12.bölüm

31 5 0
                                    

1 saat sonra hastaneye geldim. Abimi görecektim, çok heyecanlıydım. Umarım iyidir. Artık bu saçmalıklara son vermesi gerekiyordu, aksi taktirde kötü şeyler olabilirdi. Abimin kapısını açtım. Uyuyordu, serumu ise bitmemişti. Yanına gelip sandalye çektim. Yüzü çok solgundu. Neler oldu, birden hayatımıza? Çok güzel geçiniyorduk, bir anda neler olmuştu, aklım almıyordu. Abim birşeymi saklıyordu? Yoksa gerçekten o da mı yeni görmüştü? Yoksa bir hastalığımı vardı? Veya numaramı yapıyordu? Hangisiydi? Kafamda bu sorulara cevap ararken arkamdan omzuma biri dokunmuştu. Ahh doktor, mehmet bey.
"Buyrun doktor, bey?" Dedim, ayağa kalkarak. Doktor abime bakarak konuşuyordu.
"Merhaba onur. Bu 1 saatte çokta iyi şeyler yaşamadık, doğrusu."
"Nasıl yani? Abim uyanmadımı?"
"Hayır, tam tersine uyandı. Fakat uyanmasa daha iyiydi."
"Ne diyorsunuz doktor, bey? Noldu anlatsanıza!" Dedim gözlerine bakarak.
"Abiniz bizi hatırlamıyor."
"Nasıl yanii??"
"Onur, abin hafızasını kaybetmiş."
"Ne! Ama bu nasıl olur? Yani hafızasını kaybedecek ne oldu ki?" Dedim abime dönüp.
"Evet, bizde şaşırdık. Fakat ben bir şey farkettim."
"Neymiş o?" Diyip doktora döndüm.
"Bakın, sanırım abiniz zaten kimseyi hatırlamıyordu.."
"Na..nasıl? Ne saçmalıyorsunuz siz doktor bey. O zaman adımı nerden biliyordu? Kardeş olduğumuzu nerden biliyordu?"
"İşte bizde bunu aramaya çalışıyoruz. Acaba abiniz sizi gerçekten tanıyormu? Yada ciddi bir rahatsızlığımı var, onu öğreneceğiz." Dedi ve abimin yanına gelip bir iğne yaptı.
"Abiniz uyandığında bana haber verin, abinizin sorununu öğreneceğiz." Dedi ve gitti. Allahım neler oluyordu? Ne unutması ne hatırlaması ne saçmalıyordu bu doktor ya. Valla artık delirecektim. Abim gerçekten deliyse ne olacaktı? Yada deli değilde benden bişe saklıyor veya numara yapıyorsa tanrım aklımı kaybediyordum. Abime bir anda neler oldu ki? Tam sandalyeye oturacaktımki abim aniden yerinden doğrulunca korkudan koltuğa düştüm. Ve acaba beni tanıyacakmı diyerek soru sordum.
"Abi? Benim adım ne?" Dedim. Abim benim odada olduğumu daha yeni farkedince aniden bana döndü. Bakışlarında yalvarmamı yoksa şaşırmamı vardı, çözemiyordum. Abim yine birşey söylemeyince doktorun yanına gittim.
"Doktor bey, abim uyandı. Adımı sordum ama cevap vermedi." Dedim. Doktor hemen odaya gitti, bende peşinden. Odaya geldiğimizde abim bize baktı. Doktor yanına gelerek :
"Meriç bey? Uyandınızmı?"
"Uyanmadım." Dedi abim atarlıca. Gülmemek için kendimi tutsam da güldüğümde abimin ne tepki vereceğini bilmediğim için ciddi durmaya çalıştım. Doktor bey ise kendine bir sandalye çekip oturunca banada koltuğu gösterdi, oturmam için. Hemen geçtim ve deri koltuklara oturdum. Abim bir doktora bir de bana bakarken çok korkunçtu. Gözlerindeki bir anlam vermeyen bakışları korkutuyordu.
"Meriç bey? Şimdi sorduklarıma cevap vermelisiniz." Dedi doktor. Abim cevap vermeyince doktor devam etti.
"En son telefonda kimle görüştünüz?" Dedi. Tam da sorması gereken bir soruydu. Ama abim başını öne eğmiş ellerine bakıyordu. En sonunda cevap verdi.
"Bunu neden soruyorsun?" Dedi.
"Bakın, meriç bey. Bunları öğrenmemiz gerek. Aksi taktirde size yardımcı olamayız. Sorununuzu anlamalıyız." Dediğinde abim bana göz ucuyla baktı. Al şunu başımdan der gibi bir bakışı vardı. Bunları yaptığına göre bence beni tanıyordu. Biraz daha dikkatli baktığımda abimin bana bakmadığını farkettim. Abimin gözlerine bakıp nerye baktığını anlamaya çalışınca benim cebimdeki fotoğrafa baktığını farkettim. Aman tanrım, sandıktaki fotoğrafı görmüştü. Bir saat beklemek için eve gittiğimde doktora göstermek için almıştım evden. Şimdi ise abim görmüştü. Ve tam 2 dakika boyunca gözlerini ayırmadı. Doktor bey ise noluyor? Der gibi bana bakıyordu. Ben ise bir abime bir de doktora bakıyordum. Cebimdeki fotoğrafı ucu görünmeyecek şekilde cebime sokup abime baktım. Malum böyle yapımca şimdide bana bakıyordu. Bu bakışları aynı evdeki bakışıydı. Yani saat üçte bana baktığı zamanki bakışıyla aynıydı. Tanrım korkmamak için on fırın ekmek yemem lazımdı. Abim hala bana bakarken doktor bey eliyle gizlice çıkalımmı işareti yapınca beraber kapının önüne geldik. Doktor bey abimin kapısını kapattıktan sonra bana baktı. "Ne oluyor onur?" Dedi.
"Şey, ben size bi fotoğraf gösterecektim. Abimin odasına bulmuştum. Ama abim onu sizden önce gördü."
"Ver bakim o fotoğrafı." Diyerek elini uzattı. Bende cebimden fotoğrafı çıkartarak eline verdim.
"Bu üç kişi kim?" Dedi doktor fotoğrafa bakarak.
"Orda üç kişi yok. Dört kişi var."
"Nasıl yani?"
"Bakın şurda bir kişi daha var." Diyerek fotoğrafın arkasındaki elinde anahtar olan adamı gösterdim. Doktor bey fotoğrafı yakınlaştırdı ve biraz baktıktan sonra bana baktı.
"Abin bunları tanıyormu?"
"Bilmiyorum. Ama muhtemelen öyle. Çünkü onun odasında buldum."
"Ya başkası koyduysa?"
"Kim koyabilir ki başka? Saçmalamayın."
"Elinde anahtar var. Bulduğunuz yerde bu anahtarı gördünüzmü?"
"Aaa evet." Dedim ve diğer cebimdeki anahtarı çıkardım. Doktor bey uzun süre baktıktan sonra :
"Bu bi kutu anahtarı."
"Nerden biliyorsunuz?"
"Aynısından bende de var."
"Sizdede mi var?"
"Evet. Sadece renkleri farklı. Bizimki gümüş renginde bu ise altın renginde."
"İyide bu ne kutusu ki?" Dedim. Doktor, bey uzun süre bana korkuyla baktıktan sonra :
"Onur bu fotoğrafı abine göstermeliyiz."
"Hayır, saçmalamayın. Görürse bana kızabilir."
"Onur, neler olduğunu öğrenmemiz gerekiyor?"
"Ama...."
"Abinin düzelmesini istiyormusun?"
"İstiyorum."
"O zaman ver şu fotoğrafı." Diyerek kapıyı açıp içeri girdi. Bende girip kapıyı kapattım. Abimin yanına geldim. Ve abimin başı öne eğikken hemen baktığı yere fotoğrafı attım. Şuan fotoğraf tam önünde elinin üstündeydi. Doktor bey ise karşıya geçip oturdu. Bu sefer de ben abimin yanına oturdum.
"Abi bu fotoğraftakiler kim?" Dedim. Doktor beyle bakıştıktan sonra abime baktım. Elleri başında fotoğrafa bakıyordu. Sonra bize bakmadan cevap verdi.
"Bunu nerden buldun?"
"Abi bunun ne önemi var? Sadece bu fotoğraftakileri tanıyormusun? Bence tanıyorsun çünkü senin odanda buldum."
"Kim biliyormusun?"
"Kim?"
"Gel yanıma." Deyince abimin hemen yanına yatağa oturdum. Abim ise küçük oğlanı gösterip :
"Bu sen." Dedi.
"Nasıl bu ben miyim?"
"Evet o sensin. Şu yanındaki oğlan ise ben."
"Şu kadın kim?" Dedim falcıya çok benzeyen kadını gösterip.
"O falcı."
"Ne! Nasıl yani bu benim gittiğim falcımı?"
"evet."
"İyide bizimle ne işi var?"
"O da bizimle yaşıyordu."
"Nasıl yani?"
"Yanisi o falcı dediğin bizim ANNEMİZ." Diyince kalbimde bir sıkışma hissettim. Aman tanrım! Demek o kadın annemizdi. Neden bu kadar abimi sorduğunu şimdi anlamıştım. Sakladığı şey ise demek bu fotoğraftı. İnanamıyordum! Peki ya anahtar o neyin nesiydi? Ama en çokta şunu merak etmiştim.
"Bu kim abi?" Dedim 4.kişiyi göstererek. Abim bana baktıktan sonra fotoğrafa bakıp sonra bidaha bana dönüp : "salakmısın be orda kimse yok!" Dedi. Abime fotoğrafı daha çok yakınlaştırıp gösterdim.
"Bak elinde anahtar var. Ve bu anahtarıda fotoğrafın yanında bulmuştum." Dedim ve cebimdeki anahtarı çıkarıp yatağa koydum. Abim anahtara bir şokla bakıp bana baktı, sonra da fotoğrafa. Doktora döndüğümde ise siz devam edin der gibi bir hareket yaptı. Bende abime döndüm.
"Abi bunların senin odanda ne işi vardı? Nedem söylemedin annemizin yaşadığını? Bu anahtar da ne?" Dedim sinirlenerek. Abim başını ovalayıp fotoğrafla anahtarı yere atıp bağırdı.
"Rahatt bırakınnn beniiiii!!!" Diye bağırdı ve yataktan kalkıp gitmeye çalışınca doktorlar gelip yatağa bağladılar. Çünkü gerçekten tüm eşyaları iğneleri dağıtıp serumunu atmıştı. Mehmet bey ise beni odadan çıkardı. Ve koridordaki sandalyeye oturduk.
"Onur, abin 4. Kişiyi tanıyor."
"Bencede. Ama bunu nasıl öğreneceğiz?"
"Bu sana bağlı. Sizi izlerken çok şaşırdım, onur. Abin bize tek kelime bile etmezdi. Sadece ortalığı dağıtırdı. Ama sana en azından cevap verdi. Bu yüzden de abinin düzelmesi sana bağlı." Dedi, mehmet bey.
"Şimdi ne olacak?"
"Sakinleştirici yaptı, hemşireler. Ben dedim çok sıkmamalıyız diye bu yüzden de şimdi eve gitmelisin ama yarın mutlaka gel." Dedi ve koridorun sessizliğinde gitti doktor. Ben ise sadece arkasından bakabildim..

MİGREN‼️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin