nueve

2.3K 96 36
                                    

Küçük ve sıcak bir ortam olduğu dışarıda belli olan kafenin kapısını iterek içeriye girdim. Antony'yi en köşede otururken görmek sürpriz olmamıştı. Kapı açılınca tepede şangırdayan zil kafasını bana çevirmesine yetmişti. Hızla sandalyesinden kalkıp benim masaya kadar gelmemi bekledi.

Yanına geldiğimde ilk yaptığım şey eldivenlerimi ve çoktan çıkardığım kaskımı masaya koyarak onun ilk hareketini beklemekti. Elini selamlaşmak için uzattı ve tuttum. ''Üzgünüm Natalia. Olanları kendime geldiğim zaman, yani bu sabah öğrendim. Böyle pervasızca davranmak istemezdim.'' Hafifçe gülümsedim. ''Oturalım ilk önce.''

Hemen gelip sandalyemi çekti. ''Gerek yok. Kendim yapabilirim.'' Ben hala ayakta dururken, ''Kendimi affettirmek için bir şeyler deniyorum, bozma.'' dedi. Gülümsemem büyüdü ve ben sandalyeye oturunca o da önümdeki diğer sandalyeye oturdu. Ben gelmeden önce ne konuşması gerektiğini kafasında kurmuş olmalıydı. Çünkü şu an cümleleri ardı arkasına hızlı bir şekilde sıralamak istiyormuş ama kendisini tutuyormuş gibi duruyordu.

Onu daha fazla bekletmeden konuşması için işaret verdim. ''Neyi bekliyorsun?'' Derin bir nefes alıp verdi ve gözlerini masaya dikti. ''Az önce dediğim gibi, özür dilerim. Ne kadar sarhoş bile olsam kendimi tutmam gerekiyordu. Beni orada Paulo bulmuş ve ekibe haber vermiş. Ona da teşekkür ettiğimi söylersen sevinirim." Gözlerini, gözlerime değdirdi. "Herhangi bir şey hatırlıyor musun?"

Kafamı iki yana salladım. "Sabah Pedri'nin söylemesinden biliyorum sadece." Pedri'nin ismini andığımda gözlerini yine gözlerimden çekti. "Sana içecek bir şeyler ısmarlamama izin ver."

Kafamı salladım. O iki kahve sipariş etti ve biz bir süre daha kahve eşliğinde konuştuk. Kabul etmeliyim ki hemen kalkıp gitmek için kahveyi beş yudumda içmiştim.

"İkimiz de sarhoştuk ve sarhoşken doğru düşünemediğimizi biliyorum. O yüzden benim için sıkıntı yok." Gülümsedi. Ayaklandığımda kaşlarını havaya kaldırıp bana baktı. "Gidiyor musun?"

"Başka bir gün görüşürüz." dedim. İsteksizce benimle vedalaştı ve ben de eşyalarımı alıp motoruma binerek kafeden uzaklaştım.

Paulo her zaman olduğu gibi evdeydi. Onun Şans ile oyununu bölmüştüm. "Antony ile buluştum." dedim kendimi koltuğa atarken. Antony'nin ismini duyunca sırtını doğrulttu ve koltuktan uzaklaştı. "Ne diyor yine? Bir daha mı seni köşeye sıkıştıracakmış?" Kafamı iki yana salladım. "Saçmalama, özür dilemek için yazdı, ben de gittim. Numaramı da sen vermişsin zaten. Teşekkür ediyor sana." Kafasını salladı ve geri yaslandı.

Eve bir bakış attım. "Evi mi satsam?" diye soru yönelttim ona. "Nereden çıktı şimdi bu?" dedi tek kaşını kaldırarak. "Gökdelen dairesine taşınmak istiyorum." Gözlerini devirdi. "Burası da gayet güzel." Tabi ki güzeldi. Ona söyleyeceğim lafı telefon sesi böldü.

Hemen yan tarafımda duran telefonu alıp açtım. Valentina arıyordu. "Çok önemli bir şey oldu!" diye bağırmaya başladığında telefonu bir süreliğine kulağımdan uzaklaştırdım. Sevinçli olduğuna göre önemli bir şey olmamıştı. "Saint Laurent defilesine çıkıyorsun! Yarın!"

Kesinlikle önemli bir şey olmuştu.

Tükürüğüm bile buna dayanamayıp boğazıma kaçarken "Ne!" diye ona karşılık olarak bağırdım ve öksürmeye başladım. Paulo kötü bir şey sandığı için hemen yanıma geldi ve kaşlarını çattı.

"Az önce aradılar. Yarın erkenden gidip prova yapman lazım. Senin yerine çıkacak olan model sabah büyük ölçüde ayağını incitmiş ve sen onun bedenine tam uyuyorsun. Bu senin için bir şans." Kahkaha atarak ayağa kalkıp zıplamaya başladım. Arada bir kollarım Paulo'nun kafasına çarpıyordu.

tití me preguntó ; pedriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin