"Çok teşekkür ederim Nilay. Her zaman bana yardımcı olabilmek için elinden geleni yapıyorsun." Büyük bir minnet ile elinde ki kitabı sarıyorken, sandalyeye tutundu."Kahve içmek için vaktin var mı?"
Nilay kütüphaneden çıkardığı kitapları yerine yerleştirirken bitkin hissetti. Nazik şekilde yardımcı olduğu çocuğa döndü."Hayır. Bugün çok yorgunum, ve daha bir sürü çalışmam gereken konular var. Umarım sorun etmezsin."
Genç çocuk nazikçe kafasını sallayarak gülümsedi. Aynı zamanda ise gözlerinde bir parça hayranlık taşıyordu."Bitkin olduğun halde yardımcı oluyorsun... Başka zamana olur, değil mi?"
Nilay karşısında ki çocuğa asla fazla dikkat etmemişti. Her zaman ona kitaplar konusunda yardımcı olsa sanki gözleri bulanık gibi hisseder ve kaçanak bakışlar atarak her şeyi geçiştirirdi. Karşısında ki çocuğa daha dikkatli şekilde bakmaya karar verdi. Yakışıklı bir çocuktu. Ayrıca bu çocukla kahve içme fikri hiçte kötü değildi."Vaktim olduğunda mutlaka."
Yakışıklı çocuk daha çok gülümseyerek teşekkür ettikten sonra kütüphaneden evine doğru yol aldı. Nilay uzun bir sessizliğe boğularak, çocuğun eliyle yerini bozduğu sandalyeye oturdu. Üniversite öğrencisi olmak çok zordu. Sadece istediği bölüme gelebilmek için çok çalışmıştı, ve tabii bu çalışmanın yanında ayriyeten spor, diyet gibi şeyleride yüklenmişti. Kendine olan özsaygısı fazlaydı, bunun için çok çabalamıştı. Şimdi hakettiği yerde olduğunu düşünsede bu onu zorluyordu.
Esneyerek gözlerinde biriken yaşları sildi. Telefonundan yanan ışığı farkedince direkt eline aldı ve gördüğü mesaj karşısında az kalsın çığlık atmak üzereydi.
"Üniversiteden mezun olacağında, senin için o günün akşamı çok şık olacağım ve buradan oraya kadar senin için geleceğim. Zarif ellerinden tutmayı unutmayıp, ellerimi nazikçe beline dolayıp sevinçle dans edeceğiz."
Nilay çığlığını boğazında düğümleyip hafifçe kahkaha attı. Neyse ki kütüphane boştu. Bunu ona yazan kişi şuan onunla aynı şehirdeydi ama o, bunu Nilay'a tekrar hatırlatarak ortamı yumuşak bir şekilde romantikleştiriyordu.
Nilay geçmiş anıları düşündü. Bunun aynısı lisede olmuştu.
Liseden mezun olmaya yaklaşmış aylarında, hoşlandığı çocuğa karşı,"Mezunuma gelebilir misin?" diye sormuştu. Elbette hoşlandığı kişi bunu kabul etmiş ve uzaktan gelip romantik bir şekilde gecelerini süslemişlerdi. Ve şimdi ise önünde 3 yıl kalmasına rağmen, ki daha üniversiteye başlayalı 1 ay olmuşken sevdiği kişi tekrardan bunu söylemişti.
Nilay derin bir nefes alarak telefonda ki mesajı kalbine bastırdı. Seviyordu. Emindi.
Ve kesinlikle sevdiği kişide onu seviyordu ama ne olursa olsun asla sevgili olmuyorlardı.
"Olacak... Sadece beklemem lazım." Nilay hafif karamsarlığa dönerek gözlerini kapattı.
Bu üniversitede tanımadığı, tanıyamadığı çok kişi vardı. Yavaş yavaş topluma karışmaya başlayacaktı.