İZİ KALIR

64 8 55
                                    

...

Sabah saçlarımı hafif hafif okşayan rüzgar ile önce gülümsedim,sonrasında da yavaşça gözlerimi araladım.Ayağa kalktım ve büyükçe esnedim.Yere düşen beyaz yazlık battaniyeyi fark edince eğilip almaya yeltendim.Uzandığım sırada yatağın altında fark ettiğim kutu gözüme çarptı.Battaniye ile kutuyu alıp yukarı çıkardığım sırada tam açmak üzereydim ki arkadan gelen ses beni engelledi.

Ekin kapının önünde durmuş ellerini beline yerleştirmiş bana dikkatlice bakıyordu.Gözleri sorgularcasına kısıldığı sırada battaniyeyi kutunun üzerine koydum ve saklamaya çalıştım.Hem telaşımı hem de kutuyu fark eden Ekin bana ilerlemeye başladı.Yanıma gelip yere çöken Ekin,kutuya uzandığı anda yüzündeki maske dikkatimi çekti.Bu aralar o kadar dalgın ve sebepsiz bir şekilde yorgundum ki çoğu şeyi sonradan fark ediyordum.Ekin'in gözlerinin kısıldığını fark etmiştim ama tüm yüzünü kaplayan maskeyi fark etmemiştim.

Kutuyu ondan çekerek arkama sakladım ve,"O ne öyle?"dedim.Sorumla eli yüzüne gitti ve maske olduğunu yeni hatırladığını fark edercesine sustu.Elindeki saate baktı ve,"Maske,daha süresi dolmadığı için çıkarmadım."dedi.Ona kahkahalarla gülmeye başladım."Ne,"dedim ama gülmekten konuşamıyordum.Yüzündeki maske çilekliydi.Ekin'in buğday teninde oldukça komik duruyordu.Anneannem sırf canı sıkıldığı için Ekin'e sarmıştı.Hem her saniye yemek yediriyor hem de sürekli maske yapıyordu.

Evet voleybol gününün üzerinden tam beş gün geçmişti.Asel o günün sabahına İstanbul'a geri dönmüştü.Uraz ve Uygar da neden olduğunu bilmediğimiz bir şekilde gitmişlerdi.Beş gündür yoklardı ve hayatlarında verdikleri en saçma kararı vererek bizi Ekin'e bırakmışlardı.Ekin'i seviyordum.İyi çocuktu,temiz kalpliydi Ekin.Tabii sadece sevdiklerine karşı böyleydi.Allah kimseyi Ekin'in düşmanı yapmasındı.

Ekin o günden beri bizim evin bahçesindeki koltukta yatıyordu.Anneannemle gerçekten iyi anlaşmışlardı.Günlerini yemek yiyerek,dizi izleyerek,yatarak ve genellikle Asel ile konuşarak geçiren Ekin'in keyfine diyecek yoktu.

Bu kahkahalarımı sonlandırabildiğim de,"Ay tamam,"dedim ve derince nefes aldım.Ekin bana bakarak,"Ne var o kutunun içinde?"dedi.Ona baktığımda ise dudaklarımı büzerek,"Bilmiyorum."dedim.Kutuyu arkamdan çıkartıp ortaya yeniden koyduğum sırada açmak ve açmamak arasında kalmıştım.Benim gibi arada kalmayan Ekin aniden kutunun kapağını araladı.

Kutunun içindeki onlarca sararmış mektuplara anlamaz gözler ile baktım.Birbirine bağlanmış mektuplar içime sıkıntılar doğuruyordu.

Onları birbirine bağlayan kurdele yapılmış hasır ipi yavaşça açtım.Mektuplardan bir tanesini seçip kalanları yatağa koyduğum sırada gözlerim Ekin'e kaydı.Mektuba dikkatlice bakan Ekin'i hala ciddiye alamasam da sessiz kaldım ve elimdekine odaklandım.Mektubun üzerinde Nil'e yazıyordu.Yaşadığım şaşkınlık ile fal taşı gibi açılan gözlerim yataktakilere kaydı.Mektupları karıştırdığımda hepsinin üzerinde aynısının yazdığını gördüm.

İlk başta aldığım mektubu hızla açtım.Zaten önceden açılmış olan mektup kolaylıkla aralanmıştı.İçindeki kağıdı alarak okumaya başladığım sırada ellerimin titrediğini fark eden Ekin bir ağabey gibi bana destek olduğunu belirtircesine omuzumu okşadı.Ekin'in güven dolu bakışları ile mektubu okumaya başladım.

"31.12.2003
Canım Nil,
Bugün gene burnumda tütdün.Seni beş gündür görmüyorum.Sesini duymuyorum.Saçlarını okşayamıyorum canım kızım.Seninle normal baba kız gibi yılbaşı günü tombala oynayamıyorum.Yeni yıla seninle giremiyorum.Sana yaşattığım bu günleri telafi etmek için her gün mektup yazmaya karar verdim.Olamadığım günler için.Bensiz büyüdüğünü görmek emin ol vücuduma giren onlarca kurşundan daha çok acıtıyor.Ah güzel kızım.Ah Nil'im.Sana bu mektupları büyüdüğünde bizzat ben vereceğim.Sözüm söz.Beraber gülerek okuyacağız bu satırları.O güne kadar benim kızım olmaya devam et.Sen benim kızımsın Nil.Sen Nil Erdem'sin.Seni her şeyden çok sevdiğimi unutma.Annenden bile çok..
BABAN."

ÖLÜMLE YAŞAM ARASINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin