trece

2.1K 103 15
                                    

Pedri arabayı otelimin önünde durdurduğunda ona döndüm. "Maçı kutlamak için bugün benimle kalmanı teklif ediyorum. Yarın birlikte dışarı çıkıp dolaşırız. Ayrıca sana küçük bir haberim de var." Dünden razıymış gibi sırıttı ve arabayı otoparka doğru sürdü.

Güldüm ve araba park edildikten sonra kapımı açıp indim. O da dolanıp yanıma geldi ve kolunu omuzuma doğru sarıp kendine çekti. "Aslında takım ile kaldığımız otelen bir oda tutsan seni çok daha sık görebilirim." Gözlerimi kıstım ve düşündüm. "Öyle daha iyi olabilir." dedim ve Valentina'yı aramayı aklımın bir köşesine yazdım.

Birlikte asansöre bindiğimizde kimse olmadığını ve neredeyse otuzuncu kata çıkacağımızı hesaba katarak üzerime doğru geldi ve kafasını eğerek omzuma yasladı. Kollarımı onun belinin etrafından geçirip sırtında birleştirdim. Kafamı ise boynuna doğru soktum ve sıcak nefesimi onun boynuna doğru verdim. "Bugün yorucuydu." dedi boğuk sesiyle. "Ben inanıyorum." dedim. "Yani kupayı kaldıracağınıza."

Omuzumdan boynuma sürterek getirdiği yüzünde oluşan gülümseme yüzünden nefesi boynuma vurdu. "Bir ay boyunca bolca şans öpücüğüne ihtiyacım olacak." dedi. Ben de, "Çoktan hazırım." diye karşılık verdim.

Saniyeler sonra doğru kata geldiğimizde kimsenin düğmeye basmaması yüzünden mutluydum. Benden uzaklaştı ve ben de odamın kapısına doğru ilerleyip kartı okuttum ve içeriye geçtik.

"Birazdan banyonu kullanabilir miyim?" diyerek kendini koltuğa attı. Çantamı kenara bırakırken kafamı salladım ve ben de koltuğa oturdum. "Geçen çıktığım defileyi hatırlıyorsun değil mi?"

Kafasını salladı ve dikkatini hafifçe gülümeyerek bana yoğunlaştırdı. "Global elçileri olmamı istediler." Pedri'nin kaşları havaya kalktı ve gülümsemesi büyüdü. "E mükemmel!" Doğruldu ve bana sarıldı. "Birkaç gün sonra anlaşmayı imzalamaya gideceğim."

"Kim bilir daha hangi büyük markalar seni bünyesine alabilmek için savaşacak." Benden ayrıldığında gözlerime baktı. "Ben de buna inanıyorum." diye ekledi.

Gülümsedim. "Demek istediğim buydu işte. Fırsat bulamadım söylemeye." Muzip bir tavırla tek kaşını kaldırdı. "Eğer demek istediğin şeyi bitirdiysen-" Eli bacağımın iç tarafına doğru kayarken onu durdurdum. "Hayır, Bay Gonzalez." Yenilerek elini çekti ve ayağa kalktı. "Banyonu kullanıyorum." Elimle ona izin verircesine bir işaret yaptım ve ben de kalktım. O odam ile birleşik olan banyoya girerken ben de formamı çıkarıp buraya gelirken getirdiğim ve şu an pijama niyetine kullanacak olduğum ince tişörtü giydim. Altıma iç çamaşırımdan başka hiçbir şey gitmemiştim. Sanki daha önce Pedri beni hiç böyle görmemişti değil mi?

Çıkardıklarımı toparlayıp yatağa yattım ve yorganı omuzlarıma kadar çekip gözlerimi kapattım. Maçlar bana her zaman enerji verirdi ama sonrası fazla yorucu olurdu. Bu yüzden şu an deli gibi uykuluydum.

Dakikalar sonra çoktan derin bir uykuya dalmışken yüzümde hissettiğim birkaç soğuk su damlası ile gözlerimi araladım. Pedri yanağımı öpmüştü ve o yüzden ıslak saçlarından damlayan damlalar suratıma ulaşmıştı. Gece lambası açıktı. Bu yüzden onu ve tabi ki güzel karın kaslarını net bir şekilde görebiliyordum. Nereye baktığımı fark ettiğinde sesli bir şekilde güldü. Gözlerimi tekrar kapattım.

Yatağın bir yanı çöktüğünde oraya doğru, yani arkama döndüm. Üzerinde yine eşofmanı haricinde hiçbir şey yoktu. "Hasta olacaksın." dedim ıslak saçlarını kastederek. Kafasını yastığa koyarken elini belime attı. "Önemli değil." Eli belimi okşarken kendini bana doğru yaklaştıdı. Yıkandığı halde burnuma gelen kendine has güzel kokusu gözlerimi tekrar kapatmama neden oldu. Ona doğru sokulup kafamı boynuna, ellerimi ise çıplak göğüs kafesine doğru yasladım. O ise ellerini tamamen belimden sırtıma doğru sarıp beni kendine, huzurlu kollarının arasına çekti.

tití me preguntó ; pedriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin