Evettt uzun süre sonra yeni bölümle karşınızdayımm🤍🤍 Aranızda bu bölümü bekleyenler varsa sizden çokça özür diliyorum. Yayın saatimizi ve günümüzüde belirledikten sonra size duyuracağım. Bölümü beğenirseniz yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın. Yorumlarda fikirlerinizi de belirtebilirsiniz💗
Teşekkürler ve iyi okumalar. Sevgilerle, Melek.
•Anılarım karanlıkta kalbime bir hançer gibi saplanıyor,
en ufak aydınlığı görünce ise arkalarını dönerek kaçıyorlardı.
Bir iki dakika kadar nefes almaya çalıştım. Sakin olmam gerekiyordu, güçlü olmalıydım. Telefonumu tekrardan açtım ve arama kısmını tuşladım tam Alev'i arayacaktım ki.. telefonumun şarjı bitti. Tüm kötülükler beni bulmak zorunda mıydı? Şirin ve Bulut'a hiçbir şekilde ulaşamamıştım. Gerçi artık kimseye ulaşamıyordum.
Mekanın oralara yakın olduğumdan direkt adımlarımı mekana doğru çevirip yürümeye başladım. Eve gitmek istesem daha uzun sürecekti ve ben korkuyordum. Bir kardeşimi daha kaybetmekten deli gibi korkuyordum. Kardeş olmak için illa kan bağına mı ihtiyaç vardı? Şirin ve benim için öyle bir şeye gerek dahi yoktu. Kan bağı neydi ki? Bizi birbirimize bağlayan şey kan bağı değil sevgiydi.
Bu düşüncelerimle kalbim daha da hızlı atmaya başladığında adımlarımı hızlandırdım. Yağmur, şimşek ve karanlık hava bana kaza gecesini hatırlatmaya başlarken gözümden akan yaşları durduramadım. Onlarda mı benim yüzümden ölmüştü? Bu lanet güçler yüzünden mi ölmüşlerdi?
Mekanın önüne geldiğimde zaman kaybetmeden içeri girdim. Saat daha erken olduğundan bar bomboştu. İçeride sadece Alev ve Ilgaz vardı. Alev stres içerisinde etrafta dolaşıyor, elindeki telefonu telaşlı bir şekilde döndürüyordu. Ilgaz ise Alev'in bu davranışını şaşkınlıkla izliyordu. Alev'in gözleri beni bulduğunda resmen koşarak yanıma geldi.
"Ulaşamayınca... sana bir şey oldu sandım deniz kızı." Dedi telaşlı bir şekilde. Beni merak etmişti, bu her halinden belliydi. Nefes nefese kalmıştı. Elleriyle yüzümü kavradı ve beni incelemeye başladı
"Bulut ve şirin'e ulaşamıyorum." Dediğimde nazik bir şekilde kolumu kavradı ve mekanın dışına doğru çıkarttı.
"Yürü gidiyoruz." Dedi motoru işaret ederek. Delirmiş miydi? vurulalı bir bün bile olmamıştı ve şu an karşımda durmuş bana motor sürmeyi teklif ediyordu.
"Ama omuz-" Konuşmama izin vermeden sözümü yarıda kesti.
"Alışığım ben kızıl. Acımaz öyle kolay kolay canım." Motora atlayıp kaskını taktı. Ardından bende bana uzattığı kaskı kafama geçirdim ve arkasına binip kollarımla vücudunu sımsıkı kavradım. Biliyorum, alışıksın. Biliyorum, canın yanmıyor ve biliyorum ki yaraların ve yara izlerinin senin için hiç bir önemi yok.
Evlerimize doğru yaklaşmaya başladığımızda Alev fazlasıyla hızlanmıştı. Sanki birini atlatmak istiyor gibiydi. Arkamı döndüğümde altı tane motorun bizi takipte olduğunu farkettim. Bununla birlikte dudaklarımın arasından bir çığlık kopuverdi.
"Sakin ol kızıl." Dediğinde ona öfkelendim. Altı motor bizi takip ediyordu ve arkadaşıma ulaşamıyordum. Hah! Hemen sakin oluyorum bir dakika! Ayrıca bana niye hiç ismimle hitap etmiyordu ki? Benim bir ismim vardı.
"Benim bir ismim var."
"Biliyorum var." Dedi bilmiş bir tavırla.
"Bir dahakine bana ismimle hitap edersen sevinirim." Rüzgar sesimi bastırdığından bağırıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON ALEV -vela-
FantasyAnne ve babasını trafik kazasında kaybettiğini düşünen Ariel, üniversite için arkadaşı Şirin'in onlara Antalya'da tuttuğu eve yerleşirler. Ancak genç kız karşı karşıya oldukları ev ile başına geleceklerden bir haberdir. Karşı dairede oturan Alev ve...