"Sence gitmeli miyim... Unuttuğum şeyler varmış gibi hissediyorum. Rahatsız edici bir his." Nilay, Işıl ve Sude bir arada yürürken sohbetini sürdürüyorlardı. Nilay'ın içinde olacak buluşma için hisler vardı.
Işıl arkadaşının bu hislerden kurtulmasını sağlayacak bir şeyler düşünüyordu. Ama arkadaşının vermiş olduğu bir söz vardı. "Sözün var. Merak etme, ben seni gelmen için arayacağım. Çok geç kalmazsın."
Sude."Hem birbirinizi tamamen tanımış olursunuz. Bu kadar düşünüp kendini böyle hissettirmeye çalışmanın anlamı yok."
Nilay da bu endişenin, içinde ki hissin boşa olduğunu biliyordu. Aniden içini sıcak basmaya başlamıştı bile ve bunlar heyecanlanmanın etkisiydi. Gülümseyip hızlı adımlar atmaya başladı."Doğru söylüyorsunuz. Şimdi eve gidip hazırlanmam gerekiyor. Akşam olacaklar için heyecanlıyım." Kızlarla vedalaştıktan sonra hızla evine doğru koşmaya başlamıştı.
Işıl iç çekip Sude'nin belinden tuttu ve yürümesi için elini oynattı. "Belkide o sanaldan tanıştığı çocuğu bu şekilde unutabilir. Öyle umuyorum."
Sude bu duyduğu karşısında şaşırmış gibi görünüyordu."Sanalda ki çocuk?"
Işıl."Eskimiş bir çocuk var aramızda," kendi dediğine gülüp devam etti."Nilay onu çok seviyor gibi görünüyor. Onun içini tamamen bilemem ama... Neyse işte uzun zamandır aralarında bir şeyler yaşansa da beraber olmuyorlar."
Sude Işıl'ın yüzüne dikkatlice bakarak sorusuna devam etti."Birlikte olmamalarının bir sebebi var mı? Nilay istemiyorsa tamam, ama olmak istiyorsa çok üzülüyor olmalı."
Işıl Sude'nin bu dediklerine gülümseyip başını salladı. Sude'nin tahminlerini çok sevmişti. Düşünce yaratan insanları her zaman severdi."Nilay'ın isteyip istemediğini bilmiyorum. Aslında sebebini de bilmiyorum. Artık duygularını eskisi gibi dışa vurmuyor. Mutluluğunu çok paylaşır ama üzüntüsünü içinde tutmakta ısrarcı."
Sude yola bakarak sorularına bir son verdi."Umarım onun için her şey çözülür. Kim bilir bir bakmışsın her şey yoluna girmiş."
Işıl başını sallayıp arkasına baktı. O da aynısını umuyordu.
--------
Nilay Işıl'a elbisesini dönerek gösterdi."Nasıl?"
Işıl yaptığı makarnayı yatağında yerken elini güzel dercesinde salladı"Sevdim. Bu bizim geçen hafta aldığımız elbise mi?"
Nilay pembe elbisesini iyice incelerken başını salladı. "Evet." Nilay çantasını alıp koluna geçirdikten sonra yaklaşıp Işıl'a yanadğıdan bir öpücük verip hoşçakal dedikten sonra buluşma yerine gitti.
Vardığında sağına soluna bakınarak Meriç'e bakındı. Bir kaç adım attıktan sonra isminin seslenildiğini duydu. Arkasını dönüp Meriç'in olduğunu gördüğünde gülümsedi. Ona doğru yürümeye başladı.
"Hoşgeldin. Çok şık olmuşsun." Meriç kıvırcık saçlarını geriye itip utanmasını gizlemeye çalıştı. Nilay onun bu haraketini gördüğünde gözlerini indirip kibarca teşekkür etti."Sende çok şık olmuşsun, okulda ki ile burda ki Meriç'in ne kadar farklı olduğunu açıklayabilirim."
Meriç dalga geçerek."Yani burda yakışıklı ama okulda daha yakışıklı olduğumu mu söylüyorsun?" Diye sordu.
Nilay ellerini şıklatıp,"Uyanmalısın." diyerek güldü. Meriç onun güldüğünü gördüğünde gözlerini iyice açarak Nilay'ın gülüşüne baktı.