0.8

757 79 189
                                    

herkese selam, ben geldim! lütfen yıldıza basmayı ve bolca yorum yapmayı unutmayın!

heynmel için💗

 iyi okumalar perisi en güzel perilerimeeee 🧚‍♀️

genç kız, kızıl oğlanın attığı mesaja gülümseyerek baktı. ankara'nın soğuk olduğunu, otogarda onu beklediğini ama vampir olduğu için üşümediğini; sadece otobüsten inerken önünü kapatıp rüzgara karşı elinden geldiği kadar dikkat etmesi gerektiğini yazmıştı. 

berk gibi bir dosta sahip olmak ona göre hayatındaki tek güzel ve değerli şeydi. her anında yanında olmuştu. üzüntüsünde, mutluluğunda... belki fiziki bir yakınlık değildi ama aybike için bu önemli de değildi. yakınlarından hiçbir iyilik görmemişti ki... 

berk'in ona gerçekten değer verdiğini kilometrelerce öteden hissediyordu. aradaki yollara rağmen biliyordu. annesinin haksız azarlamalarını silerdi zihninden, babasının yarattığı korkuları tek mesajıyla dindirir ve yerine şefkati, huzuru, en güzel değeri yerleştirirdi.

istanbul'dan bir anda ayrılıp ankara'ya gitmek doğru bir karar mıydı bilmiyordu ama çok yorulmuştu. tartışmalardan, bağırışlardan ve ailesinin omuzlarına yüklediği o gereksiz, bunaltıcı ve ağır sorumluluklar altında ezilmekten çok yorulmuştu.

otogara girdiklerinde kulaklığının tekini çıkardı. aslında diğerini de çıkaracaktı ama cem adrian çalmaya başlayınca buna engel olmuştu. çok bir şeyi yoktu, küçük bir sırt çantası vardı. onu da kucağına aldığından bagaja hiçbir şey yerleştirmemişti. 

park halinde durduğunda açılan kapıdan hızla aşağı indi, zaten en öne oturmuştu. kıvırcık saçlarını örten kırmızı şapkasını düzeltip montunun fermuarını çektiğinde uzakta kendisine bakan kızıl saçlı çocukla göz göze geldi.

ankara'nın soğuk olduğunu bilirdi ama bu kadarını tahmin etmemişti... hem soğuktan, hem heyecandan ötürü kıpır kıpırdı yerinde. gözlerinin dolduğunu hissetti. artık kilometrelerce ötesinde değildi; birkaç metre uzağındaydı. 

ben seni tanırım,

tanırım o siyah beyaz yağmurlardan...

bir küçük buluttan... 

düşerken öpersin beni yanağımdan.

başını bir kedi misali yana yatırdı, rüzgârın sertliği gözlerini acıtmaya başladı. onu izleyen kızıl çocuğun adem elması titredi. beklemiyordu... onu görmeyi beklemiyordu. her şey o kadar ani olmuştu ki! ama artık buradaydı işte. uyuyakalınca üstünü örtemediğinden gece uyuyamayan kızıl çocuk; sevdiği kızı nazikçe sarıp sarmalayabilir ve onu hem havanın hem de insanların soğuğundan, ayazından koruyabilirdi.

ben seni duyarım, 

duyarım o aydınlık sabahlardan...

kollarını sakince iki yana açtığında genç kız bekleyemedi. hızla koştu. sanki yürüse aralarındaki mesafenin daha fazla açılacağından korkuyordu. aniden kendisini berk'in kollarının arasında bulduğunda ne hissedeceğini bilemedi. kalbi hızlandı, ince kollarını sıcak gövdesine sardı ve ayaklarının yerden kesildiğini hissetti. 

kızıl çocuk onu etrafında döndürmüştü! 

bir çocuk getirir seni,

dinlerim o özlediğim şarkılardan...

heyecanla kıkırdadı. bir kere mesajlaşma arasında bunun şakasını yapmışlardı. kızıl çocuğa beni döndürür müsün buluştuğumuzda dediğinde berk ona komik bir cevap vermişti ama yapmıştı işte... unutmamıştı. hiçbir ayrıntıyı unutmamıştı. 

kilometre / ayberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin