Korku ile uyandığımda odamın karanlık olduğunu fark etmiştim. Akşam mı olmuştu? Duvarda ki saatte 19:57'yi gösteriyordu.
Yataktan doğruldum ve ayağa kalktım. Uyandığımda aklıma gelen tek kişi vardı. Gülümseyerek yaşadığımız şeyleri tekrar düşündüm. Biz şimdi neydik? İkimizde bilmiyorduk sanırım bunun cevabını. Olsun bazı soruların cevabı olmasada olurdu benim için, ben onu sevmeye devam ettikçe hiç bir şeyin önemi yoktu. Tabii onunda beni...
Odamdan çıktığımda tanıdık bir sesin kahkahası yankılandı kulaklarımda. Annem babamda içeride birisiyle konuşuyorlardı. Duyduğum sohbet sesleri kaşlarımın çatılmasına ve merdivenlerden hızlıca inmeme sebep olmuştu. Misafir odasına ilerledim ve kapının önüne geçerek karşımda elinde kahve ile bana baka kalan adam ile kaşlarım daha çatıldı.
Azat...
Bir yandan elinde türk kahvesini yudumluyor, diğer yandanda annem ve babamla sırıtarak sohbet ediyordu. Gözlerim şaşkınlıkla kocaman açılırken yana yatarak ona baka kalmıştım.
Beni fark ettiğinde gözleri benden ayrılmadan bakmaya devam etmişti. Annem de beni fark ettiğinde hâlâ sinirle Azat'a bakıyordum.
"Heh uyandı, gelsene kızım bak misafirimiz var."
Azat sinsi bir şekilde bana gülümseyerek bakıyordu ancak maskesi yüzünde olduğu için herkes içten bir gülümseme olarak görüyordu. Yavaşça yanlarına ilerleyerek içeriye geçtim. Azat'ın gözleri benden ayrılmamakla beraber annemlerde merakla ne yapacağımı merakla bekliyordu.
"Hoşgeldin"
İmalı bir şekilde söylediğim kelimeyi yine gülümseyerek karşılanmıştı.
"Hoşbuldum"
Kahvesinden bir yudum daha alarak fincanını masaya koydu ve ayağa kalktı.
"Ee artık bana müsaade, tanıştığıma çok memnun oldum, kahvede çok güzel olmuş ellerinize sağlık."
Anneme hitaben söylediği iltifatla annemi kör noktasından vurmuştu. Annemde kulaklarına kadar açılan gülümsemesi ile ona karşılık vermişti.
"Ne demek, istediğiniz zaman kahvemizi içmeye gelebilirsiniz."
Azat ise gülümseyerek tekrar bana bakmıştı. Daha sonra annemin eline yaklaşarak öpüp başına koymuştu, babama da aynısını yaparak küçük bir şeyler fısıldamış ve gülüşmüşlerdi. Şaşkınlıkla yaptıklarını izliyordum ve her dakika şaşkınlığım katlanıyordu. Cihan için hayal ettiğim şeyleri şimdi yanlış kişi ile yaşıyordum. Bu haksızlıktı.
Birlikte kapıya kadar ilerledik ve yanlız kaldığımızda kapıyı kapatarak bende onunla birlikte kapıya çıktım. Kapıyı kapatır kapatmaz yüzüne sert bir tokat geçirmiştim. Gülen yüzü bir anda ciddileşmişti.
"Sen ne yaptığını zannediyosun? Sen kimsin he? Kimsin sen Azat?"
Susarak sadece beni dinlemişti.
"Sen kimsinde benim evime, ailemin dibine kadar gelip, zehirli dilinle onlarıda zehirliyorsun? Ne yapmaya çalışıyorsun? Amacın ne?"
Kafasını kaldırarak gözlerime taşıdı bakışlarını. Mavileri kızgın değildi, sadece masumca beni izliyordu ancak çenesi gergin gibiydi.
"Bak çiçek... Ailen hoş insanlar, yani... tatlılar. Kimsenin tadının bozulmasını istemem. Ne senin, ne benim, ne de ailenin..."
Dalga geçer gibi küçük bir kahkaha atarak etrafıma bakındım.
"Ne yani şimidi, bu bir tehtid mi?"
"Hayır... Bu ciddi bir konu."
Yüzüme yaklaşarak daha ciddileşti. Bende alaycı yüzümü yavaş yavaş soldurarak ciddileştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ç𝗂𝖿𝗍𝗅𝗂𝗄 [+18]
ChickLit"Soyun" Sessizce yatakta oturmaya devam ettim. "Sana soyun dedim, duymadınmı?" Sakin bir şekilde söylemeye devam ediyordu ama bunu yapmayı istemiyordum. Korkudan yeterince titriyordum zaten. Derin bir nefes verdi ve gözleri ile yukarıya baktı. Daha...