dieciséis / final...

1.1K 65 14
                                    

Ayın sonuna geldiğimizde final maçına son bir gün vardı. İspanya ile Fransa arasında oynanacaktı ve tüm dünyada inanılmaz bir ses getirmişti. İnternette okuduğum kadarıyla çoğu kişi Fransa'nın kazanmasının daha muhtemel olduğunu savunuyordu ama benim için asla öyle değildi.

Salondan çıkıp odaya girdiğimde Pedri'nin kara kara oturup düşündüğünü gördüm. Kaşlarım çatıldı ve yanına yaklaşıp yatakta yanına oturdum. Elim omuzunu bulurken, "Neyin var?" diye sordum.

Kafasını yerden kaldırmadan omuzlarını oynattı. "Bilmiyorum. Kazanamazsak ikincilik çok zoruma gider. Yolun sonuna kadar gelmişiz sonuçta." dedi. Elim omuzundan ensesine doğru çıktı ve işaret parmağım ile saçlarıyla oynadım. "Önemli değil sevgilim. Bu kupayı alıp evimize döneceğimizi biliyorum." Kafasını kaldırıp bana baktı. "İkincilik berbat bir şey." dedi. Gülümsedim. Bunu benden daha iyi kimse bilemezdi. Kariyerimde hep birinci olmamıştım. "Biliyorum." dedim sadece.

Gözleri gülümsememde takılı kaldı. "Takıma güveniyorum, taraftarlara güveniyorum, en önemlisi sana güveniyorum. Bu gerginlik ve heyecan her şeyin tuzu biberi." diye devam ettim.

"Bu güven hissi beni geriyor zaten. Ya başaramazsam, ya isteğimi yeterince ortaya koyamazsam, ya en önemli pozisyonda çok basit bir hata yaparsam?" dedi. Ensesindeki elimi hareket ettirmeye devam ettim. "Yapmayacaksın." dedim. "Bunu kendin de biliyorsun. İnsanlar çabaladığını görecek. Onlara bunu göstereceksin."

Kafasını salladı. "Göstereceğim." dedi. Gülümsemem büyüdü. Dudaklarıma yaklaşıp küçük bir öpücük kondurduğunda "İyi ki varsın." diye fısıldadı üzerine. Tek hamlede beni belimden tutup kucağına yerleştirdiğinde, "Stresimi atmamda yardımcı olur musun?" diye sordu. Dudaklarına gömülmeden hemen önce ona, "Seve seve." diye yanıt verdim.

Binlerce insan ikiye ayrılmış kendi takımlarını desteklemek için büyük bir heyecanla bekliyordu. Derin bir nefes aldım ve Pedri'nin iyi olacağını ümit ettim.

Öncesinde olan büyük bir seremoni ile takımlar sahaya çıktı. Heyecandan yerimde duramıyordum resmen. Üzerimde ülkemin forması, arkasında sevgilimin ismi yazılıydı.

Pedri'nin beni buradan görmesine imkan yoktu. Ama yine de fısıltıyla "Buradayım, yanındayım." dedim. O an çok garip bir şey oldu. Sanki beni duymuş gibi eğik duran başını dimdik kaldırdı ve karşısına baktı. Beş saniye kadar sonra ise gözleri beni buldu. Yüzlerce insan içinden beni buldu diyorum. Onun tepkilerini görebilecek kadar yakındaydım. Yüzünün gevşediğini ve derin bir nefes bıraktığını görmüştüm.

Kocaman gülümsedim ve zıplayarak ona el salladım. Gözlerini benden ayırmadan tıpkı benim gibi gülümsedi o da.

Milli marşlardan sonra herkes pozisyonunu aldı ve tüm futbolcuların hayali olan o kupanın final maçı başladı.

İlk yarıyı Joselu'nun golü ile üçe bir tamamlamıştık. Mbappe yine terör örgütü gibi sahada rüzgarlar estirmişti. Çoğu kişinin umudu şimdiden bitmişti ama önümüzde daha kırk beş dakika vardı. Kazanmak zorundaydık.

İkinci yarı başladı. Gergince bekliyor, yeri geldiğinde taraftarlar ile tezahürat yapıyordum. Ellinci dakikada Pedri'nin golü ile kahkaha atarak yanımdaki adını bile bilmediğim kadın ile zıplamaya başladık. İşte geri dönmüştü.

tití me preguntó ; pedriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin