2

23 3 92
                                    

Kendi bölümümüzü atlattığımızdan dolayı içim rahat bir şekilde telefonumla ilgileniyordum. Diğer gruplar bizim kadar iç açıcı gözükmüyordu. Bugün prova uzun sürecekti galiba.

Colin hocayla bir şeyler konuşup gitmişti. Geri gelir miydi hiçbir fikrim yoktu. Sadie hala ölçü alıyor, oradan oraya koşturup duruyordu. Canım sıkıldığı için ona yardım etmeye karar verip ayaklandım. Yanına yaklaştığımda elindeki listeye bir şeyleri not alıyordu.

"Yardım edebileceğim bir şey var mı? Benim kısmım bitti ve sen de çok meşgul gözüküyorsun.."
Sadie gülümsedi ve başını salladı.

"Biliyor musun o kadar iyi olur kii. Hepsini bugün yetiştirmem gerekiyor ve cidden bu işte tek başımayım."

Elindeki listeleri bana uzattı ve söze girdi.
"Benim için buraya söylediğim sayıları not etsen yeter. Birini ölçüyorum, sonra ölçtüğümü unutup bir daha ölçüyorum çok zor oluyor." Güldüğünde ben de güldüm ve elindekileri aldım.

Birkaç kişinin yanına gidip not aldıktan sonra mola vermek için kendimizi koltuklara bıraktık.

"Az önce seni izledim. Cidden çok etkilendim. Keşke benim de böyle şeylere yeteneğim olsa."

"Saçmalama, çizim konusunda zaten harikasın. Her insan aynı olmuyor işte."

(Çok resmi gidiyo ya bunlar ama ilk konuşmalar sonradan açarım bunları.)

Biraz önce şarkıları söyleyen gruptan dikkatimi çeken kızıl saçlı kız yanımıza doğru yaklaşırken Sadie ile bakışlarımızı ona çevirdik.
"Selam, burada hiç nota yazan kağıt gibi bir şeyler gördünüz mü?"

İkimiz de kafamızı hayır anlamında salladık. Kızıl saçlı kız oflayıp ellerini beline koydu.

"Nereye koydum anasını satayım ben bunları ya. Birazdan bir daha prova alıcaz da kağıtlar ortada yok." Konuşmasına devam ederken gitar çalan kız da yanımıza gelmişti.

"Bulamadın mı Ash?"

"Yok abi nereye koyduk ki acaba."

Adının Ash olduğunu öğrendiğim kız bize teşekkür eder gibi gülümseyip yanımızdan ayrılınca aynı şekilde karşılık verdik ve ayağa kalktık ve Sadie'yle işimize geri döndük.

Ash

Nyx ile beraber tüm salondaki koltukları üçüncü kez aramayı bitirmek üzereydik fakat ortada kağıt falan yoktu. Sahneden topladığım kağıtları koltuklardan birinin üstüne attığıma adım gibi emindim. Üstelik Nyx'inkileri de benimkilerle aldığım için onun kağıtları da yoktu.

Biraz önce tenefüs olduğundan salona buradakilerin arkadaşı olan  bir sürü kişi girip çıkmıştı. Birinin alıp gitmiş olması çok muhtemeldi. Üstünde aldığımız bir çok not olduğu için kağıtlar cidden önemliydi ve yedeği de yoktu.

Nyx, sahnenin merdivenlerine oturmuş telefonuna bakarken yanına gittim ve başında dikildim.
"Bu gece yine uyku yok bize, bi daha çalıp bi daha yazıcaz artık."

"Yapıcak bişi yok, bizim şarkımız değil mi? Yazarız yinee"

"Sanki yazması çok kolay oldu-"
Derken arkamızdan bir öksürük sesi duymamla o tarafa dönmüştüm. Okuldan aşina olduğum bi çocuk elinde bizim kağıtlarla ve bir eli cebinde olacak şekilde yere bakıyordu.

"Kusura bakmayın, sizin miydi kağıtlar?"
Gözlerimi büyütüp kağıtları aldım. Bu bize tanrıdan gelen bi hediyeydi, acınacak halde olduğumuz fark edilmişti.

"Bizim de sende ne arıyor? Şakasız yarım saattir arıyoruz da?" Nyx, soruyu yönelttiğinde çocuk tek elini ensesine attı.

"Benim notalar sandım da bakmadan aldım, bateriye gelmiştim ben de"

Gösteri sadece tiyatro kısmından değil aralarda müzik de içereceğinden her daldan koymuşlardı galiba. Hala ne bir bütünlük oluşmuştu, ne de kimsenin birbirinden haberi vardı.

"Biz de birazdan prova alacaktık, erken fark etmen iyi oldu yoksa başımız dertteydi."

Birkaç çocuk bize doğru el kol hareketi yapmaya başlayınca, arkaya baktı ve kafasını sallayıp bize geri döndü.
"Sohbet etmek isterdim ama üzgünüm gitmemiz lazım, bu arada Lowell ben vee genelde burada takılıyorum." Doğrudan Nyx'e bakarak konuştu ve son cümlesinde göz kırptı.

"Nyx."

Lowell gülümseyip yanımızdan uzaklaşmaya başlarken gözlerimi kısıp Nyx'e baktım.

"Adama bak ya, beni insandan saymadı bile. İnsan ayıp olmasın diye bi adımızı sorar."

Nyx hiç beni sallıyor gibi durmazken bir anda kafasını çevirdi.

"O değil de bateri çalıyormuş.."

La havle.

(Az önce tanrı diye başlayıp la havle diye bitirmemi sorgulamıyoruz.)

Faith

Hocadan tuvalet izni alıp tiyatro salonundan çıkmıştım. Kızlar için olan tuvalet bir üst katta ve tam da tiyatro salonunun hizasındaydı. Normalde her zaman kurallara uyan bir insan olmuşumdur fakat okulun diğer ucundaki asıl merdivenlere gitme gücünü kendimde bulamadığım için yangın merdiveni olduğunu varsaydığım bir merdiveni kullanmaya karar vermiştim.

Okulda buranın tam tersi tarafta ayrı bir yangın merdiveni vardı, buraya da daha önce hiç gelmemiştim. Basamakları çıkmaya başladığımda bir aşağı kattan gelen sesleri duydum. Korku filmlerinde ölen karakterler hep sese gitmekten ölüyordu, doğrudur ama kendimi bakmak zorunda gibi hissettiğim için yönümü değiştirip aşağı indim.

Burası tavanı alçak ve oldukça pis kokan bir yerdi. Terk edilmişti. Dikkatli baktığımda bizim okulun küçük versiyonu olduğunu fark ettim. Duvarlardaki çizimler, renkli figürler solmuştu. Galiba eskiden anasınıfı olarak kullanılan bir yerdi.

Arkamdan büyük bir gürültü geldiğinde yerimden zıpladım ve kapısı kapalı sınıf olduğunu tahmin ettiğim yere doğru yaklaşmaya başladım..

Burda kestim :*

Until I Found YouHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin