Sabah erkenden hastaneye gittim. İlk başta mehmet beyi görecektim. Kapısını tıklattım, gir sesi gelince içeri girdim. Mehmet bey masasında oturmuş kağıtlara bakıyordu. Ben odaya girince gözlüğünün üstünden bana baktı. Hemen karşısındaki sandalyeye oturdum.
"Onur, abinin durumu pek iyi değil. Gerçekten çözemiyoruz. Burya ilk defa böyle bir hasta geldi. Ama ben birşey sormak istiyorum."
"Buyrun.."
"Abin, yani nasıl desem yaptığı hareketler ve konuşmaları bana pek sağlıklı gelmiyor. Abin daha önce uyuşturucu kullanmış olabilirmi?"
"Hayır. Bu mümkün değil. Abimin asla kötü alışkanlığı yoktur."
"O zaman bunlar biraz deli belirtisi."
"Saçmalamayın doktor bey, daha düne kadar hiç bir şeyi yoktu."
"Olabilir. Ama asla durduk yere olmaz. Yani abin, ya gerçekten bişe gördü etkilendi ruh sağlığı bozuldu, yada deli olduğu için böyle davranıyor. Bizde zaten bunu anlamaya çalışıyoruz. Benim fikrim bence abin deli. Yani çok önceden de deliydi, sen farketmemiş olabilirsin. Bence onu bir akıl hastanesine yatırırsan çok daha iyi olacaktır."
Bu ne saçmalıyordu böyle ya.
"Hayır, asla olmaz. Benim abim deli falan değil. İki bi hareket yaptı diye deli teşhisi koyamazsınız. Madem bu iki hareketten olan bişey o zaman kusura bakmayında siz özürlüsünüz madem. Şu tipe bak!" Diyip çıktım odadan. Biraz fazlamı demiştim ya? Yani sonuçta adam doktor. Ama neyse, sonuçta abim söz konusu.
Abimin odasına girdim. Yine oturarak duvara bakıyordu. Yanına geldim.
"Abi, bugün nasılsın?"
"Nasıl olmamı bekliyorsun? Şu hale bak! Bu lanet odada beni bırakıp gidebilmene hayranım doğrusu."
"Abi sorununu çözmemiz gerek."
"Ya ne sorunu ne saçmalıyosun ya!"
"Abi bir sorunun olduğu çok açık. Her halinden belli oluyor."
"Onur, benim sorunum morunum yok! Zaten yatağa bağladılar, bide sen gelmiş burda saçmalıyosun resmen deli muamelesi yapıyolar lan bana."
"Abi o zaman evdeki kendini boğmalar neydi?"
"Ya nediyosun ya ne boğması nediyosun onur! Bak zaten sinirlerim bozuk bide burda saçmalama allahını seversen."
"Abi kendini boğuyodunya bi telefon gelmişti evden gitmiştin hatta ben arkandan bağırmıştım felan hiçbirini hatırlamıyormusun?"
"Nediyosun sen onur?"
Eyvahh demek hafıza kaybı derken bunu demek istiyordu. İyide o zaman annemi nerden hatırlamıştı? O fotoğraftakileri nerden biliyordu? Of of bu çok saçma ya neler oluyor?
"Abi gerçekten hiç bişe hatırlamıyormusun?"
"Ya onur, sırf ben kendimin deli olduğuma inanayım diye bana saçma sapan şeyler anlatma!"
"Abi ama bunlar sa"
"Ya kes ya! Çık odamdan bidaha da gelme lan buryaa!!" Diye bağrınca Çıktım odadan. Mahçup bir şekilde doktorun odasına girdim. Mehmet bey bana baktı. Valla çok ayıp etmiştim.
"Mehmet bey, ben gerçekten az ö"
"Hiç sorun değil, onur. Sizde haklısınız, abiniz gerçekten normal değil. Buna üzülmenizi sinirlenmenizi anlıyorum fakat bizde burda size yardım etmeye çalışıyoruz."
"Ben şey abime dedim yaptıklarını anlattım ama hatırlamadı."
"Hatırlamadımı?"
"Evet."
"Hmm.. Ama annenizi hatırladı?"
"Evet ama bilmiyorum, gerçekten artık olayları bende çözemiyorum."
"Bakın, yani kızacaksınız ama normal bir insanın bir şey hatırlamaması için bir maddeye"
"Ya allah aşkına doktor bey ya. Ben abimin asla ama asla bir maddeye bağımlı olduğunu görmedim. Zaten öyle de değil. Sadece yani son zamanlarda bi garipleşti ama bunu lütfen bir maddeye bağlamayın ben abimi tanıyorum. Böyle bir şey yapmaz."
"Bundan nasıl bu kadar eminsiniz? O zaman söylermisiniz, başka ne olabilir? Yani başka ne olabilirki hani aklımı kaybetti deli dedik olmaz dediniz bi fotoğraf gördü şaşırdı arkadaki kişiyi tanıttı felan yani böyle saçmalıklar ancak bir maddeye"
"Doktor bey, gerçekten ama gerçekten abim zaten böyle bir şey yapsa ilk benim habe ya ne saçmalıyoruz biz ya! Sen doktorsun bişeyler yap işte ayrıca da abimi yatağa bağlamayın lütfen o pek böyle şeylerden hoşlanmaz."
"Onur, abini açmasak daha iyi olur."
"Hayır canım saçmalamayın lütfen."
"Onurcum, abin şuan rahatsız ve bu yüzden de yatakta bağlı kalması daha iyi."
"Ne alakası bar canım bağlasak ne bağlamasak ne?"
"Abin her an hastaneden kaçabilir, bu yüzden bağladık çünkü abin intihar girişiminde de bulundu."
"Ne! Ama neden? Ne zaman? niye bana söylemediniz?"
"Tamam sakin olun. Demiyelim dedik ama herneyse, yani durum vahim."
"Ne yaptı ki?"
"Bileklerini cam parçasıyla kesmeye çalıştı, ama allahtan biz gelmiştik yani ucuz atlattı."
"Ne zaman yaptı?"
"Yatağa bağlamadan önce."
"İyide yani neden böyle bir şey yapsın ki? Bu kadar ne oldu? Doktor bey ben abimle konuşucam. Hazır yatakta bağlı iyice damarına basarsam söyleyebilir, yoksa bu iş iyice uzayacak."
"Çokta sık boğaz etmeyin."
"Valla artık umrumda değil. Üç gündür burdayız yeter ya artık bu işe birinin son vermesi gerekiyordu o kişide benim." Diyip abimin odasına girdim. Bu sefer uzanıyordu. Umarım sorduklarıma cevap verir.
"Abi?"
"........"
"Abi? Sana diyorum."
"Ne!"
"abi tripin kime?"
"Sana."
"Ya abi lütfen yapma ya. Bak ben hala olanları anlayamıyorum. Yani bi açıklasan hiç bir şey demedin dediysende tek cevaplarla geçiştirdin. Şimdi seni dinliyorum abi, ilk ve son kez."
"Onur, ne anlatmamı istiyosun? Ya lanet olsunn yaa! Neee anlat ne var oğlum sor söylim sinirlendirme Adamı"
"Tamam peki ama söylediklerimin hepsini cevap vereceksin."
"Tamam sor. Ama benimde bir şartım var."
"Ne?"
"Herşeye cecap verirsem beni burdan çıkarcağına söz ver."
"Ama abi doktor de"
"Ya banane doktorun ne dediğinden ya bak yoksa sorduklarına cevap vermem."
"Tamam. O zaman soruyorum."
"Sor uzatma işte."
"4.kişi kimdi?"
"Hangi 4. Kişi ?"
"Abi biliyorsun işte, fotoğrafta ki 4. Kişi."
"Onur, ben onu tanımıyorum, zaten farkındaysan biz onun orda olmasından bile yani haberimiz bile yoktu anlamıyormusun?"
"Anladım, ama o zaman kimdi?"
"Bilmiyorum, Geç bunu."
"Falcı kadın, o bizim gerçekten annemizmi?"
"evet."
"İyide bana neden söylemedin, sen nerden öğrendin?"
"Bak bu konuları uzun uzun sonra konuşuruz. sen beni burdan çıkar, evde her şeyi anlatıcam. Annemizi de eve alırız bide ondan dinlersin."
"anahtar?"
"O bi kutu anahtarı. Onu da gösteririm. Tabi kutuyu bulabilirsem."
"Peki o boğmalar falan neydi?"
"Ben öyle bir şey yapmadım."
"Peki dışarı çıkınca kimi görmüştün?"
"Yeter ya iyice sorgu odası oldu burası. Hadi aç beni eve gidelim."
"İyide soruma cevap vermedin?"
"Onur sıçtırma soruna hadi aç şu ipleri."
"Abi ama dok" dememe kalmadan doktor içeri girdi.
"Nasılsınız bayım?" Diye abimin yanına geldi. Abim adamı süzdükten sonra :
"Sen kimsin?"
"Ben doktorunuzum. Hatırlamıyormusunuz?"
"Ahh, evet. Şimdi hatırladım."
"evet ara sıra olabilir böyle şeyler, ee bugün daha iyimisiniz?" Diyerek abimin serumuna iğne yapıyordu doktor. Hemen abim sordu.
"Bu iğne ne?"
"bu sizi rahatlatıp uykuya dalmanıza yardımcı olacak."
"Hayır, istemiyorum!"
"Ama bu gerekli neyse siz rahatınıza bakın." Abim elini ipin altından geçirerek zorlada olsa komodindeki vazoyu alıp doktorun kafasına geçirdi. Mehmet bey bayılmıştı. Hemen bir şokla : "abi naptın sen?" Dedim.
"Bayılttım."
"Görüyorum." Dedim ve hemen dolaptan kolanyayı alıp mehmet beyin boğazına sürdüm. Fakat ben bunu yaparken ensemde bir sertlik hissettim, tanrım biri enseme vazo geçirmişti. Sonra bulanık görmeye başladım, ve artık bayılmıştım..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİGREN‼️
Novela JuvenilAnnesi ve babasını kaybeden iki erkek kardeş. Biraz embesil olmalarına rağmen ikiside iyi bir insandır. Fakat meriç ve onur biraz farklıdır ve bazı uyuşmaz özelliklerinden dolayı her zaman bir olay çıkar. Anneleri babalarıda onlar daha küçükken öld...