarla idare ederdim ,sonrasını sonra düşünecektim artık.Eve döner miydim yoksa burada mı kalacaktım...
Elfin banyodan çıkıp ışığı kapatırken bende mutfaktaki sandalyelerden birine oturmuş gelmesini bekliyordum.O da karşımdaki sandalyede yerini aldığında söze hemen başladım
"Bak Elfin sen benim bu dünyada ki her şeyimsin.O yüzden bana karşı hep dürüst ol,tıpkı benim sana davrandığım gibi."Ağzımdan çıkacak her kelimeyi merakla dinliyordu. "Sen bana mektubu okumadığını ama içinden çikacak olan şeyden ötürü üzülmemem gerektiğini,bana miras kaldığını söyledin.Sen bunları önceden biliyor muydun,nasıl biliyordun?"
Önce birkaç saniye bana baktı ve bir iç çekip konuşmaya başladı.
"Bu mektup ben taşındığımda bu evde vardı.Yanında bir mektup daha vardı,bana yazılmıştı.Bunu yazan her kimse bizi yakından takip ediyor .Bana gelen mektuptan sonra da mektuplar gelmeye devam etti.O mektuplarda sana gelecek olan mektuptan haberdar olmamış gibi yapmamı istiyorlardı.
Neden bilmiyorum ama bunu istiyorlardı.Bende bu oyuna dahil oldum ama dün o yorgunlukta oyunu bozdum.Kendi cümlelerimle..."
Neden böyle bir şey istiyorlardı anlayamıyordum.Benden,Elfinden ,bizden ne istiyorlar? Bütün bunların cevabını nasıl olsa birazdan alacaktım.
"Elfin ben birazdan Alaz ile gidicem.Ona sormam gereken şeyler var.Ordan da eve uğrayacağım."
"Tamam ama kendine dikkat et,istersen bende geleyim."
Gözlerime içi rahat etmezmiş gibi bakıyordu.
"Tamam."
Hızlıca hazırlanmaya başladı.Bende Alaz'a konumu attım.Yaklaşık 15 dakika sonra Elfin hazır olmuştu.
Kapı zili çaldığında Elfin ile beraber kapıya doğru yöneldik.Kapıyı açtım
Kapıyı açmamla birlikte tanıdık yeşil gözleri görmem bir oldu.
Boyu benden uzundu.İlk karşılaşmamızda hiç bu kadar detaylı süzememişti bu gözler onu. Sarı -kahverengi saçları özenle taranmıştı.
Gözleri benden sonra Elfin'i buldu.
"Merhaba...Hazırsan yani hazırsanız çıkalım."
Kapıyı kapatıp siyah lüks arabaya doğru yürüyen Alaz'ı takip ettik.İkimizde arka koltuğa geçmiştik.Yolculuğun nereye olduğunu bilmiyorduk ve sessiz bir şekilde gideceğimiz yeri bekledik.Sessiz bir şekilde bekledik çünkü bu bir fırtına öncesi sessizlikti.Birazdan olacaklardan ben sorumlu değildim.Hem de hiç...

           20 dakika sonra...
Siyah camları olan,oldukça lüks ve aynı zamanda eski yıllardan kalmış havası veren bir kafeye gelmiştik.İçeriye geçtiğimizde ise dışı gibi içide bizi büyülemişti.Sonunda bir yeri kestirip oraya oturmaya karar verdik.
Oturalı 5 dakika kadar oluyordu.
"Alaz,sen kimsin?Siyamerler kim?Bizim hayatımızla bir ilginiz var mı?Bizden ne istiyorsunuz?Ve tabi en önemlisi ben senin arkadaşın değilim,o gün bu teklifi kabul etmedim ve bunu böyle bil."
Ardı ardına sıraladığım sözlerle beni dinlerken yüzünün hiç kıpırdamadığına şahit olmuştum.
Bana cevap vermediğini görünce yanımda getirdiğim bilgisayarı çıkarıp videoyu ona gösterdim.O da izledi.Siyamerler yazısınıda  gösterdim.Bir dakika ben videoyu izlememiştim.Bilgisayarı video oynatmadan kendime çevirdim.Bu halime ikiside şaşırmış olacak ki gozlerini kocaman açmış beni izliyorlardı.
Video açıldı.

Asrın HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin