9

9 2 210
                                    

Faith

"Bu gece Jay'i rüyasında boğazlayacağım. Nasıl bu kadar aptal olabilir?" dedim nefesimin arasından. Sadie yolda olanları anlatmıştı ve gerçekten çok kızmıştık.

"Gerek yok, Faith. Zaten artık onunla çalışmayacağımı söyledim. " dedi Sadie kilitli kapıyı açmaya çalışırken.

"Aslında kazara yaptığı bir şey, gerçi işten kaytarması onu suçlu duruma düşürüyor. O yüzden bir şey diyemiyorum. " diyen Ash'i kafamla onayladım. Tabiki de bilerek yapmamıştı, fakat Sadie'nin siniri de haklıydı.

İçeri girdik ve Sadie'nin odasına ilerledik. Odası oldukça hoş dekore edilmişti. Duvarlarda çeşitli posterler asılıydı, yatağının arka duvarında birkaç müzik grubunun plağı bulunuyordu. Diğer duvar ise tamamen yağlı boya tablolar, karakalem resimler ve suluboya çalışmaları ile kaplıydı. Odasının köşesinde uzun boylu bir bitki, camının bir kısmını işgal ediyordu. Onun hemen yanında çalışma masası, masasıyla bitişik durumda bir de dolabı vardı. Dolabının içi rengarenk boyalarla ve sayısız boyutta kurşun kalemle dolmuştu. 11 yaşımdan beri pembe olan odamla kıyaslarsak, bana harika gelmişti.

"Odana bayıldım. Keşke kendi odamı da böyle dekore etme imkanım olsaydı.."

Hayranlıkla duvarları izlerken gözlerim tüm yol sesi çıkmayan Nyx'e kaydı. Telefonunu almaya gittiğinden beri tek kelime etmemişti ve bu beni biraz korkutuyordu.
Hafifçe omzuna dokundum ve bakışlarının benimkilerle birleşmesini sağladım.

"İyi misin?" diye sordum. Sadie ve Ash'in de dikkatini çekmiş olmalı ki adımlarını yanımıza yönelttiler.

"Evet, çok sessizsin Nyx. Bir sorun mu var?" Sadie yumuşak bir ses tonuyla konuştuğunda Nyx kendini Sadie'nin yatağına bıraktı ve gülümsedi.
"Hayır, sorun yok. Gayet iyiyim. Ne zaman başlıyoruz?"

Sadie kafasını salladı ve çalışma masasının üstünde duran kumaşlara doğru ilerledi. Ona yardım etmek için Ash de gittiğinde göz ucuyla Nyx'e baktım. Aynı şekilde bana baktığında gözlerini kırpıştırdı. Bu, sonra konuşacağız demek oluyordu sanırım.

Sahnedeyken onunla Lowell'ı görmüştüm. Provadan sonra da yanımıza geç geldiğinde bir şey olmuş olmalıydı.

Sadie ve Ash kumaşları yatağa koyup yanımıza oturdular. Sadie üç farklı kumaşı üst üste koyduktan sonra konuştu.
"Okulumuzun bu kadar zengin olduğunu bilmiyordum. Kumaşlar ve diğer malzemeler için ciddi bir bütçe ayırmışlar. Ben de gittim ve en kalitelilerini aldım. " Söylediklerinden sonra omuz silkmesiyle güldük.

Elinde tuttuğu üçlü kumaşı üstüme doğru tuttu ve devam etti. "Bunlar senin elbisen için. Özellikle senin elbisene çok uğraştım ve eminim çok yakışacak. "

Tuttuğu kumaşları aldım ve göğsüme yasladım. "Sadie, bunu sana söylememem gerekiyordu galiba ama Jay kıyafetler konusunda bir şeyler yapmak için can atıyordu."

Ash dramatik bir edayla kafasını iki yana salladı. "Size söylemiştim. "

Sadie oflayarak omuz silkti. "Şöyle söylemeyi kesin, zaten ona bağırdığım için pişman olmaya başladım bile. Yine de böylesi daha iyi. "

Dudak büzerek kafamı salladım. Neyse ki bu Jay'di. Çok geçmeden atlatırdı. Çok fazla kafasına takma huyu olan biri değildi.

Sadie, tekrardan ayaklandı ve çalışma masasına ilerleyip birkaç malzeme kaptı. Geri geldiğinde yataktan kalktık ve kumaşı yatağın üstüne düzgünce sermesine yardım ettik. Not defterinin arasını açtı ve içini karıştırdıktan sonra bir sayfada durdu. Metresini açtı, bir ucunu Ash'e verdikten sonra kalemi eline almaya yeltendi fakat acı içinde bir ses çıkardıktan sonra kalemi yere düşürmesiyle endişeyle ona döndük.

Until I Found YouHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin