"Görevlere gideceğiz falan derken her dakika yeryüzünde olmamızı beklemiyordum."
"Al benden de o kadar Shaki." aa nerden bildiniz yine ben Suna. Ölü Suna, bunu normalleştirmiş Suna, haftalardır birgün bile dinlenmeden görevlere giden Suna ve takımı.
"Şu yemeklere bakmayı bırak artık şakşakcım yiyemiyorsun bari kendine eziyet etme."
"Mıstıkçım sen bizi mi dinliyordunnn?"
"Kulak misafirliği ama tabii misafirliğin kısası makbuldür ben gideyim."
"Kısası değil o bir kere kıssası yani bizde gelip seni dinleyeceğiz!" diye arkasından bağırdım ama duymadı sanırım.
"Yarrr! beline beline sarılamam!" diye şarkı söyleyerek gelen İzzet'in mesajını alarak tiksinici bakışımı attım.
Güney, "Ergen misin İzzet?" diye sordu.
"Kardeşim hepiniz mi burdaydınız ya bir salmıyorsunuz."
"Napalım abi bir bırakmıyorlar ki! İki dakika görevden kurtulduk onda da buradayız!" hak vererek başımı salladım.
"Biraz şikayet mi sezdim bekçilerim?" bu adamlada hiç özelimiz olmuyor heryerden hortluyor yeminle.
"Sezdiniz Fuat Bey biraz yardımcı olun da dinlenelim bea!"
"Haklısınız, haklısınız." biraz düşündü ve yanına dönerek konuştu.
"Ne dersin Jale bir yemek mi düzenlesek yeryüzü falan bayadır inmiyoruz beraber." bizim isteğimizde bile kendi çıkarını düşünmesine göz devirdim.
"O zaman şöyle yapalım arkadaşlar, yeni göreviniz hem eğlenip hemde başarabileceğiniz birşey olsun."
"Ya yine mi görev!" Shakira ile birlikte isyan ettiğimizde yapabilecekleri tek şey buymuş gibi dudak büktüler.
"Hacer Ablaları gören oldu mu?"
"Yok valla ben en son dün akşam gördüm."
"Teras kata bakalım." önden yürüyerek kapıda durdum.
"Burada mı-"
"Şşşst!" kapıdan bakıldığında Hacer teyzenin arkası dönüktü ve Ahmet amcayla gülerek sohbet ediyorlardı.
"Arkadaşlar birkaç tane kumru bulduk burda." güldük.
"Ne kumrusu yemekte mi fırında of of!"
"Sen bu dünya için fazla masumsun şakşak hanım." Shakira somurturken gülmeye devam ettim.
Aynı zamanda da bu Güney asistanı bana bakıyor bilmediğimi mi sanıyor acaba.
"Suna gülme artık yeter." Birde emir veriyor ya oldu canım başka?
"Nedenmiş sen gülsene asıl."
Demez olaydım yarım saattir aralıksız kahkaha atıyor susturamıyoruzda. Durun durun pozisyonumuzu anlatıyım, İzzet en altta ezilirken Mustafa onun Shakira, Mustafa'nın Ben Shakira'nın ve Güney'de benim üstümde kapıdan sarkmış gülerek Ahmet Amcaları izliyoruz.
"Öyle işte Hacer Hanım." Mustafa daha fazla dayanamayarak aramızdan çıkmaya çalıştığında jenga taşları gibi devrildik.
"Çocuklar?"
"Hacer Teyze?"
"Mustafa?"
"Suna?"
"İzzet?"
"Güney?"
"Ahmet amca?"
"Shakira kızım?"
"Napıyorsunuz yerde?"