1.Bölüm:Kumsal'ın Hikayesi

60 7 3
                                    

        Hayat daha yeni başlıyordu. 4 yıllık üniversiteyi 5 yılda bitirdim ne büyük başarı ama! İş görüşmesi için şirketlere başvurmama, beni işe alın diye yalvarmama  gerek yok, çünkü beni bekleyen bir şirketim vardı. Babam şirketin başına geçmem için beni zorla mimarlık fakültesine gönderdi. Aslında mimarlığı sevmiştim ama benim hayalim bu değildi. Benim hayalim gastronomi okumak, kendi iş yerimi açmaktı ama babam beni hiç dinlemedi. Babamın baskısına dayanamayıp mimarlık okudum. Ve bu gün benim özgür hayatımda son gündü çünkü yarın istemeye istemeye de olsa şirkete gidecektim. Son günümün tadını çıkarmak istiyordum siyah eşofmanımı giydim ,üstüne en sevdiğim buz mavisi oversize tişörtümü giyip bel çantama cüzdanımı koydum, Kulaklığımı taktım ve telefonumdan müzik açtım, evin anahtarını aldıktan sonra dışarı çıktım hava çok güzeldi. Sokaklarda müzik dinleyerek yürümek hoşuma gidiyordu. Canım her sıkıldığında müzik dinleyerek sokaklarda yürürdüm ama bu son yürüyüşümdü çünkü artık bir işim vardı. Kendimi o kadar müziğe kaptırdım ki sanki şarkının içerisindeymişim gibiydi sanki klipte oynuyordum.

        Kahve almak için bir kafeye girdim oldukça sıra vardı ve ben hala hala müzik dinliyordum aradan 10 dakika geçmiş, sıra bana gelmiş ama ben farkında değildim yere odaklanmış müzik dinliyordum, baristanın bana seslenişiyle uykudan uyanmış gibi oldum bir anda kendime geldim ve oyalanmadan kahvemi sipariş verdim. Beklerken kasanın yanındaki küçük iki kişilik beyaz masaya oturdum. İçimde tuhaf bir his vardı, sanki karşımdaki çocuk bana bakıyor gibiydi belki de bana öyle geliyordu, bir kaç kez etrafa bakıyormuş gibi ona bakıyordum ve her bakmamda bana bakıyor, benim ona baktığımı görünce gözlerini kaçırıyordu belki de bir tesadüftü ama içimdeki tuhaf his gittikçe korkuya dönüşüyordu. Bu durumdan ciddi anlamda rahatsız oldum kahvemi aldım hesabı ödedim ve kafeden çıktım. Eve doğru yürüyordum içimden bir ses takip edildiğimi söylüyordu istemsizce arkamı döndüm ve o kafedeki çocuğu gördüm. Evet bu oydu kahverengi gözleri, kahverengi saçları vardı kafedeki çocuğun aynısıydı, resmen beni takip ediyordu ama neden beni takip ediyordu ki? belki de ben kafamda kuruyordum ama ben yürüyordum oda yürüyordu ben koşuyordum oda koşuyordu kurtulmanın bir yolunu bulmalıydım ama nasıl? Telefonumu bel çantamdan çıkarıp Çağlayı aradım. Çağla kim mi? O benim en yakın arkadaşım çocukluğum onunla geçti. Telefon 2. çalmada açıldı "Alo." "Alo. Efendim Kumsal" "Çağla yardımına ihtiyacım var." dedim nefes nefes. Çağla telaşa kapıldı "Ne oldu? Sen iyi misin? Neredesin? Kötü bir şey yok değil mi?" ve işte beklediğim tepki saniyede 4 soru soran Çağla, korktuğu buradan belliydi. "Bir şeyim yok iyiyim ama bu hep iyi olacağım anlamına gelmiyor. Takip ediliyorum galiba. Kahve almak için kafeye girdim siparişimi verdim. Bir masaya oturdum sonra etrafa bakarken birinin bana baktığını fark etim başta yanlış anladım herhalde dedim ama her seferinde bana bakıyordu ben ona baktığımda da gözlerini kaçırıyordu. Şimdide peşimde ne yapacağım bilmiyorum eve de çok uzağım." dediğim de hala arkamdaydı kalbim yerinden çıkarcasına atıyordu. "şimdi bana hemen k-" derken telefonum kapandı "şarjım bitecek zamanı bulda ya!" Ne yapacaktım şimdi. Aklıma işe yaramayacak ama denemekte fayda var diye bileceğim bir fikir geldi. Yoldan geçen ilk kişiyi durdurup çaktırmadan yardım isteyecektim, evet saçma biliyorum ama denemekten başka çarem yok ki. Karşıma ilk ela gözlü, saçları altın sarısı ve kahverengi karışımı bir çocuk çıktı  kolundan tutup durdurdum. "Ali! Bende diyorum nerde bu çocuk en son aradığımda bir şeyler anlatıyordun, kız arkadaşını kaçırmaya çalışmışlar galiba. " dedim üstüne basa basa çocuk bir şeyler olduğunu anladı. "Evet ya işte biliyorsun babam polis hemen gittik ekipler yakaladı 1-2 gün nezarethanede kaldı şimdi ne oldu bende bilmiyorum" dedi ona teşekkür edercesine kafamı salladım.  Beni takip eden adam yanımdaki çocuğu görünce yanımdan yürüyüp gitti. O gidince uzaklaşmasını bekledim ve kahramanıma döndüm. "Teşekkürler ela gözlü kahraman. Kumsal ben, hayatını kurtardığın kız." dedim küçük bir gülümsemeyle, oda aynı şekilde karşılık verdi "Rica ederim. Bende Ateş memnun oldum" dedi elini uzatarak. Elini sıktım güçlü birine benziyordu. "Bu iyiliğini nasıl ödeye bilirim Ateş Bey" dedim gülerek "İyilikler karşılıksız yapılır Küçük Hanım" dedi göz kırparak, ve yanımdan gitti. İyi insanlar cidden hala varmış. Belki bir gün bende senin hayatını kurtarırım ela gözlü çocuk diye geçirdim aklımdan. Ardından eve gittim kurtulmuş olsam da Çağla hala benim başımın belada olduğunu sanıyordu telefonumu şarja taktım açılmasını beklerken kıyafetlerimi değiştirdim. Telefonum açıldığında hemen Çağlayı aradım. Bu sefer telefon ilk çalmada açıldı.

OYUN BOZANLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin