4. Bölüm

48 17 5
                                        

-Efsun, efsun

Kafamın içinde dolaşan,adımı durmadan tekrar eden bu sesin uzaktan geldiğini hissetsem  de ,kulağımın dibinde,ağzını kulaklarıma yaklaştırmış, beni uyandırmaya çalışan bir erkek sesi olduğundan, adımın efsun olduğu kadar emindim.

Gözlerimi açmak ve yanı başımda olduğunu düşündüğüm bu adama,kes şunu! Seni duyuyorum demeyi çok istesem de bunu yapamıyordum.Üzerimdeki ağırlık gözlerimde yoğunlaşmıştı. Belki de gözlerimi açmaya cesaretim yoktu da sadece bahane arıyordum.

Gözlerimi açmamakta ısrar etsem de,kulağımın dibinde adımı yeni ezberlemiş gibi tekrar eden bu ses daha da kararlıydı. Az önce açmaktan korktuğum gözlerimi hafifçe araladım. Sanırım burası karanlık bir yerdi

-Hadi efsun, aç artık şu gözlerini!

Gözlerimi tamamen açtığımda bulunduğum yerin karanlık bir yer olmadığını farkettim.kaç saattir uyumuşsam,gözlerim beni yanıltmıştı. Kendime geldiğimde uzandığım yataktan,oturmak için doğrulduğum sırada ,yatağın kenarına oturmuş adamla göz göze geldim.o bana sırıtarak bakarken ben ise ona sadece boş gözlerle bakıyordum.Bir gün içerisinde yaşadığım olağanüstü olaylardan sonra,gördüklerinin hayal veya rüya olma ihtimalinin yüksek olduğunu bildiğimden,gözlerimi istemsizce birkaç defa kırpıştırıp,ovaladıktan sonra kısarak adama doğru yaklaşıp, sağ elimi sol koluma götürüp cimcikledim.

-Ah kahretsin!O hâlâ buradaydı. Bu, ne bir rüya ne de bir hayaldi.

Yana atmış gür kahve saçlarına,buğday tenli,seyrek sakallı,sürekli sırıtan yüzüne karşılık iyi birine benziyordu.Ben pür dikkat bu sempatik adamın yüzünü incelerken,birden sesiyle irkildim.

-Efsun sen iyi misin?

Bu adam beni nereden tanıyordu?Ama cevaplanması gereken önemli onlarca soru varken,bu soru çok basite kaçmıştı. Mesela en son denizin dibini boylamama rağmen nasıl oluyor da hâlâ yaşıyordum? Ve buraya nasıl gelmiştim?  Üstümdeki elbiseler bile aynı değildi.saçlarımı ellediğimde ufacık bir ıslaklık hissetmedim.En garip olan şey,hiç bilmediğim bir odadaydım ve oda, bana ait gibi görünüyordu.

Fazla büyük olmayan bu odanın büyük bir penceresi vardı.perde ve duvar kağıdı pembe olan bu odanın sol köşesinde bir yazı masası,üzerinde de içinde kalemlerin olduğu hoş bir kalem kutusu ve yanında,içinde fotoğramın olduğu ,bir fotoğraf çerçevesi vardı.Gözlerimi yazı masasındaki fotoğraf çerçevesine dakikalarca  dikmiştim ki omzumdaki eli hissetmemle kendime geldim. Bakışlarımı masadan ayırıp ,tanımadığım ama kendime yakın hissettiğim adama yönelttim.

Gözlerimi daha önce hiç görmediğim ama bana ait olduğunu düşündüğüm oda da gezdirirken,o adam beni uyandırabilimek için oturduğu yataktan kalkmış,elindeki su dolu bardağı bana uzatmıştı. Gözleriyle de bardağı işaret edip içmemi istiyordu.Ben ise uyandığımdan beri tek kelime etmemiştim. Ve bu durumu hâlâ korumaya devam ediyordum. Kendimi konuşmaya hazır hale getirdiğim sırada,boğazımın kuruduğunu farkettim.tek hamlede adamın elindeki suyu alıp bir yudumda içtim.

-Daha iyi misin?

Sanırım artık konuşmam ve tüm bu olup bitenlere bir anlam vermem gerekiyordu. Asıl içimi kemiren şey, en son gözlerimi ölüme teslim olmak için kapatmış,kendimi karanlık sulara bırakmışken,nasıl oluyor da hiç bilmediğim bir yerde hayata açmıştım.Ben bizzat yaşamış olmama rağmen tüm bunlara cevap veremiyorken, adamın cevap vereceğini düşünmem saçmalık olurdu. Büyük ihtimalle benim  deli olduğumu sanıcaktı. O yüzden basit bir soruyla başlayacaktım.

Ah evet sanırım hazırdım.

- sen kimsin? Ve beni nerden tanıyorsun?
                        ...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 06, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KUMPASHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin