ocho

2.3K 109 34
                                    

başlamadan önce yine bugün yayınladığım diğer bölümü okumadıysanız ilk önce ona bakıp okuduğunuzdan emin olunn 🤙🏻

Telefonum yanımda değildi ve benim şu an gerçekten işe gitmem gerekiyordu. Ama ben ne mi yapıyordum? Tabi ki Pedri ile onun amerikan tarzı mutfak tezgahının önüne oturmuş bir şekilde içerideki televizyondan maç özeti izliyordum. Halimden oldukça memnun olduğumu saklamama gerek bile yoktu. Onlar benim çekimimi iptal ettilerse ben de kendi başıma çekimimi iptal edebilirdim.

Kafasını hafifçe bana doğru kaydırdı ama hala gözleri televizyondaydı. Eli ile televizyonu gösterip, "Eğer o pası kaçırmasaydım bir gol daha geliyordu." dedi. "Eğer o pası kaçırmasaydın kazanmış olacaktınız." dediğimde elini tezgaha vurdu ve önündeki tostundan bir ısırık aldı. Onun bu haline güldüm ve ben de tostumu yemeye başladım. Uzun zaman sonra yemeğimde değişiklik yapmak iyi hissettirmişti.

Özet bittiğinde hareketli sandalyesi bana doğru döndü. "Saat bire geliyor. Senin herhangi bir işin yok mu?" Onun telefonundan saate baktım. "Büyük ihtimalle var ama gitmek istemiyorum." Elini tezgahta duran elimin üzerine koydu. "Sen işe, ben antrenmana." dedi ve ayaklandı. Mızmızlandım ve kafamı tezgaha yasladım. "İstemiyorum."

Sandalyelerin yaslanma yeri olmadığı için Pedri rahatça gelip kollarını belimin etrafında doladı. "İşinde iyi olmak istiyorsan çalışman gerekiyor Natalia. Tıpkı benim gibi." Sonunda kendini övmeyi ihmal etmemişti. Ayağa kalktım ve tezgaha belimin biraz üzerini yasladım. Onun kolları hemen yan taraflarımda duran tezgaha yaslanmıştı. Tam karşımdaydı ve hala üzerimde tişörtten başka hiçbir şey yoktu.

"İşimde iyiyim zaten." dedim. Kafasını boynuma gömdü. "Öyle mi?" dedi boğuk sesi ile birlikte. Kararlılığımdan ödün vermeden, "Öyle." diye yanıtladım onu.

"Başka nelerde iyisin?" diyerek kafasını boynumdan kaldırıp göz hizamda durdu. "Göstermemi çok istersin." diyip dudaklarına kapandım. Onu öperken dudaklarımın üzerine doğru güldü.

Elleri yavaşça belimden kalçalarıma doğru kayarken ellerimi onun göğüsüne koyup yavaşça ittirerek durdurdum. Az önce yediği tost onu doyurmamış gibi dudaklarımda olan bakışları sonunda gözlerimi buldu. "Ama biliyorsun ki gerçek işimde de iyi olmam gerekiyor. Bu yüzden çalışmaya gideceğim." Kollarının arasından çıkıp giyinmek için odasına girdim. Giderken gözlerinin sırtımda takılı kaldığını hissedebiliyordum.

Elbisemi tekrar giymek bana dünü hatırlatmıştı. Hala üzerindeki alkol kokusu gitmemişti. Bu yüzden yüzümü buruşturdum. Masanın üzerinde duran Pedri'nin parfümlerini gördüğümde yavaş adımlar ile oraya ilerledim. Üç parfüm vardı ve hepsi buram buram Pedri kokuyordu. O an üçünü de alıp götürmek istedim.

Aralarından birini seçip üzerime üç fıs sıktım. Ağır değildi ama hafifte sayılmazdı. Tarif edemediğim, sadece Pedri'de bulunan farklı bir kokuydu bu.

Odadan çıktıktan sonra giyinmek için Pedri girecekti ama kokumu alınca durdu. "Benim gibi kokman, bana aitmişsin gibi hissettiriyor." Gülümsedim ve onun odaya girişini izledim. Dakikalar geçmeden elinde spor çantası ile birlikte çıktı. Onun arabasına binip evime kadar sürmesini izledim.

Kapının önünde durduğunda ona dönüp üzerine doğru eğilerek dudağına küçük bir buse bıraktım. Tam kapıyı açacaktım ki bileğimden yakalayıp beni tekrar kendine çekti ve tekrar öptü. Bu, buse denilemeyecek kadar uzundu. "Sonra görüşürüz." diyerek arabadan indiğimde ben eve girene kadar orada öylece durdu.

Kapıyı Paulo açmıştı. İçeriye girip kapıyı kapattığımda beni süzdü. Sonrasında ise gözleri boynumda takılı kaldı. "Sürtüşmeler yaşanmış diye yorumladım." dedi boynumu göstererek. Anlamayarak kaşlarımı çattım. Aynanın önünde bahsettiği yere baktığımda kan topladığını ve kırmızı bir şekilde beyaz tenimde ortaya çıktığını gördüm. "Yaşandı."

tití me preguntó ; pedriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin